Küçük Bir Ders

-babaannem(anam) sultan akbalık'a saygı ile..-

Dursun her zamanki gibi okul arkadaşı Doğan la okula yürüyerek gidiyordu. Yaklaşık onbeş yirmi dakika süren okul yolu her gün değişik sohbetler açıyor birbirlerini daha yakından tanımalarına vesile oluyordu. Dursun 7-A ya Doğan 7-B ye gidiyordu.

O gün sıradan bir gün değildi Doğan çok sevinçli ve kıpır kıpırdı. Bak arkadaşım; sana hayatım boyunca unutamayacağım, tebessüm ve gururla anımsayacağım ilk olan bir olayı anlatmak, paylaşmak istiyorum dedi. Doğan,
-hmmm neymiş anlat bakalım... dedi Dursun gülümseyerek
-Bak oğlum, ben dün akşam babamla erkek erkeğe oturduk ve ilk kez rakı içtik dedi Doğan...
Dursun; sahte bir gülümsemeyle biraz da kırgın, kısık sesle;
-hadi yaa ne güzel ... diyebildi ama bu üzüntüsünü de pek belli etmemeye çalıştı. Doğan, ilk önce anlam verememiş bu tepkiye sonra da yaa keşke paylaşmasaydım, anlatmasaydım diye düşünmüştü. Yol boyu hiç konuşmadılar... Aynı sınıfta değillerdi. İyi dersler arkadaşım... diyerek ayrıldılar...
O gün okul çok kötü geçmişti ve tüm ders saatleri her zamankinden daha sıkıcı ve uzun gelmişti. Okulun son ders zili çaldığında Dursun eve yalnız gitmiş ve çantasını, okul kıyafetlerini gelişi güzel atmış bir köşeye çekilmiş canı sıkkın bir vaziyette babaannesinin her zaman okul dönüşü hazırladığı şeylerden de tokum, canım bir şey yemek istemiyor ana... diyerek biraz üzgün ve biraz da gergin cevap vermişti. Babaannesi ; gel bakalım oğlum, hayırdır neyin var senin, ne oldu..anlat bakalım ..dedi. Dursun, önce pek yanaşmadı cevap vermeye geçiştirdi yok bir şey ana ..diyerek. Anası da ısrarla hadi hadi anlat bakalım diye ısrar edince Dursun ağlamaklı anlattı...
Bak ana; Doğan bana dün babası ile erkek erkeğe rakı içtiklerini anlattı... öyle çok gururlu ve sevinçliydi ki anlatamam..dedi
Dursun babasını hiç görmemiş, tanımamıştı. Babası, henüz annesinin ikinci aylık hamileliğinde vefat etmişti. Geçirdiği bir ameliyat sonrası ölmüş ve Dursun'un varlığından bile haberi olamamıştı. Annesi doğurduktan sonra onu babaannesine vermek zorunda kalmıştı. Dursun'un babaannesi Dursun'a hem annelik hem de babalık yapmıştı.
Ana bak ben hiç bir zaman böyle bir olayı yaşayamayacağım, böyle bir anım olmayacak ve benim için sözlükte henüz anne ve baba kelimesi yok... ne kadar acı ne kadar kötü bir durum ... diyor bir yandan da gözyaşlarına hakim olamıyordu...
Seksen yaşının üzerindeki babaannesi mas mavi gözleri ile Dursun'a bakıp,şöyle bir omuzlarını silkerek ..; ulan bana bak buna mı üzülüyorsun sen ..diye söylenirken bir yandan da şalvarının iç çebinden para çıkartıp ... hadi git Hasan efendi den(mahalle bakkalı ve aynı zamanda Doğan'ın da babası) bir küçük rakı al gel ... dedi...
Dursun,şaşkın şaşkın babaannesine bakarak..; ana ne diyorsun... dedi. Bir yandan da gözyaşlarını silerek...
babaannesi ... ısrarla ve biraz da sertçe... hadi git al gel rakıyı... dedi.
Dursun, bakkaldan dönünce babaannesinin iki küçük çay bardağı, iki su bardağı, zeytin.peynirden oluşan küçük sinide rakı sofrasını görünce şaşırmış bir vaziyette ana sen napıyosun... dedi
babaannesi, hadi oğlum geç otur karşıma içelim seninle karşılıklı şöyle bir güzel ..dedi... Dursun hiç bir anlam verememişti ve şaşkındı ama babaannesinin talimatlarını da bir bir yerine getirmiş karşısına oturmuştu. Bardakları dolduran babaannesi, hadi şerefe oğlum..dedi. Dursun, tokuşturulan bardaktan bir yudum aldıktan sonra; ana bu ne ya... benzin gibi..içmeyeceğim..dedi.
Babaannesi... bak oğlum herkes babası ile rakı içebilir ama sen ananla içtin... git Doğan'a yarın bunları anlat... dedi
Dursun, bir gururla bir sevinçle yarın okul yolunda akşam olanları anlatınca Doğan olur mu lan ben annemle içsem babam annemi de beni de döver ya... dedi... yalan söyleme oğlum ... dedi.
Dursun, gururla ve büyük bir sevinçle ... gülerek hadi iyi dersler arkadaşım... diyerek sınıfına gitmişti...