Mimarın Adı Bölüm 1

Yeni Bir Dünya
Mimar ve abisi Mehmet çok uzun süreden beri Uçurtma adını verdikleri bir makine ile uzay ve zamanda yolculuk yapmaktaydılar. Uçurtma çok genişti. İçerideki odalarda kaybolmuş arkadaşları bile olabilirdi. Dört kapısı vardı ama öndeki iki kapı açılmıyordu. Uçurtma'nın ön tarafındaki her sistem bozuk gibiydi.
Mimar ve Mehmet, Uçurtma'nın içinde bir şeyler okurken birden kapılardan biri açıldı. Gelen Sahip'ti. Sahip'in siyah saçları ve aklına şeytani bir fikir geldiğinde çekiştirebileceği siyah ince pala bıyıkları vardı. Sahip aynı zamanda Uçurtma'yı Mimar'a bahşeden kişiydi. Mimar, Sahip'e öfkeyle bakarken Sahip, elindeki siyah yuvarlak şeyi Uçurtma'nın konsolundaki deliklerden birine attı.
Mehmet: 'Sahip, neden Uçurtma'nın içine elma attın?'
Sahip: 'O bir elma değildi. Bir antökt bombasıydı. Gizemli parçayı etkileyecek ve Uçurtma içindeki herkesle bum.'
Mimar: 'Yapamazsın.'
Sahip: 'Kendi canımdan endişe etmiyorum. Daha 10 tane var'.
Mimar ve Mehmet arka kapıları zorlarlar fakat onlar da kilitlenmiştir. Uçurtma'nın içinde zeminden yayılan beyaz bir ışık belirdi.
Mimar, uyandığında sokaktaydı. Şaşkınca etrafına bakındı. Anladığı kadarıyla dayısının evinin önündeydi. Pencerede kendisini gördü. Yeşil gözlerinin içine baktı ve sarışın saçlarını düzeltti. Kapıyı tıkladı. Kapıyı 17 yaşlarında Merve adında karaşın bir kız açtı:
- Sen de kimsin?
- Esas sen kimsin? , deyip, zorla içeri girip ?'Dayımlar nerde?'' diye sordu.
- Senin dayın kim? Sen kimsin de evimize zorla giriyorsun?
Evdeki eşyalar aynıdır ama yerleri değişiktir.
- Bana Mimar diye seslenebilirsin. Bu eve ne zaman taşındınız?
- Ben bu evde doğmuşum. Yani babam öyle söyledi.
- Arabanız var mı?
- Sana ne?
- Bu çok ciddi bir mesele... En azından benim için. Babanın 1994 model bir arabası var mı?
Merve on saniye sustuktan sonra, Hayır, dedi. Mimar, ?'Pekâlâ öyleyse, ismin neydi?'' diye sordu. Merve adını söyledikten sonra Mimar tanıştığına memnun olduğunu belli ederek gitti.
Uçurtma'yı kendi zamanlarına geldiklerinde hep abisinin tamirhanesine bırakırlardı. Bu yüzden tamirhaneye gitmeye karar verdi.
Tamirhaneye vardığında çok şaşırmıştı. 99 depreminde Gölcük'te vefat eden İbrahim Usta yaşamaktaydı. İbrahim Usta, asla Mehmet adında bir çırağının olmadığını söyleyince Mimar, tüm umudunu kaybetmişti. Kaldırımın kenarına oturup ne yapacağını düşünmeye başlamıştı ki tam karşısındaki dönercide bir yazı kendisinde şok etkisi yaratmıştı. Dönercide şöyle yazıyordu: 'Hoş geldin 2011'. Uçurtma ile yolculuk yapmaya başladığı tarihten 6 sene sonrasına gelmişti.
Güneş batana kadar o kaldırımda oturdu. Sonra İbrahim Usta gelip, kayıp olup olmadığını sordu. Muğlâk cevaplar verdi, cevabın ne olduğunu kendisi de bilmiyordu ki... İbrahim Usta, Mimar'ı kendi evine götürdü. İbrahim Usta da yalnız bir adamdı. Yılbaşında beraber çekirdek çitleyecek, dansöz seyredeceklerdi.
İbrahim Usta eve vardıklarında televizyonu açtı. Yemişleri tabağa dökmek için mutfağa gitti. Mimar, televizyona baktığında kafası iyice karıştı. Haber67 kanalında taksici Beytullah olarak tanıdığı adam saat sekiz haberlerini sunuyordu. Mimar, İbrahim Usta'ya Haber67 kanalının yerini sordu. İbrahim Usta, mutfaktan çıkmadan yanıt verdi:
- Sanırım, Bakırköy'deydi.
Bakırköy lafını duyan Mimar, fırlayıp gitmişti. Ne zaman, zamansal bir bozukluk olsa Uçurtma, Mimar'ı Bakırköy'e getiriyordu. Haber67 binasını buldu. Beytullah'a Uçurtma'nın patlama anından beri başına gelenleri anlatmaya çalıştı. Beytullah ise onu tanıdığı bir psikoloğa göndermek için cep telefonundan mesaj atmıştı.
Mimar, psikoloğun kliniğinde iki seksen uzanırken hoşlandığı ama en iyi arkadaşı olmayı becerebildiği Seda içeri girdi. Mimar:
-Seda
- İsmimi nereden biliyorsunuz?
- Beni tanımadın mı? Biz çok iyi arkadaştık ama...
- Pekâlâ... Sakince tüm düşüncelerinizi anlatın
- Anlatırsam beni deli sayarsın
- Ben hastalarıma deli demem
Mimar, her şeyi anlatır. Seda, '94 model bir arabaydı' lafını duyunca dikkat seviyesi artmıştı. Seda da ufak bir olaydan bahsetmişti. Melek adında öğretmen bir arkadaşı kendisine 17 yaşlarında bir kız yollamıştı.
Öğrencisi, Melek'in yanına gelip arka bahçelerinde kendilerine ait olmayan bir araba gördüğünü ve bu arabanın içinin dışından geniş olduğunu söylemişti. Ve bu kız öğrenci, aynı zamanda Beytullah'ın kızıydı. Mimar:
- Beni oraya götürür müsün, lütfen. Eğer bana yardım edersen sen de benle yolculuk edersin
- Sana yardım edeceğim ama seninle gelemem. İşime devam etmeliyim
- Zamanda yolculuktan bahsediyoruz burada

Seda'nın kendisini getirdiği yer dayısının evine benzeyen evdi. Artık, o evin kesinlikle aynı ev olduğuna inanıyordu. Uçurtma oradaydı. Ön kapılar yine kilitliydi. Arka kapıdan içeri gelip Seda'ya gel işareti yaptı. Seda, içinin dışından geniş olduğunu görünce büyülenmişti. Mimar: ?'Hazırsan hemen başlıyoruz. Sahip'i bulmam gerek''
, dedi ve önünde rastgele yazan bir kolu geriye doğru çekti. Sallanmaya başladılar. Uçurtma 1890 İstanbul'unun Cağaloğlu'nda bir yere inmişti. Seda ve Mimar, dışarı çıktılar. Seda, dükkân isimlerinin Osmanlıca yazılmış olduğunu gördüğü halde hala inanamıyordu. Mimar ise iki 'ha' harfini gördüğü matbuat dükkânına yöneldi. Seda da peşinden gitti.
Sahip: ' Yahu Muallim Efendi! Sen bu kitabı niye yazdın?'
Muallim Naci: ' Maziye seyahat olsun diye'
'Peki, atiye seyahat etmek ister misin?
' Yahu konuşurken basım hatası yapacaksın. İşine bak. Atide pek hayır yok. Alafrangalar pek artı. Kıyamet yakındır.'
' Ekrem'in birkaç öğrencisi var. Altı sene sonra filan bir mecmua çıkaracaklar. Yeni edebiyat tarzında... Tevfik Fikret var aralarında... Senin de öğrencinmiş o.'
Mimar geldiğinde: 'Sahip, sen de matbaacı mı oldun?'
' Seni bekliyordum. Seda da mı gelmiş?'
Naci: 'Seda mı? Alafrangalık, Osmanlı gençlerini bu hale mi getirecekti?'
, deyip boşta gördüğü baskı kalıplarını Seda'ya atmaya başlamıştı.
Mimar, 'Uçurtma'ya'
Seda 'Nereye?'
Seda'nın elinden tutup 'Gemiye...' , dedi ve koşarak gittiler. Sahip de peşlerinden koşmaya başlayınca Naci nereye gittiğini sordu. Sahip, 'Kitap için endişelenme. 1969 da bir daha basılacak', deyip gitmiştir. Naci ise ' O zamana kim öle kim kala!', demiştir ama duyan olmamıştır.
Uçurtma'nın içine girdiklerinde Mimar, neden her şeyin bu kadar değiştiğini sorar. Sahip: ' Uçurtma'nın telepatik hassasiyet ayarı var. Senin canını kurtarmak istemiş olmalı.'
' Peki, ağabeyim nerde?'
' O da sen ben gibi 1890 yılındadır.'
'Uçurtma patladıktan sonra ben kendimi 2011 yılında buldum.'
Seda, ' Aslında 2011 e henüz girmemiştik.'
Sahip, ' Oraya gitsek iyi olacak gibi.'
Mimar, tarihi ayarladığında sallanmaya başlamıştırlar. Uçurtma 1 Ocak 2011 in gece yarısına iniş yapmıştır. Uçurtma'dan dışarı çıktıklarında Sahip gözleriyle etrafı süzmüştür ama perdenin arkasından bakan Merve'yi görmemiştir. Sahip, neden sonra elinin içiyle kendi alnına bir şaplak attı. ' Paralel bir dünyadayız.'
'Nasıl yani?
' Seninkinden çok farklı olmayan ama seninkinden farklı bir dünyadayız.'
Merve gelip, ' Bahçemizde ne arıyorsunuz?', diye sordu.
' Anlatsak da anlamazsın ufaklık.'
'Ben on yedi yaşındayım tamam mı?'
Sahip, ' Bu bir zaman makinesi...'
Mimar, 'Höst!'
Merve, ' Bir adı falan mı var?'
Mimar, ' Adı Uçurtma. İsmini ağabeyim koymuştu ama kendisi kayıp'
Beytullah'ın horlama sesleri geldiğinde korkup Uçurtma'nın içine girerler. Sahip, dışarıda beklemekteydi. Mimar sordu:
- Sahip, gelmiyor musun?
- Görmedin mi? Zaman geçidinde delikler var. Onlardan birini kullanabilirim.
- Sen bilirsin.
Mimar, ' Gemiye hoş geldin Merve?'
' Dur, bir saniye. Mimar adın ne?'
' Söyleyemem.'
' Ne yani? Geminin bir adı var ama senin yok mu?'
' Saçmalama. Tabii ki bir adım var ama söyleyemem.'
'Hadi ama sıkıldım şu 2011 den'
, dedikten sonra rastgele kolunu geriye çekip sallanmaya başladılar.

10 Şubat 2013 7-8 dakika 16 öyküsü var.
Yorumlar