Mum Kokulu Kadınlar
Mum kokulu evlerde, mum kokulu kadınlar yaşardı. Yalnız ve hüzünlü, kadınlar. Başka koku bilmezlerdi. Başka hayat, bilmedikleri gibi.
Gözleri, sürmeli kadınlar, odadan odaya, dolaşırlar, evin içinde gezerlerdi. Evin dışında gezmeyi, bilemediklerinden.
Mum kokulu evlerde, etek hışırtıları duyulurdu. Fısıltı gibi, derinden derine. Sadece giysilerinin sesi duyulurdu. Ahşap zemine sürtünürken çıkardıkları ses. Kendi seslerini tanımazlardı, mum kokulu kadınlar. Konuşacakları kimseleri, olmadığından.
.../...
Yalnızlığı tanımadığı zamanları düşündü. Ne tarafa dönse, bir başka göze dokunurdu, gözleri o yıllarda. Elini her uzattığında, bir elin sıcaklığını hissederdi. Sesi, asılı kalmazdı boşlukta. Sessizlik, geceleri bile uğramazdı dünyasına. Ya derin bir iç çekiş olurdu, yan odadan yansıyan. Ya da bir horultu, uykuyu bölen. Gülümserdi. ' Yalnız değilim ' diyerek içinden, daha sıcak bir uykuya dalardı.
Artık, hiç uyuyamıyordu.
Bedenindeki yalnızlık, çok yakmıyordu, canını. Ruhu yalnız kaldığından beri. Üşüyordu. İçi üşüyordu. Titriyordu. Ne kadar sarınsa, örtünse geçmiyordu. Isınmıyordu, ruhu.
.../...
Ninesi odasında, mum yakardı, her gece. Kokulu mumları sevmezdi. ' Kendi kokusunu duymalıyım ' derdi. Mumun kendine has, doğal kokusunu severdi. ' Neden? ' diye sormuştu. ' Neden mum yakıyorsun odanda, her gece ? '. ' Yalnızlığımı unutturuyor ' demişti, ninesi. ' O kadar uzun yıllar eşlik ettik ki, birbirimize. Kokusunu duymadığım zaman, yalnız hissederim, kendimi. '
Mum kokardı, ninesi.
.../...
Yavaşça kibriti aldı eline. Teker teker yaktı, mumları. Şalına sarınıp, koltuğuna gömülürken, teninden yayılan mum kokusunu çekti içine. ' Hoş geldin ' der gibi, yakın bir dostuna.
.../...
Mum kokulu evlerde, mum kokulu kadınlar yaşardı. Yalnız ve hüzünlü, kadınlar.