Küp
Kapısı hiç çalınmamış, yolu hiç adımlanmamış, henüz hiçbir günaha kulp olmamış, kırk birinci küpün öyküsüydü okuduğunuz. Kulpu kırık ya da sağlam çok da mühim olmayan bir küp.
Daha önce onlarca küp gördüm çocukluğumun geçtiği mahallede ve köyde. Kiminde peynir basılıydı. Küflü peynir bilir misiniz? Bazısında salatalık turşusu olurdu. Çocukken arkadaşımın annesi büyük bir turşu küpünden bize salatalık verdiğinde öğrenmiştim, turşu küplerinin varlığını. Şarap küplerini duyduk bin yıllık ve yiyecek küpleri vardır devasa, hepsi de eski medeniyetlerde önemli bir yere sahipti.
Altın küpü desem hepinizin yüreği hoplayacak şimdi. Haydi onu da dedim, altın küpleri duyunca iştah kabartsa da bu küpün sevdalılarının genel akıbeti malum. Burayı çabuk geçiyorum o yüzden. Küpler çok işlevsel, sağlıklı ve uzun ömürlü bir kullanım aracı oldular yüzyıllardır. Günümüzde de müzeleri ve süs eşyası olarak evleri süslüyorlar hala. Kırk haramilerin, kırk küpe girip eşkıyalığın kırk çeşidini yazıp oynayışlarını da 'Ali Baba ve Kırk Haramiler' filminden bir çoğumuz hatırlıyoruz sanırım. Bir zeka oyunu olan rubik küpü de alakasız bir şekilde andıktan sonra sır küpleriyle devam edelim isterdim, ama sırlar da beni ilgilendirmiyor pek.
Kırk birinci küpü anlatarak devam edeyim en iyisi. Haydi hayal küpü adını verelim hep beraber bu küpe. Sahibinin ellerinden, zihninden, hatta yüreğinden dirilmeyi bekleyen hayallerin küpü olsun bu küp. Hayal küpünün dibi olmasın mesela. Biz kuralım ve sadece olması için zamanı ve şartları kollayalım. Hayallerimiz turşu ya da küflü bir peynir olmakta özgürler. Altın da olabilirler bu arada. Hayalleri somut kılmak için küpün içine atalım mesela. Kırk birinci küpte en çok olmasını istediklerimiz olsun sadece. Geri dönüşümle ilgili bir hayalimi bu öykünün içine atarak onu kendime yaklaştırmayı deneyeceğim mesela şimdi. Maden suyu şişelerinden bebek yapmak hayali. Deniz kabuklarından ayna ve şişe süslemek. Bir mucit edasıyla, bir gün duyguların şiire vuran en sanatsal halini yakalamak. Bunca girizgahtan sonra bizim küpün ruh halini anlatmaya başlıyorum.
Bir varmış bir yokmuş, duyguların her birisi bir küp olmuş yollarda dolaşmaktaymış. Küplerin içinde sadece ama sadece sahiplerinin hissiyatları hakimmiş. İki küp birbirine biraz fazla yaklaşınca olanlar olmuş. Küplerin ikisi de çok kızgınmış. Çünkü çarpışmanın etkisiyle ikisi de kırılmışlar. İkisi de birbirini suçlamaya başlamış. Ennihaye yoldan geçen bir şerbet küpü bu duruma el atmak istemiş. Bakmış bir tarafta sirke küpü, diğer tarafta turşu küpü öfke içinde duygularını bir diğerine satmaya çalışıyorlarmış. Şerbet küpünün aklına eski bir şiir gelmiş ve başlamış okumaya. Şiir bizim Yunusun şiiriymiş.
Söz Ola Kese Savaşı şiiri
Sözü bilen kişinin,
Yüzünü ağ ede bir söz
Sözü pişirip diyenin
İşini sağ ede bir söz.
Söz ola kese savaşı,
Söz ola iyileştire yarayı (yeşerte yasayı),
Söz ola ağulu aşı,
Yağ ile bal ede bir söz.
Sözlerini olgunlaştır,
Yaramazını ayrıştır
Tart sözünü akıl ile,
Söyleme mevsimsiz bir söz.
Gel ey kardeş, ey dost
Sözümü dinle bari
Binlerce mücevheri, altını
Kara toprağa çevirir bir söz.
Kişi bile söz demini,
Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini,
Sekiz cennet ede bir söz.
Yürü yürü yolun ile,
Gâfil olma bilgin ile
Aman sakın dilinden,
Yük olur canına bir söz.
Yunus şimdi söz yatından,
Söyle sözü gayetinden
Pek sakın o şah katından,
Seni ırak ede bir söz.
Kırık küpler yerlere saçılmışlar ya hani kırılınca. İçlerindeki turşu ve sirkeler de yola dağılmış. Onların yanından kim geçse ya sirke ya da turşu satıyorlarmış. Bunca ekşiliğe alışmış bu iki küp şiiri dinleyince, tabi ki de kırgınlıkları geçmemiş. Kimyalarına yakışır şekilde keskin bir koku yayarak, kibirli kibirli eve doğru yürümüşler ikisi de. Aslında yürümemişler, gururdan ve kibirden adeta sürünmüşler. Yerlerde kırık parçalar olarak dolaşmaya o kadar alışmışlar ki sonrasında dimdik yürümeyi ve gülümsemeyi unutmuşlar. Rahmetli Barış Manço ne güzel demiş yıllar önce. Keskin sirke küpüne zarar diye, bunların öyküsü de zarardan ibaretmiş ama en çok kendilerineymiş zararları. Şerbet küpü okuduğu şiirle kalmış oracıkta öylece. Sonra düşünüp taşınmış ve ekşilik kokan o yerden hızla uzaklaşmış. Yoksa ya havasından ya suyundan o acılık, ekşilik, karamsarlık ona da bulaşacakmış. Şerbet küpünün öykünün sonunda aldığı ders ise çok manidarmış. Eğer başka küplerin tadına tat katamıyorsan onlardan hemen kaç ki sana zararları dokunmasın. Umutsuzluk derin bir hastalıktır ve aşk küpünü bile isyana, inkara ve şükürsüzlüğe götürür. Ait olmadığın yerlerde şerbet sunup insan küplerini sarhoş etmeye çalışma. Acıdan sarhoş olanı, mutlulukla sarhoş edemezsin. Hayatında mutluluk nedir bilmeyen bir küpü, rengarenk kılamazsın yaşama sevincinle. Kimi küp toprağı sever çünkü, kimisi çiçekler taşır içinde. Bir küp de var ki sırlar var içinde. Sırra eremeyen sırrı ne bilsin diye düşünmüş şerbet küpü. Bırak, onlar dedikoduyu sır sansınlar. Sen iyi olacağım diye kendini yorup da istemeyenlere şerbet satma, diye bitirmiş küp içsel düşünce yolculuğunu.
Bir varmış bir yokmuş. Görüntüde her küp aşıkmış. Papucuma anlat demiş, öykünün sonunda bir küp derviş. Sen seni kesme şeker mi sandın? İçin ağulu macun olmuş senin. Eriyip gittiğini sanma sakın. Taşlardan daha katısın. Uzun zamanlar geçmiş sonra bu olayların üstünden. Hiçbir küp değişmemiş bu yolun sonunda. Masal küpü olsaydı küpler, gökten elma da değil bolca avokado yağarmış ama işte masal değil, gerçekliğin öyküsüymüş. Her küp kendinde olana ermiş, biz de çıkalım başka bir öykü yolculuğuna. Sağlıkla kalın. Kendinize 41 kere maşallah demeyi de unutmayın. Eğer verilecek bir hesabınız yoksa başka küplere, kendinize kızmayın boş yere. Ne bir kulp arayın kendinize, ne de size kulp takılmasına izin vermeyin. Şerbetin özünde su vardır. Su olup akın, küp kardeşlerim. Ha bir de hayallerinizden vazgeçmeyin asla. Su olmadan şeker neylesin. Bu öykü de burada nihayete ersin:)
Ersin ermesine de hayal küpü de bir şey söyleyecek, öykünün sonunda.
"Hayal küpleri, tıpkı insanların zihnine benzer. İnsanlar hayallere uçar, hayal küpleri ise insanlığa uçmayı düşler." İkisi kavuşacak olsaydı eğer, 'İnsancıl Hayaller Küpü' olup taşacaklardı evrene. Haaa unuttum hayal etmeyi bir an. Siz onun robotunu da tasarlarsınız şimdi. Azıcık merhamet. Bir robota merhameti yükleyemezsiniz. Robotlaşmış insanlara ise aslaaa...