Kış Güneşi
Giri bulutların çöktüğü,yağmurlu havada içimi pus kaplar. Ruhumun kuytularında pusu kurar içimdeki ben. Kararır ruhum ama olsun kış havasında ağaçlar soyunmuş. Yaprakların üzerine basarken ıslak kaldırımlarda ayaza kesen ellerim ve ölümü kuşanmış doğa çağırır beni. Gelder Kolarını açmış ölüme gel yanımdan gelip geçen paltolu adamlar, kürklü kadınlar ve gülen çocukları görmüyorum sanki çınar yaprağı topraktan uzanan el gibi tut ellerimi dergibi.
Kayboluyorum puslu sisli havada. Bir korna sesi bane ketiriyor beni. Bir telaş sonu gelmeyen anlamsız ve boş bakışlar, manasız. Biraz daha biraz daha derken nefisler bocalıyan sendelen keyfiyetsiz haller. Bir cami avlusunda solmuş çiçekler, uzanıyor göğe eşsiz minareler sanki el açıpta kullara dua eder gibi. Uyansın derin uykudan nefisler dergibi ezanlar titretiyor ruhumun temelini. Kış günü bir mevsim perdesi sanki, koruyucu ekran gibi. El üstünde giden biri var beş on kişi. Toprağa girecek kış günü elden el gezerken çaresiz bedeni her adımda yol alırken ölüler şehrinin kahramanı gibi. Bu alemde görevini yerine getiren asker gibi vatan borcunu ödüyen ve şanıyla görevini teslim eden şehit gibi.Toprağa verdik bugün seni.
Yağmur bulutlarının yağmadığı zaman ki hırslı hali gibi ayaklarım çığnamak istemiyor toprağı sanki. Olsun varsın yağar yağmurlar diner içimdeki fırtınalar. Yalançı bir kış güneşi açar, çıkartırım Paltomu üşütürüm yine, anlar mı içimde ki ben. Yalancı güneşler aldatır aslında beni.Bu hayatın hepside sadece bir eğlence işte ,besbelli.