Ölünce Bir Şeyim Kalmazmış
İnsan yaşlanınca, yaşlanınca demeyelim de ayıp olmasın o kelimeye, yaş alınca dertler sıkıntılarda eksik olmuyor başından. Yaş kemale erdi ermesine de bu Kemal kimdi onu bir türlü bulamıyorum, saklanıyor mu yoksa benden...
Sırayla bu gün bütün doktorları ziyaret edeceğiz bu güzelim devlet hastanesinde. Ne yapayım bende hastalık hastasıyım işte. Dahiliyeden başlayıp, Gastro dan devam edip, kulak burun boğazı da es geçmeyip, nöroloji ve psikiyatri ile gazamızı bitirmeyi planlıyorum...
İlkönce dahiliyeyi bir ziyaret edelim bakalım. Aman doktor canım doktor her yanıma bir güzel şöyle bir bakıver. Bizler erken doğmuş gençleriz ne de olsa... Üstümü çıkartırım, sağımı solumu, ötemi berimi bir güzel muayene eder doktorum. Sonra bana ''Amca taş gibisin hasta bile olsan ölünce nasılsa bir şeyin kalmaz.'' Bana diyor bana, ''Ne güzel ölünce bir şeyim kalmazmış.''
Gelelim Gastroya... Yine üç aşağı beş yukarı aynı şeyler... Mideyi yoklamalar bir kaç tane soru ve sorulara verilen cevaplar... Nefse al nefes ver, bir daha al, veremezsek nefes, o kötü... Doktorum ''Maşallahın var amca gastro ile ilgili hiç bir sıkıntın yok ama sen yine de dikkat at zaten ölünce bir şeyin de kalmaz.'' Bu nasıl bir şey yahu! Sanki sözleşmişler bunlar bundan önceki doktorda aynı cümleleri kurmuştu, buda aynı şeyleri söylüyor...
Gelelim KBB ye yani Kulak Burun Boğaz uzmanı doktorumuzun yanına... O da elinde bir alet, adı üstünde olduğu gibi kulağıma burnuma ve de boğazıma bakıp ''Maşallahın var amca iyisin iyi ama yine de dikkat et kendine, soğuklarda fazlada dışarı mışarı çıkma, zaten erken doğmuş, kafa kağıdı eskimiş adamsın, ölünce de bir şeyin kalmaz.'' Haydaaaaaaaaa! Bu nasıl iş bu da aynı şeyi söylüyor sanki sözleşmiş bunlarda bana 1 Nisan şakası mı yapıyorlar?
Şimdi Nöroloji ve psikiyatri kaldı, dalalım bakalım Nöroloji doktorunun odasına... Adaşmışız hem de... Muayeneye başlar, oramdan buramdan, işte ne gerekiyorsa yapar ... Bakalım buda mı aynı şeyi söyleyecek. Evet amca ''Sinirlerin sapasağlam, her hangi bir ağrın sızında yoksa, bu sinirler seni epey götürür.'' Oh ne güzel ... Doktorum ''Yine de sen kendine dikkat et taş gibi sağlamsın, zaten hasta bile olsan ölünce bir şeyin kalmaz.'' Ben yine şoklarda, sanki bunlar ağız birliği filan mı yapmışlar, anlamadım.
En sonda gelsin bakalım ruh hekimleri, yani psikiyatrılar... Sakın ha ruh hekimi deyip de hafife almayın. Bunların en ünlülerinden Avusturyalı Dr. Sigmund Freud ''Bütün insanlık benim müşterimdir.'' demiştir... Bir de ''Deliler ile dâhiler arasında çok ince bir çizgi vardır.'' derler... Bunu da unutmamalı... Doktorum ''Amca nasıl öyle sinirlendiğin şeyler oluyor mu zaman zaman?'' diye sorar ... İyi bir hekime benziyor ''Yok oğlum yok neye sinirleneyim ki ülke güllük gülistanlık sinirlenecek bir şey mi var?'' Şaşırır doktorum ''Vallahi bravo hem üç kuruş emekli maaşı al hem de hiç bir şeye sinirlenme.'' Müthişsin diyor bana... Sonra ''Zaten yaşın kemale ermiş be amca ölünce ne sinir kalır ne asabiyet ne de doktor ihtiyacı.'' Haklı vallahi hem de çok haklı...
Ama bende haklıyım. Devlet hastanesinde o bölüm senin bu bölüm benim bayağı bir dolaştım, Allah var doktorlar çok candan ve çok samimiydiler, Allah onları başımızdan eksik etmesin, zaman zaman onlara el kaldırma gafletinde bulunanlarında ellerini kırsın. Hiç bir doktor çok şükür bana baktıktan sonra ''Merak etme ölünce bir şeyin kalmaz.'' demedi, orayı biraz yazıya espri katayım diye ben ekledim, af etsinler beni doktorlar ve okuyanlar...
Evet hocam haklisınız hiçbir doktor"öleceksin,"demez ya da demek istemez,tabiki onların işi de bu,her doğru her yerde zaten konuşulmaz. Selamlar. Ölesiye kadar yaşarız....