Müdürüm

Beyefendi, hoşgeldiniz.

Kapının önünde sıraya girmiş personeli görünce şöyle bir böbürlendi kendi kendine.Yıllarca o da böyle kapı önünde müdür karşılamış, müdür eli öpmüş, müdür k*çı yalamıştı. Şimdi artık sıra kendisindeydi. Emekliliğine az kala nasıl olduysa olmuş İldeki beyefendi takdir yetkisini onun lehine kullanmış ve beklediği müdürlüğü kapıvermişti. Yalan değil çok etek öpmüştü,ama mükafatını şimdi alıyordu. Herkes kapı önünde el pençe divan durmuş, onun yani kendisinin,yüceler yücesi beyefendilerinin makamına teşrif etmesini bekliyorlardı. İçlerinde en yalaka olan sırayı bozarak öne fırladı ve alkışı patlattı. Koridordaki kalabalık dışarı kadar taşmıştı. Alkış kıyamet yeri göğü inletiyordu. Tokalaşma sırası bozulmuşsa da en yalaka olan bir gayretle insanları yeniden sıraya koymayı başarmıştı. Müdür yavaş yavaş kendini bir b*k sanmaya başlamıştı. Seremoni daha sabah başlamıştı. Makam arabası sekize çeyrek kala kapıda hazırdı. Şoför onu görünce koşup kapısını açmıştı. Usulca nazik poposunu sağ arka koltuğa yerleştirmiş,yanı başında gördüğü gazeteleri sırayla okumaya başlamıştı ki iş yerine gelivermişti. Şoför arabanın koltuklarını bir düğmeye basarak önceden ısıtmıştı. Tam kapıdan inecekken müstahdem bir hamlede kapısını açıvermiş onu buyur etmişti. Hele ki kapıda bekleyen kalabalığın ona yaptığı tezahüratı duyunca koltuklarının altı kabarmıştı. En sonunda makam odasına varmıştı. Oda çiçeklerle doluydu. Özel kalem müdürü gün içinde randevuları planlamıştı. Öğleye kadar kendi gibi olan müdürlerin hayırlı olsun ziyaretleri vardı. Öğleden sonra ise aynı müdürlere iadeyi ziyaret vardı. Arada bir yarım saat evrak imzalama işi vardı ama o kolay işti. Akşam beşte büyük müdür hem çay içmeye hem de hayırlı olsun demeye gelecekti. Adamın önüne de kuru bir çay koymak olmazdı ki. Neyse Allah'tan özel kalemi vardı da bir şeyler ayarlamıştı. Pastaneden kuki, çikolata falan. Yoksa çok mahcup olurdu baş müdüre karşı. Bu itibar yeni müdürün çok hoşuna gitmişti. Sırtı kaşınıyordu,acaba kaşıtsa mıydı? Ziyaretçilerden aralık bulup ayak yoluna gidince ikircilik yaşadı. Personel tuvaletine gidecek hali yoktu ya. Hemen müdür tuvaletine yöneldi. Çıkışta müstahdem elinde kolonya onu bekliyordu. Müdür tuvaleti de pek bir güzeldi. İnsan s*çmaya kıyamazdı yani o derece.

Yeni müdür çok kısa süre içinde bulunduğu makama alışıvermişti. Arabasının kapısını açıyorlar, telefonlarını açıyorlar, bankamatikten parasını bile çekip pançasına sayıveriyorlardı. Gerçi şu aralar pek paraya ihtiyacı olmuyordu. Eskiden sefer tasıyla yemek getirdiği günler çok gerilerde,mazide kalmıştı. Sürekli birbirlerini misafir ediyorlar, bir gün o onun ve heyetinin karnını doyuruyor diğer gün beriki ötekinin karnını doyuruyordu. Temsilde eşitlik çok önemliydi. Biri birinden aşağı temsil olunursa kural kaide çiğnenmiş olurdu. O sebeple her türlü imkan sonuna kadar zorlanıyordu. Şu kısa süre içinde gidilmedik müdürlük teşekkür edilmedik temsilcilik bırakılmamıştı. Bu makam meğerse ne kadar önemliymiş diye düşünüyordu. Aslında değerli olanın makam değil de bizzat kendisinin olduğunu tecrübeyle öğrenmişti. Tüm personeli ona öyle iyi, öyle hoş davranıyordu ki akşama dek tüm vücudunun vıcık vıcık yağ içinde kaldığını fark etmiyordu bile. O olmazsa nasıl temsil edilirdi bu müdürlük? Ne olurdu buranın hali? Her personel de aynı şeyi söylüyordu "Siz olmasanız ne olurdu burası efendim. Allah sizi başımızdan eksik etmesin" Uçabilirdi. Müdür kısa süre içinde öyle bir hale gelmişti ki arabasının kapısı açılmazsa arabadan inemiyor, tuvaletten sonra eline kolonya dökülmezse s*çmaktan bile imtina ediyordu. O derece bir müdür olmuştu ki benzersiz. Zaten geçenlerde üst katların koyu karanlıklarında baş müdürlük için adının geçtiğini duymuş daha da bir havaya girmişti.

Geçenlerde şoförüne de çok kızmıştı. Biricik evladını okul çıkışı kapıda bekletmiş geç kalmıştı. Zavallı yavrucak o güneşin altında beklemişti. Şoförü değiştirtmek için yazısını yazdırtmıştı zaten özel kalemine. Hem şoförü hem de arabayı değiştirtecekti çünkü popo ısıtma soğutma mekanizması arızalanmıştı. Hele ki şu yaz sıcağında hafazanallah o iki yanacık ter ter terlerse ve o halde toplantıya katılıp emsallerinin önünde madara olursa? Çok utanırdı. O bu güne bu gün koskoca müdürdü. Emsalleri avrupa arabalara binerken o halen yerli otomobille dolaşıyordu. Özel kalemine bunu da belirtmesini ve ilk alımlarda yeni bir arabanın müdürlüğüne tahsis edilmesini istemişti.

Müdürlük zor zanaat kardeşim diye astlarına dert yanarken buldu kendini. Sonra şaşırdı kendi kendine.

"Ben bunlarla niye muhatap oluyorum ki"

Özel kalemine seslendi:

-Evladım şu yeni atanan müdür arkadaşa bir hayırlı olsuna gidelim. Şoföre söyle de arabayı çeksin.

Hem yürüyor hem söyleniyordu.

"Çok zor bu müdürlük çooook"

25 Nisan 2022 4-5 dakika 39 öyküsü var.
Beğenenler (3)
Yorumlar (2)
  • 2 yıl önce

    Kutlarım değerli yazını sayın Melih, sağlıcakla kalınız...