Modern Masallar 1: Uyuyan Prenses ve Çakal Kurbağa
Şu zaman içinde, pireler develeri tıraş ederken gökten üç iphone düştüğü zamanlarmış. Demokratik krallar çıplak ama görünmezmiş. Kraliçeler siyasi evliliklere mahkum olurmuş. Prensler kraldan daha kral, prensesler ise tembel ve uykucuymuş. Bir de köylerden birinde dere kenarında yaşayan, prensesin öpmesi halinde insan olacak ama zorla prensesle evlendirilip direkt geleceğin kralı olacak bir kurbağa yaşarmış. Kurbağalıktan son derece memnunmuş bu kurbağa. İnsan olmanın zahmetini kurbağa aklıyla bile hissedermiş. Masal icabı prensesin kurbağının ayağına gitmesi gerekirken, gerçekler icabı prenses emri vermiş köylülere, kurbağayı huzurumuza getirin diye. Bu iş için kurbağalardan iyi anlayan melek kalpli kurbağa ustası ama oldukça yoksul bir köylü kızını seçmişler. Bu kızcağaz, kurbağayı demokratik saltanatın huzuruna çıkaracak, çıkaramazsa da modernite içinde adı idam olmayan bir ölüm cezasına çarptırılacakmış.Kız kurbağayı bir şekilde yakalamış. Kurbağa da insan olacağını hissetmiş olacak ki, ilk gördüğü anda bu köylü kızına vurulmuş. Köylü kızı, kurbağaya canlı olduğu için sevgi göstermiş. Saltanat huzuruna sunulan kurbağa, bir takım bürokratik işler nedeniyle beklemesi için bir geceliğine zindana atılmış. Ne var ki o gece sabaha karşı sulak bir yere gitmek amaçlı insan kafesinden çıkmış, nöbetçiler de onu görmemiş. Sulu ortam ararken, geleceğin imparatoriçesinin odasına dalmış. Prenses derin uykudaymış. Odadaki satranç tahtasından aldığı beyaz atla, gitmiş, öpmüş onu. Prensesi öper öpmez, bizim kurbağa insan olmuş. Prenses de uyanıvermiş ama beş dakika daha deyip yine uyuyakalmış. Prens, satranç taşı olan beyaz atla beraber, ak kaleden çıkmış. Doğru kendi deresine. Ertesi gün, köylü kızı yakalamışlar, ifadesini almışlar ve adı idam olmayan ölüm cezasına çarptırmışlar. Ceza, gün batarken halka açık olarak uygulanacakmış. Son yedi saat varmış. Prenses akşam saatlerinde uyanmış. Son altı saati kalmış köylü kızının. Köylü kızına son dileğini sormuşlar beş saat kala. Köylü kızı ben köyümde ıslanmak isterim demiş. Dört saat kala anlamışlar kızın ne demek istediğini. Üç saat kala da köyüne götürmüşler kızı. İki saat kala ıslanması için dereye götürmüşler. Bir saat kala deredeki tüm kurbağalar toplanıp prensese saldırmışlar. Köylü kızının başındaki herkes de prensesin bu rezil halini nasılsa medyaya yansımaz düşüncesiyle canlı canlı görmek için kaleye hücum etmişler. Derede kurbağadan bozma adamla köylü kızı kalmış. Adam demiş ki ben prensesi öptüm de adam oldum, sen de beni öp kurbağa ol. Öpüşmüşler, ikisi de kurbağa olmuş. Ömürlerince mutluluk içinde yaşamışlar. Çünkü kurbağa sevdiği kızı alacak kadar çakalmış. At düşmüş, kale düşmüş, şah düşmüş. Hepsi düşmüş. Hadi iyi uykular.
| 1 Ağustos 2015 Cumartesi, 03:15
🙂🙂🙂
Öykü zaten başlıkta başlamıştı Emrah baya bir modern aynı zamanda da
kutlarımud83eudd20ud83eudd20