Limon
Uzun yıllardır görüşmediğimiz bir iş arkadaşımdı dün geceleyin telefonumu çaldıran,beni de çok memnun etti.Havadan sudan derken konu konuyu açtı;evlilik,iş,geçim,hastalıklar,borçlar,krediler....
Çok perişan bir halde olduğunu,üç yıl önce eşinden ayrıldığını ve ona nafaka ödemekte olduğunu,herşeyi unutmak için başka şehre göçüp orda çalışmanın en doğru yol olacağını, iki çocuğu olup onları çok özlediğini ve karısıyla barışmanın bir daha mümkün olmadığını anlattıkça içim acıdı.
"Sorun neydi şef,bu kadar, ağırdan alsaydın."
"Yuvamın dağılmaması için çok mücadele verdim kardeşim,evimizi de yeni almıştık biliyorsun,borcu bana kaldı,herşeyi bırakıp geldim buralara sadece tek çeketimi alarak.Bu acı o kadar zor ki ne telefonla anlatılabilir ne yüzyüze.Mesajlaşırken yakaladım birkaç kez,araştırdım, görüşmüşler.Herşey onun işte çalışmasıyla başladı oysa onun çalışmasına gerek bile yoktu benim maaşım yetiyor da artıyordu bile.Şimdi ne yediğim içime gidiyor ne içtiğim,sefil bir haldeyim."
Biraz dertleştikten sonra ağzındaki baklayı çıkardı sonunda:
"Bu ay biraz sıkışkınım kardeşim, bana borç para verebilir misin?"
Sadece dar gününde arayan dost, çorbanın yanında verilen limona benzer,sıksan da olur sıkmasan da.