Küçük Kaplumbağa
Bir zamanlar, uzak bir ormanın derinliklerinde üç kaplumbağa yaşarmış. Bu kaplumbağanın biri anne, diğeri baba ve diğeri de yavru kaplumbağa imiş. Anne ve baba kaplumbağa Anjin adındaki çocuğuna “Biz annen ile eve yiyecek bulmaya gideceğiz evlat, sen de biz gelene kadar evden dışarı sakın adımını atma” diyerek giderler. Anjin can kulağıyla dinler ailesini ve yatağına geçip uzanır. Aradan biraz zaman geçtikten sonra dışarıdan bir ses duyar ve kapıyı açarak dışarıya çıkar. Anjin ailesinin sözlerini unutarak arkadaşlarıyla beraber oyun oynamaya başlarlar. Arkadaşı Bayan Pora kurbağa, Bay Kiki tavşan ve Bayan Rengi kelebek ile bir aşağı bir yukarı koşarak eylenerek oynarken, çalılıkların ardından bir çatırtı gelir. Arkadaşı Bayan Pora kurbağa sese doğru ilerler ve o sırada hem gözden kaybolurken sesi de kesilen Bayan pora kurbağanın arkadaşları ardından aramaya yönelirler. Önce tavşan Bay Kiki, ardında Bayan Renge ve minik kaplumbağa Anjin yavaş yavaş çalıların arasından ilerlerler. Tamda o sırada Bayan Kelebek Renge seslenir “arkadaşlar bir grup insan Bayan Pora’ yı öldürmüş ve şimdide onu şişe takıp ateşte çeviriyorlar kaçalım buradan hemen” der. Hepsi nefes nefese ormanı koşar adımlarla terk ederler. Anjin ’in anne ve babası eve gelir fakat kapıyı açtıklarında ne görsünler Anjin evde yok! Anne ve Babası koşarak dışarıya çıkıp aramaya başlarlar. Anjin ormanın içinde koşarken ayağı takılır ve yere düşer. Arkadaşları ise koşmakta olduklarından Anjin’ i arkada unutarak uzaklaşırlar. Hava kararmak üzere ailesi artık ümidi keser, ağlayarak evlerine giderler. Anjin ise ormanda incittiği ayağıyla sürüklenerek gözden uzak, gizli bir kuytuya gider ve ağlayarak uykuya dalar. Sabah doğan güneş ile ayağının biraz daha iyi olduğunu fark eden Anjin yavaş yavaş ormanda ilerlemeye başlar. Belki bir ümit kaybettiği evin yolunu bulmak adına yolda yürürken; bir aracın yol kenarından geçtiğini fark eder ve yerde duran kırmızı bir kumaş parçasını ayağına dolayarak aracın kenarına geçerek dikkat çekmeye çalışır. Tam da o sırada aracın arkasında oturan bir çocuğun ailesine” durun yol kenarında bebek bir kaplumbağa var, arabalar ezmesin onu alalım ben bakmak istiyorum” der. Arabayla duran aile çocuklarını kıramaz ve kaplumbağa Anjin’ i araçlarına alarak oradan uzaklaşır. Anjin artık kendini biraz daha güvende hissetse de ailesini çok özlüyordu. Anjin ’i sahiplenen aile gerçekten çok iyi bir aileydi. Çocukları Peter’in kaplumbağasına güzel bir ev yapma kararı aldılar. Fakat evi ne kadar özenle yapsalar da bebek kaplumbağa Anjin özgür bir kaplumbağa idi ve kapalı olan alan onun için hapsolacaktı. Aileye bunu nasıl anlatırım diye düşünen Anjin’ in aklına bir fikir gelir. Evi yapıldıktan sonra içine koyulup kapısı kapatılan Anjin kaplumbağa kendini yatar vaziyete getirip ölü taklidi yapar. Bunu fark eden aile düzeltir kaplumbağa Anjin’ i ve tekrar aynı hali alan kaplumbağayı artık bu kapalı yerde bu şekilde duramayacağını anlarlar. Aralarında ailecek konuşup anjini buldukları yere bırakmaya karar verirler. Hazırlanarak yola çıkan aile kaplumbağa Anjin ile yola devam ederler ki oda neydi! Anjinin anne babası hala bir ümit yavrularını aramaktalar. Anjin hemen cama tırmanıp işaret edercesine ailenin oğlu Peter’e anne babasını gösterir. Peter ailesine duralım baba der; baba durur ve Peter’ in kapıdan inerek Anjin’ i yere bırakmasını ve izlemesini, bunlar kaplumbağanın ailesi olabileceğini söyler. Peter arabanın kapısını açarak bebek kaplumbağa Anjin’ i yere bırakır bırakmaz koşarak ailesinin yanına giden Anjin’ i mutlulukla izleyen aile araçlarına binerek, oradan evlerine gitmek üzere yola devam ederlerken, Anjin kaplumbağa ile ailesi de evlerine giderler. Ailesinin öğütlerini dinlemeyen Anjinin anne ve babası bu davranışların belki bir daha tekrarlandığında asla ailesine kavuşamama ihtimallerinin de olduğunu öğüt ederek Anjin kaplumbağaya söylerler. Anjin asla bir daha ailesinin sözünü unutmayacağını ve onların sözünden dışarı çıkmayacağını söyler ve bu güzel masalda böylece sona erermiş.