Kısacık Bir Düş

Nerede ve kaç yaşında olduğumu bilmiyorum.Bildiğim ve parmak uçlarımdan içime akan tek şey huzur..Geniş çok geniş bir çayır.Ucu bucağı yok uzakların..Güneş batmak için hazırlığını yapıyor.Hafif uykulu..Öğlen uykusundan yeni kalkmış küçük bir çocuk gibi. Üstünde hala etkisinde kaldığı uykunun o tatlı sersemliği..Etrafım göz alabildiğince yeşil, çiçekelrin kokusu tüm parfümlerden daha güzel, tüm duygulardan daha kalıcı.
Bir ev..Orada mı yaşıyorum bilmiyorum.Taştan bir bina.İki katlı.Pencerelerine güneş vurmuş.Işık yansıyor,içeride kimler ya da neler var bilmiyorum.Evin bir cephesini tamamen sarmaşık kaplamış.Gel gör ki pencereleri kapamadan sarmış binayı.Işık giremez diye dokunmamış pencerelere.Belli ki içine güneş dolan evleri seven birinin varlığından haberdar.O yüzden karanlıkta bırakmak istememiş içeriyi..Ve kollarıyla sadece soğuk taşları sarmış.
Benim üzerimde güzel bir elbise.Ayaklarım çıplak..Tüm yeşilliğiyle hissediyorum yeşili ve altındaki toprağı.Hafiften gıdıklanıyor ayaklarım.Doğa bugünü bana ayırmış.Üç yüz altmış beş günden birini, bu güzel serin yaz akşamını bana saklamış sanki.Üzerine bastığım çimler ayaklarımı gıdıklıyor beni güldürmek için.Özgürlüğü hissediyorum iliklerime kadar.Etrafımı saran güneş ışığı beni sarmalarken sıkı sıkı,kendimi rüzgarın kollarına bırakıyorum.Saçlarım tellerinin arasına saklanan rüzgarla dans ediyor.Küçük şımarık bir çocuk gibi koşuyorum ben.Arkamdan kovalayan hüzün,acı ve keder değil şimdi. Ben mutluluğun peşinden koşuyorum.Güneş bile hayranlıkla izliyor beni.Gülüyor doğrusu halime.Uzanıyor, gözümün önüne düşmüş bir tutam saçı kaldırıyor, beni ışığından mahrum bırakmamak için.Tek bir hücrem bile karanlıkta kalmasın diye.
İşte orada atım.Ne eyeri var ne gemi.Bağlamıyorum onu.Biliyorum ki asla bırakıp gitmez beni.Koşup atlıyorum sırtına.Haydi güneş batmadan koşalım beraber, götür beni uçsuz bucaksız uzaklara.Belki güneşe dokunur ellerim.Onun beni öpüp okşadığı gibi ben de dokunurum yanaklarına.Varsa eğer birkaç damla gözyaşı silerim elbet.
Haydi götür beni uzaklara,çok uzaklara..Rüzgar daha hırçın savursun saçlarımı.Gözlerimin içi gülsün.Tutunduğum yelelerinde hissedeyim özgürlüğü.Ve gün batarken sırtında uyuyakalayım.Bir daha hiç uyanmamak üzere bu tatlı rüyadan.Al götür beni. Derisi kadife,türyleri ışıl ışıl kahve kokan atım..

12 Ocak 2011 2-3 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 14 yıl önce

    "iki katlı taş binayı saran sarmaşık"la, "gözünün önüne düşen bir tutam saç"ın birbirine benzetimi harikulâdeydi..

    hiçbir şey güneşinize hasir etmesin sizi.. 👍