Mecburiyetten Sevmek...
Zahide hanim ve Yusuf bey...
Kücücük kasabamizin en sevimli ,en sevdali , en uyumlu ,otuzsekiz senelik evliligin getirip götürdüklerine inat en elele ciftiydi onlar.Kasabanin sokaklarinda minik köpekleri kucaklarinda ,gecmisleri ardlarinda ,gelecekleri önlerinde sarmas dolas gezdiklerinde ;taze sevdalilar gipta ile bakardi onlara....
Zahide hanim sariya boyanmis kisacik saclarini her sabah fönler ,her gün podyuma cikacakmiscasina itina ile giyinirdi .Yusuf bey üzerindeki jilet gibi ütülenmis siyah pantalonuyla övünür; "Zahide'm kadar güzel ütü yapabilen var mi ? " diyerek biricik esiyle böbürlenirdi.Yusuf beyin sir gibi sakladigi rahatsizligindan dolayi evde oturmasi ise Zahide hanim'i hic rahatsiz etmezdi.O sabahlari isine gider ; ögleden sonra evine döndügünde ,sevgili esinin özenle pisirdigi Osmanli mutfagindan secme yemeklerini yerdi .Masayi toplayip ,bulasiklari yikamak Yusuf bey'in görevleri arasindaydi ,nitekim Zahide'sinin elini sicak sudan ,soguk suya sokturmazdi.Bilakis; camlari bile silmege erinmezdi.Onlar gördügüm en güzel ciftti.Onlar masal gibiydi.
Gün geldi ,catti.Kara bir gündü o gün.Yusuf bey karaciger yetmezligine yenilip ,Zahide'sini yari yolda birakti .Biz kasabalilar havalimaninda ugurladik O'nu ,esi ise ona eslik etti.Ne tuhaf ilk kez yan yana ucmadilar ...
Aylarca dönmedi Zahide hanim ,belki de bir sene , zaman mefhumum biraz zayiftir ...
Bir pazar sabahi, bisiklet turuna ciktim dere kenarinda.Pek huzur verir ördeklerle sohbet ,kibirli kugulara daha kibirli bakislarla tepeden bakmak Else'nin kiyisinda...
Zahide hanim dönmüs !...
Minik köpegi gene kucaginda ,en kösedeki banka oturmus ,yüzünde tuhaf bir huzur ,biraz da dalginlik.Bisikletten inip yanina gittim. "Merhaba Zahide hanim döndünüz mü ? "gibi alalade bir cümle ile selamladim. "Döndüm " dedi gülümseyerek .Sapsari ,kisacik saclari uzamis ,kestane rengine boyanmisti.Üzerinde yasina aykiri bir jeans pantalon ,ayaklarinda hic aliskin olmadigim civil civil sandaletler vardi."Degisiklik güzeldir" derken saskinligimi gizleyemedim sanirim."Pek degistigim söylenemez ,kendime döndüm diyelim istersen " diye yanitladi beni...
Merakli halimi sezmis olmali ."Otur ,anlatayim !" dedi.Oturdum... "Biliyor musun ,hayatimin yarisindan fazlasini topraga verip ,üzerine cicekler ekip;bir yerlerde biraktigim gencligimi alip geldim.Ben Yusuf'la evlenmeden önce semtin en ucari gencine asiktim ,kör gibi ,sagir gibi ,deli gibi...
Onu bana yakistirmayan ailem ise ,akli basinda bir
es bulabilmek icin seferber olmuslardi.Yusuf iki sokak ötede otururdu,birlikte büyüdük sayilir.Ailesi Osmanli hanedanindan gelirmis ,kati kurallarindan nefret ederdi hanedaninin ;dertlesirdik zaman zaman.O ise bir Rum kizina sevdaliydi.Maria ...
Kisacik ,sapsari saclari vardi ,moda dergilerinden firlamis gibi giyinirdi.Yusuf Maria'sini anlatirken kalp carpintisini duyardim oturdugum yerden.Ancak ne onun ,ne de benim ailem kalp carpintilarimizi duymadi ,belki de kulaklarini kapattilar.Ikimiz de istemeden ayrildik sevdiklerimizden .Yusuf alkole vurdu kendini ,ben icime kapandim.Ne kadar zaman gecti bilmem ama, bir zaman sonra ailelerimiz bizi birbirimize uygun gördü.Ikimizde itiraz etmedik ,evlendik birbirimizin yarasina tuz basarak.Kendi yolumuzu cizdik ,zincirlerimizden kurtulduk ,el ele tutunup Almanya'ya göctük.Yusuf alkolden vazgecmedi ,kurtulamadi diyelim.Haftalarca mola vermeden icip ,benimle tek kelime konusmadigi oldu.Yaralandim ,kizilcik surubu ictim dedim.Onu gördükce caresiz ,ben kedere düstüm.Onun icin bir seyler yapmaliydim.Ve ben Maria gibi olmaya karar verdim.Kisacik sari sacli ,moda dergilerinden firlamiscasina....Bu durum Yusuf'a iyi geldi,biraz daha ilimli oldu sanki.Zaman zaman bana Maria diye hitabina aldirmadim.Defalarca alkol komasina girdi ,defalarca tedavi gördü ,gene sevdigine döndü.Ben elini birakmadim ,cünkü bana tutunmazsa düsecekti.Biz sevdadan evlenmedik ,yillar icerisinde birbirimizi mecburiyetten sevdik.
Biliyor musun ,Yusuf öyle sandiginiz gibi karaciger yetmezliginden de ölmedi.O aksam otuzdokuzuncu evlilik yildönümümüzdü.Gene cok alkollüydü ,mumlari yakip ,karsisina oturdum.Bir kadeh sarapla eslik etmek istedim. "kadehini uzat Maria" dedi ...Otuzdokuz koca seneden sonra gene Maria.Bu sefer cok agir geldi ,bu kez saklayamadim yarami...Kadehimi yere attim ,önündeki siseyi de ,evde ne kadar alkollü icecek varsa hepsini ,hepsini döktüm .Agladim cok agladim.Bütün gece agladim...Sabaha dogru yanima uzandi ,"aglama Nimet'im ne cok cektirdim sana" dedi.Sarildi bana ,huzurlu uyudum.Sabah uyandigimda yanimda yoktu ,köpekle disari ciktigini düsündüm ,sabah kahvemizi hazirlamak üzere mutfaga yürüdüm.Mutfak kapisinin önünde yatiyordu öylece Yusuf ,hic hareketsiz yatiyordu.Seslendim ,sarstim ,bagirdim.Nafile Yusuf gitmisti...Mutfakta bos bir ispirto sisesi buldum....
Beni bilincli terkettigine inanmak istemedim.Yapmazdi.Ertesi sabah otopsi sonucu tersini söyledi ,bilincli gitmisti Yusuf ,beni bilincli terketmisti...
Iste böyle ;ölesiye ask yok ,mecburi sevgiler var "dedi...
Yüzündeki ifade benim tanidigim sevdali Zahide hanim'in degildi....
Kücücük kasabamizda yasanmis gercek bir hikayedir .
Kahramanlarin isimleri Zahide hanim'in istegi üzerine degistirilmistir .
öykünüzü okudum ..fakat okuyucuya ..bir rahatlama vermeniz gerekir diye düşündüm yani ara vererek ..olayı anlatmaktan bahsediyorum,,, ya tarzım olmadıgı için belkide sebep bu..yinede güzeldi..............öykü yazanları hep tutmuşum'dur...sizde tebriklerim'le kalınız..