Memleket Özlemi

Çocukluğum dedemin, ninemin ve komşularımız Feyime ve Güllü teyzelerin anlattığı memleket hikayelerini dinleyerek renklenmiştir. Gerçi sadece onlar değil oturduğumuz mahallenin bir çoğundan dinlerdik bu hikayeleri. Memleket, onlar için unutulmaz ve hayatlarının en güzel yıllarının geçtiği yerdi. Ve Türkiye'ye geldikten sonra uzak, erişilmez bir yer olarak kalmıştır onlar için. Bazılarının çocukluk, bazılarının gençliklerinin geçtiği yer.İlk aşklarını yaşadıkları Arda boyları, yeşilin her tonunu içinde barındıran koskoca bir orman, kiminin altı ahır kiminin kiler olarak kullanılan iki katlı ahşap evler, her evin bahçesindeki çeşit çeşit meyve ağaçları ceviz olmazsa olmazlardan....
Bunlar ortak noktaları.
10 ve ya 11 yaşlarındaydım bir gün sokakta oynarken Güllü Teyzenin bana seslendiğini duydum.
'Mari (seslenme) kızan(çocuk), hadi koş fırından ekmek al gel ama iyi pişmiş olsun.'diye.
'Ekmeği alırsam bana yine hikaye anlatacak mısın?' dediğimde
'Elbette anlatırım.'
Feyime ninenin iki kızı ve iki oğlu vardı fakat hiç biri yanında değildi. Başka şehirde yaşıyorlardı. Oda onların yanına gitmezdi. Bu evde bu bahçede Fayik amcanızın anıları var, onları burada bırakıp gidemem derdi. Evi çocukluğumun en güzel kokuları içinde barındıran bir evdi. Bahçesinde okula giderken gizlice kopardığımız leylak, rengarenk güller, patlar, akşam sefaları, aslan ağzı ...Anlayacağınız çeşit çeşit çiçeklerin kokuları bir birine karışan yeşil kapılı beyaz badanalı küçücük bir ev.
Ekmeği getirdiğimde hele içeriye girmeden diğer kızanları da ünle(çağır) kızanım. Peçkanın (kuzine soba)üzerinde kestane pişirdim hepbiciniz yeyin.
Ah işte Feyime nine anlatmaya başlayınca hiç birimizden çıt çıkmaz onu pür dikkat dinlerdik. Kendimizi memlekette hisseder oraları birlikte gezer, ceviz ağacına birlikte çıkar birlikte oynardık adeta. O soğuk kış gecelerinde, kenarına toplandıkları(soğuktan büzüşerek) mangalda ısınmaya çalışırken ateşin çıkardığı çıtırtıyı duyar gibi olurduk..onun anlattıklarını dinler, bir gün memleket dedikleri o diyara gitmeyi arzulardım....




Bazen de rahmetli anne annemin Erkek kardeşine yapılan işkenceleri bütün dehşetiyle bizlere anlattıkları aklıma gelir. İşte o zaman ürkerim ve için sızlar.'Gavur derdi çok acımasız, çok zalim, acıma yoktur onda. Nice bebeleri anasız babasız koydu. Nice taze gelinleri kocasız koydu', göz yaşları hemen akı verirdi. Memleketten nasıl kaçışlarını, yollarda neler yaşadıklarını adeta boğazı düğümlenerek, yutkuna yutkuna anlatırdı. Bu acıklı hikayelerde açlık, işkence, ölümün yanı sıra birde üstüne soğuk amansız kış ile mücadele vardı. Bütün bir aile, çoluk çocuk yollardalardı. Yüreklerde unutulmaz yaralar açan anlar...




Fakat ben şunu gördüm hem ananem hem Feyime nine onca yaşadıkları acı hatıralarla dolu günlere rağmen memleket özlemiyle bu dünyadan göçtüler...

10 Haziran 2015 2-3 dakika 12 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar