Koraya
Karagözlü oğulcuğunu sazıyla Sivas'a uğurladı. Ah Koray sen çocuk şehidi, sana nasıl kıydılar. Babasının sazı kırıldığında yüzü düşen çocuk, Hasret amcasının türküleriyle büyüyen, Güneşin aydınlığı, sana nasıl kıydılar.
Sivas ellerinde saz çalacaktı, anasının biriciği..Ah Koray.
Menekşenin sazına söz geçirdiği o kara günde,Madımağın balkonunda göründü kara gözleriyle Koray öylece bakıyordu kuduzlar ordusuna,salyalar akıtan Müslümanlığa anlam veremiyordu,ah be çocuk,ana haykırışına gökyüzü ağladı be çocuk.
Menekşe yanı başına çöktü gelemedi, gelmesi gerekenler, namussuzca, namus sözü verdiler, otuz yedi can, otuz yedi yürekle birlikte uğurlandın sonsuzluğa Koray.
Şimdi anladınız mı Alevilerin türkülerinde ki hüznü. Ulusmuş ne ulusu ,Vatan mı,ne vatanı,efendiler siz Korayı yaktınız,siz çocukları yaktınız.
Müzemi ? O da neydi..
Nasıl kıydınız Koraya,Menekşeye.Şimdi sen Koraya-mı ağladın?Sen bir ana ağıtına düştün mü efendi?
Korayı mı soruyorsun !
O HASRET TÜRKÜLERİNDE YAŞIYOR,
Yüreklerde büyümeye devam ediyor, on iki yaşında bir çocuk ağlıyor, bir ana ağlıyor, neredesin hey insan?Ah Koray güzel çocuk, demek amcalar kıydılar sana.Ah kara gözlü oğul şimdi sen ananın gözyaşlarında ıslaklıksın öylemi ?
Dağlar,Ovalar,Dereler,Gökyüzü sana ağlar güzel çocuk...