Köpekler Neden İnsanlardan Daha Az Yaşar
İşte şaşırtan cevap 6 yaşında bir çocuktan!
Bir veteriner olarak Garadaş adını taşıyan çok yaşlı bir Sivas Kangalının sağlık durumunu araştırmakla görevlendirilmiştim. Köpeğin sahipleri Mehmet bey, eşi Kamile hanım ve küçük oğulları Mehmet (Jr.: Mehmet oğlu Mehmet) hepsi Garadaş’a çok bağlıydı ve bir mucize umuyordular. Garadaş’ı muayene ettim ve ne yazık ki kanserden ölmek üzere olduğunu öğrendim. Aileye... “Garadaş için yapabileceğimiz bir şey yok” demek zorunda kaldım ve yaşlı köpeğe ötenazi prosedürünü evlerinde yapmayı teklif ettim.
Düzenlemeleri yaptıktan sonra Mehmet bey ve Kamile hanım bana 6 yaşındaki Mehmet'in prosedürü izlemesinin iyi olacağını düşündüklerini söylediler. Bu deneyimden bir şeyler öğrenebileceğini hissettiklerini de ayrıca belirttiler, Mehmet’in velileri. Ertesi gün Garadaş’ın ailesi etrafını sararken boğazımda o tanıdık yumruyu hissettim. Mehmet (Jr.) rahatlamış görünüyordu... yaşlı köpeği son kez sevebilmek... çocuğun neler olup bittiğini anlayıp anlamadığını çok merak etmiştim kendimce. Birkaç dakika içinde Garadaş huzur içinde uyumuştu.
Küçük çocuk, Garadaş’dan geçişi zorlanmadan ya da kafa karışıklığı yaşamadan kabul etmiş görünüyordu. Garadaş’ın ölümünden sonra bir süre birlikte oturduk, köpeklerin yaşamlarının insan yaşamlarından daha kısa olduğu üzücü gerçeğini yüksek sesle merak ettik.
Mehmet (Jr.), sessizce dinleyerek şunları söyledi: "Neden olduğunu biliyorum."
Hepimiz yönümüzü şaşkınlıkla onun yönüne doğru dönmüştük. Çocuğun ağzından çıkan bana çok dokundu. Hiç bir zaman böyle bir açıklama duymamıştım. Her şeyi.., algılama ve yaşama şeklimi değiştirdi!
Dedi ki, "İnsanlar nasıl iyi bir hayat yaşayacaklarını öğrenmek için doğarlar - her zaman herkesi nasıl seveceklerini ve onlara nasıl iyi davranacaklarını, değil mi?"
... 6 yaşındaki devam etti: "Pekala, köpekler bunu nasıl yapacaklarını zaten biliyorlar, bu yüzden bizim kadar kalmaları gerekmiyor."
*
Sadece yaşa.....!
Cömertçe sev.....!
Dikkatli ve tedbirli ol.....!
Nazik ve kibar konuş.....!
Unutmayın, öğretmen bir köpek olsaydı, aşağıdaki gibi şeyler öğrenirdiniz:
... Sevdikleriniz eve geldiğinde onları karşılamak için mutlaka koşun.
... spin yapma fırsatını asla kaçırmayın.
... temiz hava deneyiminin ve yüzünüzdeki rüzgarın saf bir coşkuya dönüşmesine izin verin.
... Arada biraz kestirin.
... Kalkmadan önce gerinin.
... Her gün koşun, zıplayın ve oynayın imkan buldukça.
... Dikkatinizi artırın ve insanların size dokunmasına izin verin.
... Basit bir hırıltı yeterli olduğunda ısırmaktan kaçının.
... Sıcak günlerde çimlerde sırt üstü kalın.
... Sıcak günlerde bol su için ve gölgeli bir ağacın altına yatın.
... Mutluysanız etrafta dans edin ve tüm vücudunuzu hareket ettirin.
... Basitlikte Zevk ... Uzun bir yürüyüş keyfi.
... Sadık ol. Asla olmadığın bir şeymiş gibi davranma, kendine de sadık kal.
... İstediğiniz veya aradığınız bir yerde gömülüyse, buluncaya kadar kazın.
... Birisi kötü bir gün geçiriyorsa, onunla sessiz kalın, yakınlarda oturun ve yavaşça ona sokulun.
~~~
İşte çok kıymetli okurlarım... bu mutluluğun sırrı.., bizlerin sevgili kürk burunlarımızdan öğrenebileceğimiz. Asla hayvan deyip geçmeyelim, lütfen yumuşak davranalım ve kıymetlerini bilelim!!!
Kur’ân-ı Kerîm’de bazı sûreler çeşitli hayvan isimleriyle isimlendirilmiş, bunun yanında hayvanlar, insanlar gibi bir ümmet olarak vasıflandırılmıştır: “Yeryüzünde debelenen hiçbir canlı ve iki kanadıyla uçan hiçbir kuş yoktur ki sizin gibi birer ümmet olmasın. Biz kitapta (levh-i mahfuzda) hiçbir şeyi eksik bırakmadık, sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanacaklardır.” (el-Enâm 6/38)
Sizleri saygılarımla selamlıyorum...
Mehmet, Aydınlıoğlu
Bende çocuk aklımla , öyküde ki kahramanımız gibi aynı hisleri hissetmiş ve yaşamıştım ... Tabiat içindeki tüm varlıklar görevlerini yerine getirip ebedi aleme yol almaktadır , peki ya bizler ? İnsanlar ? İnsan olmanın gerektirdiği gereklilikleri yerine getirebildik mi ...
Tebrik ederim Mehmet Bey. 🍂
Harika bir paylaşımdı. Tebrik ediyorum.
Yorumda yazdığım manevi bir hediye , adı ise , hastalık ... lar