Kurtuluş Parkı'nın Kısa Aşkları
Güneş kızıllığını akşam siyahına dönüştüreceği sırada Ankara kendi rengini bulur gri tonunda.Boyacılar akar karanfil sokağından,meşrutiyet yarınlarına.
Nefesi bira kokan adamlar karşılar seni Sakarya kenarında.Aşkların mizacı arnavut kaldırımları kadar serttir.
Sokaklarında bir kağıt iki kalemle başka dilde aşk şarkıları yazabilirsinde.Üstelik sadece gözlerle anlaşılan köhne masalarda.
Duygusallık işlemez burada,mumlar erken sm,öner et kokulu süs tabaklarında.
Sessizlik bürünmüş boş banklar aksidir Kızılay'dan kırk adım ilerisinde ki Kurtuluş Parkı'na.Aslında bütün sevdalar burada başlar.
Sevda ritimlerini duymak isteyenler yerleşir Kurtuluş İstasyonu'nu seyreden ince uçlu çam ağaçlarına.
Hep bir yolcu bekler durağında çöpten sayılmayan karpuz kabuklarıyla.
Oysa ki ritmi duymak gerekir tren gelmeden iki demir parçasına ses getirten tılsımı.
Aşk filmi gibidir,çift kişilik yataklarda müzikal sevişmeler ve hayallerimizi nesneleştiren peluşlar.
Kurtuluş Parkı bir sevda sözcüğüdür.
Ertesi günü hep Cuma olan Ankara'nın kısa aşklarının mekanıdır.
Kurtuluş Parkı benim için de bir sevda sözcüğüydü ve ayrılık sözcüğü oldu aynı zamanda .Anılara bir pencereydi yazınız.
Teşekkürler.