Kumdan Kalem

Gazze, 2024


Adı Yusuf’tu. Sekiz yaşındaydı. Bir zamanlar, evlerinin hemen önündeki sahilde kumdan kaleler yapar, rüzgârla yarışan martıların çığlıklarını dinlerdi. Şimdi ise aynı sahilde yalnızca duman kokusu vardı, martılar çoktan susmuştu.


O sabah Yusuf’un annesi, ekmek bulabilmek için enkazdan çevrilmiş fırınların yolunu tutmuştu. Giderken Yusuf’a "Ablanın elini bırakma." demişti. Yusuf, ablası Huda’nın soğuk elini sımsıkı tuttu. Elini bıraktığı gün, her şeyin dağıldığı gündü zaten.


Bir füze, yalnızca betonu değil, sessizliği de paramparça etmişti. Yusuf o günden sonra bir daha çocuk gibi ağlamadı. Çünkü enkaz altındaki annesinin sesi kulağında kalmıştı:

“Sakın korkma, Allah seninle.”


Artık Yusuf’un kalemi yoktu ama o kumlara yazmayı öğrenmişti. Gün batımında, sessiz sahile iner, avucuyla ıslak kumları düzleştirir ve küçük harflerle yazardı:


“Bizi unutmayın.”


Bazen dalgalar alırdı o yazıyı. Ama Yusuf yine yazardı. Çünkü ona göre yazmak, hayatta kalmanın bir başka şekliydi.


Bir gün, yardım ekiplerinden biri Yusuf’u fark etti. Yabancıydılar ama Yusuf’un kumlara yazdığı “Unutma” kelimesini görünce gözleri doldu. Onlar da unutmamaya söz verdiler.


Gazze, haritadan silinemezdi. Çünkü Yusuf’un kumdan kalemi vardı. Her gün dua ederdi:


“Allah’ım, cennette annemin elini yine tutayım.”


Ve bir gün, ezan okunurken Yusuf uyudu. Üzerine çöken enkazın arasında bir meleğin fısıltısı vardı:


“Şimdi annene gidebilirsin Yusuf…”



11 Nisan 2025 1-2 dakika 18 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (1)
  • 1 gün önce

    Bu anlam dolu yazıyı kutlarım Osman Hocam. İnşallah, bunca zulmün karşısında Gazze halkı bir gün kurtulur da özgürlüklerine kavuşurlar.