Mimarın Adı Bölüm 6
Sezar'a Benzemek
Hikâyemize devam etmeden önce hikâyenin anlaşılması için Merve'nin ne yaptığına bir göz atmak gerektiğini düşünmekteyim. 2011 yılında sürekli Mimar'ı düşünmekle meşguldü. Kendi dünyasına gittiğini düşünüyordu ama bir umut vardı yine içinde. Belki geri gelir diye...
Bir gün yine Dil ve Anlatım dersinde Mimar'ı düşünürken, öğretmeni Melek soru işaretinin nerelerde kullanıldığını sordu. 'Bilmiyorum' diyerek sınıfta bir kahkaha tufanı başlattı. Dersten sonra Merve'yi yanına çağırdı.
Melek, 'Düşünceli görünüyorsun.'
'Birini düşünüyorum hocam. Abim gibi sevdiğim birisi.'
'Askere mi gitti?'
'Hayır. Sanırım öteki dünyaya gitti.'
' Başın sağ olsun. Yeni mi vefat etti.'
'Hayı...'
' Bak Merve. Ölüm de insan içindir. En yakın zamanda kendini toparla ve yeniden sınıfın gözdesi o eski Merve ol. Tamam mı?', diye lafını kesti.
Bu arada Beytullah da Merve döndükten sonra Haber67 e geri dönmüş ve Melike ile beraber haber sunmaya başlamıştı.
Şimdi piramit mevzusuna gelirsek piramitler zaten inşa edilmişti. Sene M.Ö 42 yılıydı. Sezar'ın ölümünden sonra Doğu Roma'nın yönetiminden sorunlu Marcus, altıncı Kleopatra'nın kalbini kazanmaya çalışıyordu. Bunun için iki bin yıl önce yapılıp eskimeye başlamış olan piramitleri restore ettirmek istiyordu.
Galiçya tarafından gelen bir gemide çok yetenekli işçiler getirdiğini söylemişti. Fakat Kleopatra'nın başka bir endişesi vardı. Birileri Sezar'ın ölmediğini, aslında piramitlerden birinde saklandığı hakkında dedikodular yayıyordu.
İşte Antik Mısır'ın böyle karışık bir siyasi ortamına indi Uçurtma. Mimar ve Seda, Uçurtma'dan inince piramitlerin çoktan inşa edilmiş olduğunu gördü. Kleopatra'nın sarayına doğru yürümeye başladılar. Seda, havanın sıcaklığından, yolların çok kumlu olmasından ve ayakkabısının Melek'in hediyesi olduğundan dem vurup söyleniyordu.
Muhafızlar ve Marcus'un lejyonerleri Mimar'ı ve Seda'yı içeri almamakta ısrar ediyorlardı. Kleopatra, 'Bu ne gürültü?' diye taht odasından seslendi. Muhafızlardan biri içeri geçip durumu izah etti.
Kleopatra, ' Marcus'un dediği yetenekli mimar bu olmalı. İçeri alın', dedi.
Mimar ve Seda içeri geçtiler. Kleopatra, ' Galiçya'dan gelen mimar sensin herhalde', dedi.
Mimar, 'Evet. Bana Mimar diye seslenebilirsiniz.'
' Bu kim?' diye sordu Kleopatra, Seda'yı işaret ederek.
'Ben Seda.', dedi Seda.
'Tüm ekip bu kadar mı?', diye sordu.
Onlar 'Şey' diye kekelerken yüzünü halisüjyenik sabunla yıkamış olan Sahip, 'Ben Yüce Jul Sezar, eski karım 6. Kleopatra'yı selamlıyorum', dedi.
Kleopatra 'Ama... Ama...'
Sahip, 'Marcus'un gemisi henüz gelmedi. Bunları ben getirdim. Marcus'a benim burada olduğumdan söz bile etme.', diye uyardı.
Birkaç gün sarayda konaklamaları için Mimar'a ve Seda'ya oda tahsis edildi. Mimar'ı odasına götüren hizmetli, 'Tanrılarımız size iyi geceler bağışlasın', dedi.
Mimar ise 'Şu yıldızlara bakar mısın?', dedi.
'Gerçekten çok güzeller'
' Peki, bunları yaratanın Allah adında tek bir yaratıcı olduğunu düşünemiyor musun?', dedi.
' Sanırım başka dindensiniz. Ben cahil biriyim ama bunu ne Kleopatra hazretleri ne de Romalılar duymasa sizin için iyi olur', dedi.
Üç gün geçmişti. Seda ve Mimar, piramitleri gezmeye gittiler. Seda, ' Üç gündür buradayız ve hiçbir aptal uzaylı bizi rahatsız etmedi. İnanılmaz değil mi?', diyordu.
Fakat bunu söylerken Mimar'ın dikkatini Dünya'ya ait olmayan bir şey çekmişti. İnşaat alanın orta yerinde parlak yeşil elips bir madde vardı. Parlayan yeşil bir timsah yumurtasına benziyordu. Mimar, o maddenin başındaki işçiye gitti ve 'Bu nedir?', diye sordu.
Arkasını dönen Ramota, 'Bu Roma'dan gelmiş özel bir inşaat harcı' diyerek arkasını döndü.
'Senin burada ne işin var Ramota?'
'Sezar'a olan borcumuzu ödüyorum.'
' Bana doğruyu söyle. Bu yeşil şey ne?'
Tubisyas gelerek ' O bir Venüptot. Yaklaşık 6000 yıl sonra dünyadaki yaşamı sona erdirmesi için piramitlere tabya ediyoruz.'
Ramota, ' Fazla konuşuyorsun Tubisyas', dedi.
Mimar, Venüptot'u eline alıp yere atarak kırdı ama Tubisyas, ' İçine gama vuruşunu etkileyecek düzeyde yerleştirildi. Tehlikeden önce tehlike olmazsa bunu engelleyemezsin.'
' Bunu daha önce de söylemiştin. Tehlikeden önce tehlike, çeker düşmanın seni kendine. Ne demek bu?'
'Zaman, Mimar, zaman', dedi Tubisyas
Birkaç Atlantisli, Seda'yı ve Mimar'ı yakalayıp Kleopatra'nın sarayına götürüyordu. Sarayda ise Sahip, Kleopatra'ya 'Saraydan biraz ayrılman gerek, tatlım', dedi.
' Saray benim. Hiçbir yere gitmiyorum.', dedi.
Sahip, eliyle zaman geçidindeki deliklerden birini açtı ve Kleopatra'yı Uçurtma'nın içine gönderdi. Mimar ve Seda, sözde Sezar'ın huzuruna getirildi.
Sahip, ' Bin bir emekle çıkarılan Venüptot madenini hanginiz yok etti?' , diye sordu.
' Sezar, bu kadar şeyi nasıl biliyor, anlamadım' dedi Seda.
Halisüjyenik sabun Mimar ve Seda üzerindeki etkisini kaybetmeye başlamıştı. Bulanık bir yüz görüyorlardı.
Sahip, ' Size kim olduğumu hatırlatmama izin verin' diyerek o klasik kötü adam kahkahasını attı.
Mimar, ' Bırakın bizi. O Sezar değil. Ona borcunuz yok'.
' Biz Sezar'ın Sahip olduğunu biliyorduk' dedi Atlantislilerden biri.
Mimar, 'Neden bunu yapıyorsun' , dedi.
Sahip ' Çünkü kötü adamların yapacak iyi bir şeyleri yoktur', dedi.
Seda, 'İkinize de bir şey söylemem gerek. Ama elim kolu bağlı olmamalı'
Sahip, 'İnsanların arasında yaşaya yaşaya şu aptal duygu denen kavramlara karıştım. Meraktan nefret ediyorum. Bırakın ikisini de.', dedi.
Seda, 'Mimar koş.', dedi.
Mimar ve Seda Uçurtma'ya doğru koşmaya başladılar ama Sahip zaman geçidindeki deliklerden birini kullanarak onlardan önce Uçurtma'nın önüne geldi.
Uçurtma'nın önüne geldiklerinde Mimar, 'Hayır', dedi. 'Buraya nasıl geldin sen?'
' Meslek sırrı, tatlım... Moleküler hareket ettirici'
'O dediğin zımbırtı bunda da var mı?', diye paltosunun cebinden sihirli levyeyi çıkardı.
'Atomik aygıtı cebinde mi taşıyorsun?', dedi.
' Bazen ve onun adı sihirli levye.', dedi.
Seda'nın elinden tuttu ve levyeyi kullanarak Uçurtma'nın içine ışınlandılar ve öfkeden delirmek üzere olan altıncı Kleopatra ile karşılaştılar.
'Kimsiniz siz? Adın ne Mimar?' diye sordu. Seda, 'Kleopatra acilen dışarı çıkman gerekiyor.'
' Tahtım olmadan asla' dedi.
Seda, 'Kapat çeneni', diye Kleopatra ile dövüşmeye başladı. Kleopatra'yı zorla dışarı çıkardılar.
Uçurtma silinerek kayboldu. Kleopatra 'Neler oldu?' diye Sezar sandığı Sahip'e döndü ve 'Sen de kimsin?', dedi.
Sahip cevap vermeye tenezzül etmedi ve zaman geçidindeki deliklerden birini kullanarak göz önünden kayboldu.