Meşeler ve Dişbudaklar İçin
Çocuk, günün sonbahar renkleri yerini akşam renklerine bırakmaya hazırlanırken, bir ucu sivri diğer ucu yassı kazmayı el arabasına koyarak, köyün yukarılarında bulunan Buzağılık düzlüğüne doğru yola koyuldu.
El arabasının demir tekerleği toprak yolda ilerlerken, yağsız demir parçalarının sürtünmesiyle ortaya çıkan kulak tırmalayıcı ses ile, küçük çakıl taşlarını ezen tekerleğin yükselttiği 'cıııyk! cııııyk!' sesi birbirine karışarak, ortalığa yayılıyordu.
Çocuk, acele adımlarla sürdüğü el arabasının ortalığa yaydığı rahatsız edici sesleri duymuyor gibiydi.
İki yıl önce on yaşındayken, sonbahar yağmurlarının başlamasının ardından, hemen her akşam üzeri keyif alarak yaptığı işe giderken düşlerine çekilerek; güneş yanığının belirginleştirdiği kırmızı çillerle kaplı sarı yüzü hüznünü, Eşmeler deresinin çakıl taşları arasından parıldayan kahverengi iki çakıl taşını andıran gözleri inadını, yaz boyu suyunu içtiği Ergene nehrinin acı verici eseri yalama dudakları, utangaç şiirini fısıldardı hep.
Evlerine bir kilometre uzaklıktaki Buzağılık düzlüğüne vardığında, yüzü hüznünü, gözleri inadını, dudakları şiirini fısıldamayı keserek, bütün dikkatini işe verdi. El arabasındaki kazmayı nasır bağlamış parmakları arasına alarak, bodur meşe öbekleri ile pırnal ve ardıç diplerini gözden geçirmeye başladı.
Aradığını bulduğunda, yaz güneşinin yakarak sarıdan boz renge dönüştürdüğü saçıyla kaplı başı dikleşti. Kazmanın sapını nasırlı parmaklarıyla kavrayarak, yağmurun yumuşattığı toprağa peş peşe batırıp çıkardı. Çürük ağaç kökü çıtırtılar kopararak topraktan çıkınca, kızaran yüzü sevinçle ışıdı.
Güneş gökyüzünün batısında köz kızılını geride bırakarak, karşı ülke dağlarının ötelerinde görünmez olurken, çocuk el arabasına baktı. El arabası silme çürük ağaç köküyle doluydu. Solgun ve yamalı entarisinin yeniyle yüzünün terini kurularken, aklında Ninesinin 'Buzağılık düzlüğünün çok eskiden geçit vermez orman..' olduğuyla ilgili sözleri vardı. İki yıl önce Ninesinden bu sözleri duyunca, kışın yakacak yapmak için aklına kök köklemek gelmişti. O günden beride sonbahar gelir gelmez akşam üzerleri soluğu buzağılık düzlüğünde alır olmuştu.
Akranları top koştururken yada Eşmeler yolunda kız peşinde koşarken onun çabası, babasının yakacak derdi için ormandan ağaç kesmesini engellemek içindi.
Bakacak sırtlarında, Eşmeler deresinin yukarı kısımlarında ve yedi göllerde meşeler ve dişbudaklar hızla azalıyordu. Yüreğinde, oralarında kısa zamanda buzağılık düzlüğüne benzeyeceği korkusu, kök yüklü el arabasıyla evin yolunu tuttu.