Komşusu Açken Tok Yatan

Bir saattir odanın içinde en az yirmi defa dönmüş, her seferinde başka bir plan kurup vazgeçmişti. Eşi üç ay önce geçirdiği iş kazası nedeniyle hastanede yatıyordu. Eldeki avuçtaki de gidince bir dilim ekmek bile ihtiyaç olmuştu. Bir kaç akrabasından bir şeyler istediyse de gönülsüzlükleri kendini çok incitmişti. Kaçtır kapısına gittiği komşunun zilini çalamadan geri geliyordu, son bir hışımla kendini toparlayıp yeniden üst kat komşunun ziline doğru yaklaştı, titreyen dudaklarını örtecek cümleler aradı. Dalgınlıkla zile basmış bulundu. Hızla kaçmayı düşündüğü anda kapı çoktan açılmıştı.

__Hoş geldiniz.
Sıcak bir karşılama bulunca bir anda rahatladı kadın komşu diyecekti ki:
Niye geldiğini sormadan hızla anlatmaya başladı kadın:
_Yaaa sorma komşu kaçtır, gelecem gelecem bir türlü kısmet olmadı. Eşin hastanedeymiş, kaç gün oldu hakikaten nasıl iyi mi şimdi?
başını öne eğerek usulca : _ Üç ay dedi kadın.
_Ooo baya olmuş ya kusura bakma ne olur. Eşim geç geliyor. Çocuklar, okul derken zaman akıp gidiyor. Ya hakikaten eşim arife günü fakirleri sevindirmeyi çok sever. Bana iki yüz milyon verdi. Ben yüz milyonunu harcadım tanıdığın bir fakir varsa bununla ona biraz yiyecek alalım olmaz mı?
_ Bir tanıdığım var dedi kadın.
_ Öyleyse hazır sen de gelmişken biraz sonra çıksak, şu marketten bir şeyler alsak hem ben tek götüremem bana yardım eder misin?
Her şey aniden gelişiverdi. Bıraktı kendini zamana, içinde yaşattığı umutlarla...
_ Biraz işim var ama yinede gidelim. Çabuk gidip gelirsek olur. Saat on ikide de eşimin yanına gitmem gerek, malum çocukta küçük.
_Tamam tamam hemen hazırlanıyorum o zaman.

Evine geldi kadın oğluna: Ben bir saat sonra gelirim, sana bir şeyler alıp gelecem, sakın kapıyı kimseye açma, hem baban gelecek bayram diye hastaneden izin vermişler. Seni nasıl özlemiş bir bilsen öyle pencereden bakmakla doyamam ben oğluma dedi. İşimiz bitince hemen dönerim. Öptü yanaklarından usulca.
Az sonra zil çaldı :
_ Hadi komşu gidelim, daha işlerim çok bir an önce yapalım şunu.

En yakın markete gidiyorlardı ki biraz duraksadı kadın ve markete olan borçları geldi aklına.
_ Şey şurdakine gitsek olur mu? Ne fark eder ki ama senin dediğin olsun dedi komşu. Tam öbür markete doğru yol alırken...
Market sahibi :
_Hülya hanım eşiniz ne zaman çıkıyor hastaneden?
Dönüp bakmak bu kadar zor muydu?
_Yakında inşallah diyebildi. İyi iyi geçmiş olsun dileklerimizi ilet. Sağ olasınız dedi sustu kadın.

Komşu hızla alış verişe daldı. Un, şeker, pirinç azar azar doldurdu poşetleri.
Ya her şey pahalı bak yüz otuz milyon tuttu iki torba şey.
_' Evet.' dedi kadın.
_ Nerde bu senin fakirler hangi semtte bari uzak olmasa kendi ellerimle vermezsem rahat edemem öyle bir huyum var.
Böyle olacağını hiç düşünmemişti kadın.
Ne desem ki dedi sessizce. Öyle biri yok ki, nasıl olur benim de ihtiyacım var, nasıl derim ne yapacağım şimdi...
Kime götürsem soruları arda arda sıkıştırıyordu.
_Komşu sana diyorum daldın yine.
_ Az başım ağrıyor.
_ Şuraya oturalım istersen, nerde evleri?
_Az ilerde.
_ İyi yakınmış bari.
Bir kaç sokak daha dolandılar. Artık pes etmişti kadın. Valla yoruldum atık elimizde torbalar.
Tam karşıda bir gecekondu gördü kadın.
_İşte burası dedi.
_Oohhh yaa! Hadi verelim de gidelim.
Aldıklarını yaşlı adama teslim ettiler. Komşu rahatlamıştı.
Nasıl perişan görünüyor ya, nasıl içim rahatladı bir bilsen. Zahmet ettin buralara kadar. Dur sana bir simit alayım.
En azından oğluma götürecek bir şey vardı artık diye içinden geçirdi kadın.
_ Ben buradan kendime bir şeyler bakacam, görüşürüz. Eşin çıkınca haber ver de bir gün oturmaya gelelim.

Eve gidecek kadar gücü var mıydı? Göz pınarları direncini zayıflatsa da sıkı sıkıya sakladığı simidiyle evinin yolunu tuttu. Oysa aldıklarını kendi evine götürmeyi ne çok istemişti, ne hayaller kurmuştu yol boyunca. Dalgın dalgın yürürken marketçinin arkadan az önce biri geldi diye seslendiğini bile çok sonra fark etmişti ama bu kez duymamış gibi davrandı.

Kapıya geldiğinde içerden kalabalık insan sesleri geliyordu. Annelik içgüdüsüyle hışımla kapıyı açtı. Gülen bir yüzü ne çok özlemişti kadın:
_ Abii! abimmmm! Diyebildi.
Sonra uzun uzun sarıldılar. Kaç senedir yurt dışında olan görmediği abisi sanki tüm ihtiyaçlarını biliyormuşçasına almıştı. Kusura bakma geç kaldık izin alamadık deyip üzülüyordu.

Ama her şey!..
Yok yok tam zamanında geldin diyordu...

23 Kasım 2010 4-5 dakika 1 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (2)
  • . ne kadar da tanıdıktı o mahzun sesiz gönlü tok mağrur kaddn. aç kalsa da en yakınlarına bile söyeyemecek kadar utangaç.. ne çok bizdendi . malesef bazen öyle kapılıp gidiyoruz ki yanıbaşımızdakilerin halini bile sormayı unutuyoruz. ne çok şeyi kaybettik . belki bir gün yeiden buluruz o duyarlılığı. anlam dolu bir hikaye duyarlı bir kalemden dökülmüş konuk olmuş bizlere. kutlarım yürek sesini. 👑

  • 7 yıl önce

    Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarız👑👑