Namazda Konuşulmazmış

Durun size biraz çocukluk aklımdan bahsedeyim. Rahmetli babaannemle olan anılarım aklıma geldi. Mekanı cennet olsun, sene 2003'de vefat etmişti. O zaman Sarıyer'de oturuyorduk biz. Ufak bir gecekondumuz vardı. Babaannem tek kalmış, sırasıyla oğullarının evinde bir ay kadar duruyordu. Dedem ise sene 1994'de vefat etmişti. Zaten köyde evleri de yıkılmıştı. İstanbul'da bizlerin yanında sırasıyla misafir ediyorduk, etmeliydik de zaten. Sonuçta babaannemizdi o. Neyse, sıra bizim evdeydi, bir ay da bizde kalacaktı. O zaman o kadar seviniyordum ki anlatamam.

Babaannemin tek bir dişi kalmıştı. O tek dişle ekmeği yavaş yavaş çiğner, öyle yutardı. Benim bazen dişim çıkardı. Yine bir gün dişim sallanmıştı böyle. Annem, hemen bu işin ustasıydı. Elini ağzıma bir takmış, dişi oynadığı yerden kolayca almıştı. Ben lavaboya ağzımı çalkalamaya gitmiştim. Oradan da bağırıyordum :

- Sakın dişimi atmayın haaa. Çekici alıp o dişi babaannemin ağzına çakacağım.

Ev halkı benim sözlerime öyle gülmüşler, öyle gülmüşlerdi ki hala hafızamda yer eder. Ne yapayım, babaannemi çok sevdiğimden onun da dişleri olsun istiyordum. Yine bir gün öğle namazı mıydı, ikindi namazı mıydı bilemiyorum, namaza durmuştu. Ben ise ona bir şey mi diyordum, onunla oyun mu oynamak istiyordum ne, karşısında durmuş :

- Babaanneeee, babaanneee... Duymuyor da, cevap vermiyor da, sağır mı oldun babaanneee ?

Hep öyle tekrarlıyormuşum ben. Artık dayanamamış, gülmüştü buna babaannem. Ve selam verdikten sonra :

- İlahi Enes. Sen çok yaşa emi. Saçın, sakalın yün olsun.

Böyle dediğini hayal meyal hatırlarım hep. Demek ki çok küçükmüşüm. Her halde 6-7 yaşlarında varmışımdır. Yalnız bu durum bir defa olmamıştı. Her namaz kılışında karşısına geçip onunla konuşuyormuşum, ama hiç cevap alamıyordum. İlerde bir gün ben de namaza başladıktan sonra anladım ki, namazda konuşulmazmış. Namaz bozulurmuş o zaman.

Vay be ne mutlu günlerdi o zamanlar. Saf, bir o kadar da masumca serzeniş. Mekanı bir kez daha cennet olsun. İnsanın çocukluk aklı müthiş bir durum. Hayatın çamurlu hallerine bulanmadan, kötü düşünceleri içimizden geçirmeden, ak rengi gibi parıldatan çocukluğumuz ve aklımız.

26 Temmuz 2023 2-3 dakika 93 öyküsü var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (9)
  • 16 ay önce

    Vayy beee... Hikayelere bak:))) Çocukça haller deyip geçiyoruz şimdi ama sıcacık anılar. Babaannemize rahmet dilerim. Benim de babamlar dokuz kardeş olmasına rağmen babaannem yıllarca bizde yaşamıştır. Fena birisiydi rahmetli. Anneme çok çektirdi. Ama diğer gelinlerine ya da kızlarına gidince annemi yere göğe sığdıramazmış. Öyle duyduk hep. Yalnız ben evden ayrılınca rızasını almak için yanına gittiğimde (İzmit'te halamdaydı o sıra) demişti ki; boş ver Oğlum sen babanı, madem sevdin git evlen, kur yuvanı! " Ben çok şaşırmıştım inan. Düşünsene çağdaş, aydın geçinen babam karşı çıkıyordu ama o zamana kadar geri kafalı, fetbaz bildiğim babaannem yanımda duruyordu. O anda çok da utanmıştım o zaman kadar onun hakkındaki düşüncelerimden. Aboo neler yazmışım hele. Hepsi yukarıdaki hikayelerin sıcaklığından. Bilesin.

  • 16 ay önce

    Günün seçilen öykü yazım için seçki kuruluna ve okuyup beğenen siz şair dostlarıma sonsuz teşekkürler.

  • 16 ay önce

    Saçın sakalın yün olsun :)

    Ne güzel dua uzun ömürlü olasın demek istedi sanırım

    Büyükler hanenin saadeti bereketi olur derler bende inanırım buna onların maneviyatı aileye huzur veriyor

    Allah rahmet eylesin geçmişlerinize

    Tebrikler selamlar

  • 16 ay önce

    Ne güzel böylesi sıcak ve sevdi dolu aile anıları biriktirmek. Kutlarım Enes bey

  • 16 ay önce

    Anılar, anılar... Hep eskiye, çocukluğa olan özlemimizden kaynaklanıyor bunlar. Acaba diyorum bizler gibi çocukluk yaşayan çocuklarımız olacak mı? Pek sanmıyorum. Samimiyetin, sevginin usulca bizi terk ettiği dünyada, her şeyden herkesden kaçma modundayız. Sıcak bir hikayeydi kutlarım...

    Sevgiler...