Merhaba Dünya
Bir çekirdekten küçüktü ana rahmine düştüğünde. Şaşırmıştı ben neyim diye.
Sonradan "isminin anne" olduğunu öğrendiği bir canlının kanı besliyordu onu.
Önceleri kendisi de bir kan deveran sistemi ile çalışmaya başladı. Henüz
heyecanlanmayı bilmiyordu. Çünkü kalbi yoktu.
Aradan iki ay kadar geçmişti. Kalp kapakçıkları ve dört odacığı oluşup, çalışır
hale geldi. İşte o zaman ilk heyecanı duydu ve ilk sevgiyi tatdı. Kendini taşıyan
annesinin bedenine ve yüreğine anlatılmaz bir sevgi duymaya başladı.
Artık ultrasonografi denilen bir şeyle, dışarıdakiler onun bu heyecanını ve ilk
kalp atışlarını duymaya başladılar. Yavaş yavaş sinir sistemide gelişmeye başlamış
bu aktivite onu hareket eder hale getirmişti.
Minicik kollarını ve bacaklarını oynatmaya başladığında üçüncü ayın sonuna doğru
yaklaşıyordu. Böbürlenmekle ilk tanışmasında " yirmi bir gram" kadar oldum diye böbürlendi.
Dördüncü ayın sonlarına doğru boyunun 15 santime yaklaştığını gördü. Şekillenen
kollarına, bacaklarına, tırnaklarına, saçlarına hayretle bakıyordu.
Beşinci ayında dışardan sesler duyup reaksiyon göstermeye başlamıştı. Kendini
taşıyıp besleyen o meleği, annesini görmeyi o kadar çok istiyordu ki...
Altıncı ayında saçları renklenmiş. Boyu da neredeyse 30 santime yaklaşmıştı.
İç kulağı çalışmaya başlamış, baş parmağının yakalama kabiliyetinin oluştuğunu
fark etmişti. Sol elini ağzına götürdüğünde heyecanı iyice artmıştı.
Bu aylarda dışarıdakiler yine ultrasonografi denilen sistemle yüzünü net
olarak görebilmekte idiler.
Aman Allah'ım neler oluyordu? Akciğerler, karaciğer, böbrekler, sindirim sistemi ve
genital organlar gibi tüm sistemleri büyük oranda çalışıyordu artık...
Yedinci ayda değişik bir şeyler fark etti. Ağzına bir şey değdiğinde tadını alıyordu.
Ne tatlı şeyler varmış meğer annesinin karnında. Şaka maka boyu da 50 santime
ulaşmıştı.
Sekizinci ayda, kilosu üç kat kadar artmıştı. Durmadan besleniyordu. Akciğerler
oluşumunu tamamlamış, dış dünyaya uyum sağlayacak yetiye sahip olmuştu.
Hazırım anne diye seslenmek geldi içinden, dışardakilere sesini duyuramayacağını
anlayınca, anneciğine kıyamasa da, ben buradayım demek adına bastı minik tekmesini...
Sonra; İlk acıyı tattırdı annesine, bir avaz oldu doktorun ellerine gelinceye kadar.
Merhaba! Merhaba dedi dünyaya, merhaba dedi canından can olduğu insana.
Merhaba dedi, bir hemşirenin titreyen ellerinde babasına...
Mutluydu yeni doğan can, mutluydu anne, baba, her insan.
Ve dünya hazırlık içindeydi, yeni gelene süprizler hazırlamak için...
Dünya bir yana, sen bir yana anne, özledim seni çok özledim.