Mazimde Bir Anım Var 1

Derin derin nefes alışları, hissedilmeyecek kadar az atan kalp atışları, sanki taş kesilmiş cansız bir eşya, bir cisim gibi öyle uzanmıştı kanepeye. Ayağa kalktı kendine gelmek için gözlerini ovuşturdu. Sonrada bağlamasını eline alıp çaldı her akşam olduğu gibi. Güzel bir sesi de vardı. Yüreğinden söylerdi kalbinin derinliklerinden Beste yapar şarkı söylerdi. Güzelde bağlama çalardı. İnsanın içini yüreğini yakan şarkılar buram buram hüzün çalardı. Acıyı çalardı bağlamanın telleri. Mutluluk şarkıları yarım kaldığı için bir daha çalmadı mutluluğu çalamadı bir daha. Çalarken hüzünlenirdi. Eski günleri o kara günleri. Mutlu bir yuva kuracaktı mutlu bir hayat sürecekti oysa. Çocuğum olacak baba olacaktım. Ona bisiklet alacak omzumda taşıyacak parklarda gezdirecektim. Sen yaşasaydın sunam sen olsaydın şimdi çocuğumuzu beraber gezdirecektik. Sen gittiğin için hayallerim de gitti ardından. O gün evlenmek için nikâh dairesine başvurmaya gidecektik. Evlenecektik sunam sonra da sana gelinlik beğenmek için mağaza çarşı dolaşacak bana damatlık alacaktık. Bir Perşembe günüydü sabah sana telefon açıp bostanlı iskelesinde buluşacaktık.

Mehmet: alo! Canım
Suna: günaydın canım
Mehmet: günaydın canım bugün hazır mısın?
Suna: biraz sonra çıkacağım nerde buluşacağız
Mehmet: saat 10;00 bostanlı iskelesinde buluşuruz canım
Suna: tamam canım hadi görüşürüz
Mehmet: görüşürüz canım

Bu son konuşmalarıydı sunayla Mehmet in. Bir daha sunasının sesini duymasıydı. Saat dokuzu kırk beş geçiyordu. Mehmet bostanlı iskelesinde sunayı yani nişanlısını bekliyordu. Gelmesine de az kalmıştı. Az ileride gökleri yırtan, kulakları delen insanın içini ürperten bir ses geldi Mehmet in kulağına. Az ileride bir kaza olmuştu her halde. insanlar bağırıyor çığlık atıyorlardı feryat ediyorlardı. Bir koşuşturmaca yaşanıyordu az ileride. önceleri merak etmemişti Mehmet sunayı hayal ediyordu. Acaba hangi gelinlik yakışacaktı sunaya hangisini beğenecekti. Az ileride ortalık mahşer yerine dönmüştü. Mehmet daha fazla dayanamayıp kazanın olduğu yere gitti. Bir araba bir insana çarpmıştı. Ortalık kan gölüne dönmüştü. Mehmet birden durakladı. öyle bakakaldı. Bir filmin sonu gibi Mehmet te bitmişti. Yerde öyle kanlar içinde yatan kişi hayal kurduğu evleneceği suna sıydı. Kanlar içinde uzanmıştı. Mehmet bilincini kaybetmiş boş gözlerle bakıyordu sunasına


Hemen yanına gitmişti. Sunam sunam diye bağırmıştı. Ambulans çağırın diye bağıran insanları çağırışları vardı. Mehmet kanlar içinde ki sunasının yüzünü okşarken ağlıyordu. Neden sunam neden diye bağırıyordu. Suna ya kırmızı ışıkta durmayan bir araba çarpmıştı. Suna Mehmet in kollarında can vermişti. Sunanın son sözü mutlu ol mehmedim diyordu. Oysa Mehmet hayır diyordu. Dayan sunam diyordu. Az dişini sık diyordu. Benim için dayan gözlerini kapatma bak evleneceğiz haftaya düğünümüz olacak beraber oynayacağız halay çekeceğiz seninle harmandalı oynayacağız. Benim için olmasa bile hayallerimiz için dayan geleceğimiz için dayan bak ben buradayım yanındayım ne olur beni yalnız bırakma diyordu. Mutlu ol mehmedim diye son bir ses sunanın ağzından çıkan kelimelerdi. Suna gözlerini kapatmış derin uykuya dalmış gibi. Suna melek olmuştu çoktan uçmuş gökyüzüne cennete uçmuştu. mehmedini yalnız bırakmıştı. Mehmet hala dayan sunam dayan diyordu bak ambulans geldi. Ama artık nafile bu çabalar yersiz. Dünyayı yaksa da yıksa da Mehmet artık suna bir daha geri dönmeyecekti. Bir daha mehmedine sarılmayacak saçıyla oynamayacaktı. Bir daha Mehmet in güzel sesini dinlemeyecek beraber şarkı söylemeyeceklerdi. Artık Mehmet o günden sonra kendini toparlayamadı. Kendine gelemedi. Unutmuyordu sunayı unutamıyordu. Artık bu şehirde duramazdı sunanın anılarıyla dolu bu şehirde kalamazdı. . çok geçmeden sunasının anılarıyla dolu şehri bırakıp gitmişti.her şeyi bir kenara iterek gitmişti. Ailesini arkadaşlarını bütün anılarını her şeyini arkada bırakarak bu şehirden gitti Mehmet. Artık hiçbir şeyin önemi hiçbir şeyin değeri kalmamıştı. . Onun için gitmek buralardan uzaklaşmak kaybolmak istiyordu. O günden sonra sunam şarkısını çalmadı, dili varmadı söylemeye. Mehmet gene kapılmıştı hüzün rüzgarına. Bir tutam sevgiye hasret kalarak geçiriyordu günlerini . bir umut ışığını beklemeksizin ne bir gelecek endişesi ya da hayali yoktu. Soğuk geçen gecelerde bir sıcaklığa hasret kalarak ve yalnızlığını paylaştığı dört duvarın arsında eriyip geçen gençliğine aldırmadan . bu karanlıklarla umutsuzluklarla geçen günlerin sonunu bir gün tesadüfen yanından geçen biri insan değiştirmişti. Gözleri güneş gibi ay gibi parlayan yüzünde güllerin var olan tüm güzellikleriyle özdeşleşen bir kızı görene kadar sürmüştü geçmişiyle çakılı kalan mehmet. Mehmet ikinci defa aşık olma ihtimaline girmişti. Kızın adı yağmur

Devam edecek

24 Ağustos 2008 4-5 dakika 7 öyküsü var.
Yorumlar