Mimarın Adı Bölüm 15

Sırların Sonu
Mimar ve Kemal, o karanlık ormanın içinde yürüyorlardı. Mimar, bunca zamandır kendisinden bir şeyler saklayan biriyle yolculuk yapmış olmanın verdiği hisse rağmen Kemal ile konuşmak istiyordu. Bu karanlık orman, başına gelen şeyden daha ürkünçtü. Mimar, 'Neredeyiz biz, aynı zamanda mıyız?', diye sordu.
'Zaman mı? Şu anda bulunduğumuz yerde zaman diye bir şey yok'
'Nasıl yani?'
'Zamanın sonunda değil, dışındayız.'
'Nereye gidiyoruz?'
'Hanımefendi çağırıyor.'
'Hanımefendi kim?'
Diye tartışırken vardıkları yerin ışıkları yanmaya başladı. Alanın sağında ve solunda karşılıklı küçük siyah silindir platformlar ve bu platformların üstünde Mimar'ın bu evrende tanıdığı kişiler vardı. İki boş platform vardı. Diğerlerinde ise durum şöyle idi:
Basat-Einstein
Mr. suit-Enes
Seda-St. Patrick
Merve-Ramota
Beytullah-Melike
Henrietta-Julius
Tubisyas-Octavinius
Mimar ve Kemal'in tam karşılarındaki platformda duran Burçak ise 'Hanımefendi benim! Bu iş için seçildim', dedi.
Burçak ' Bu evrendeki son programdır. Adı Kıyamet Şov... Oyunumuz kısaca şöyle. İki taraf var. Dost ve düşman. İki taraf da platform sayısı kadar oyuncu bulunca oyun başlar. İki tane boşluğumuz var. Taraf seçin.'
Mimar, 'Dost ve düşman mı? Kimin dostu ve düşmanı?'
Burçak, 'Adı bilinmeyen Mimar'ın dostları sol platformda, düşmanları sağ', dedi.
Mimar, 'Kemal de benim dostum. Bu oyun başlayamaz', dediği esnada Kemal, düşman tarafındaki boş platforma geçti. Diğer iştirakçiler gibi platformun kenarlarından gelen otomatik kilit ayaklarını hapsetti. Kemal, nişanesi haline gelen klasik kötü adam kahkahasını atıp aslında Sahip olduğunu belli etti.
Mimar, arkadaşlarını kurmak için son platforma geçti. Burçak, 'Hazırsanız başlıyoruz', dedi. 'Seda, kızım!', diye seslendi.
Seda, 'Bunca zaman sonra sana anne mi diyeyim istiyorsun?', dedi.
'Şu an ciddi bir iş yapıyorum. Karşı taraftan birisine sormak istediğin bir soru var mı?'
'Kemal, sen kimsin? Bu kadını niye bu işe alet ediyorsun?', diye sordu Seda
Kemal, 'Ben Sahip'im', dedi. Burçak'ın arkasındaki dev ekranda 4 sayısı belirdi. Kemal yani Sahip devam etti. 'Bu iş için tüm zaman ve tarihte tek uygun kişi oydu.'
Burçak, 'Basat, sen kimin oğlusun?'
'Bir şeyi açıklığa kavuşturayım. Ben yanlışlıkla bu evrene geldim. Ötüken civarında bir ormanda çocuk olarak ama benim bir geçmişim vardı. Bir kardeşim vardı.'
'Seda! Sana demiştim, Basat, ağabeyime benziyor diye'
'Evet, ben Mehmet'im', dedi Basat.
Burçak'ın arkasındaki ekranda 4 sayısı dönme efektiyle 3'e dönüştü.
Merve, ' Bir ara ismini saklayan dört zaman gezgini, karanlığı getirecek, demiştin', dedi Seda'ya.
Tubisyas, 'Psişiklerden uzak duramaz mısın Mimar?'
Einstein, 'Benim kehanet manipülatörüm yüzünden oldu. Bir o, bir atom bombası. Benim bile aptallık yapabileceğimi kanıtlıyor.', dedi.
Burçak, 'Kendi aramızda kaynamayalım.', dedi. 'Yeni soru, takım elbise giymekten hoşlanan kim var?', dedi.
Mr. Suit'in bu adını bilenlerin gözü Mr. Suit'e çevrildi. Burçak , 'Mr. Suit. Adı bile takım elbise. Ama gerçek adın bu değil sanırım Manhattanlı genç'
Mr. Suit kafasını aşağı yukarı sallayarak onayladı. Burçak, 'Lütfen konuşarak cevap verelim. Öbür türlü hileye giriyor. Her türlü kaş göz işareti yasak', dedi. 'Peki, gerçek adın nedir?'
'Az önceki muhabbetten sonra bunu söylemem. O kehanet manipülatörünü ben de kullandım. Melike, şu uzaylı devekuşlarının tüyünden yediğini görmüştüm ve bu gerçek oldu.'
Kemal ya da Sahip, ' Söyle bakalım. Kişisel özellikleri seninle aynı olan Mimar'la adaş mısınız?'
Mr. Suit, 'Söylemeyeceğim', dedi.
Düşman tarafı 'Söyle. Söyle', diye baskı yapıyordu. O tarafta bulunan Melike'nin de etkisiyle Mr. Suit, 'Benim adım East Goldstone', deyince 3, yine dönme efekti ile 2'ye düştü.
Burçak, ' Beytullah, haber spikeri. Sanırım bir iş arkadaşın var karşı tarafta'
Beytullah, ' O benim arkadaşım değil. Ondan iğreniyorum.'
Melike, 'Erkekler işte! Bir kadın, onlardan başarılı olunca çekemiyorlar'
'Allah kahretsin be Melike! Ne zamandır yoktun? Seni gördüm şu takım elbiseli hıyarla beni de kendi manyak hayatınıza dahil ettiniz'
Burçak, 'Hişt, hakaret yok. Hakaret, kusmalara neden olabilir', dedi.
Melike, iyonik bağlı kemiği kusma yolu ile dışarı çıkardı. 2 rakamı dönme efektiyle 1'e düştü. Geriye sadece bir soru kalmıştı. Mimar'ın adını da öğrenince karanlık çökecek, yaşam sona erecekti.
Burçak, 'Geriye bir soru kaldı. Herkesin merak ettiği bir soru. Bu sorunun cevabını şu an sadece Basat yani Mehmet biliyor. Bir de Mimar. Mimarın adı nedir?'
' Evet. Bu soruyu herkes sordu bana', dedi Mimar. Devam etti: 'Ama tarihin en korkunç adamları ve en korkunç kadınları bile bu soruya cevap alamadılar. Çünkü ben Mimar'ım'
Burçak, 'Yarışma senin adının söylenmesi ile bitecek. Abin ya da sen biriniz daha dayanıksız olmalısınız. Bekleyebiliriz. Zamanımız var.'
Sahip, 'Zaman diye bir şey yok'
Tubisyas, 'Zaman denen o yüce olgu şak diye kaybolamaz'
' Julius, Aurin 7'den satın aldığınız cihazları açıklar mısın?'
'Aurin 7 gezegeninden bir zamandan koparma makinesi satın almıştık. Bu cihaz ile evrenin tamamı için zamanı yok edemezsin ama belirlenmiş bir kişi için zaman kavramını silebilirsin. Hepimiz buraya tek tek geldik.'
Mehmet, 'Söyleme.', diye bir bakış attı.
Burçak, 'Hile. Artık söylemek zorundasın Mimar. Adın ne?'
Mimar, söylemeye niyetlenmişti. Bu yüzden ağzının açılmasıyla gök yarıldı. Sahip'i çekmeye başladı. Mimar, 'Benim adım Yas...', derken Sahip'in parmağındaki psişik enerji taşlı yüzük yere düşmüştü ve kumral, dalgalı saçları olan bir kadın Mimar'ın ayağındaki kilidi, atomik ruju aracılığıyla çözmüştü. 'Söyleme, bir tanem', dedi. Yer yarılıp da içine girerken gözlerini kapamıştı Mimar.
Mimar, gözlerini açtığında bir hastane odasında yatmaktaydı ve başucunda o kumral kadın vardı. 'Hoş geldin bir tanem', dedi kadın.
Mimar, 'Sen de kimsin?'
'Başka bir zaman olsa insan, nikâhlı eşini tanımaz mı derdim ama ben biraz erken geldim', dedi.
'Nikâhlı eşim mi?'
'Ah, kurallarını çiğniyorum. Neyse, doktor gelmeden gitmeliyim. Sana ödünç vermiş olduğum cebirsel saati geri alıyorum', dedi ve saatin tuşlarına basarak kayboldu.