Öğretmenler Gününe Aykırı Bir Bakış
Hafız,
Bugün Öğretmenler Günü. Hani o, seni ve beni yetiştirmek için olmaz türlü fedakarlığı gösteren, geçim derdi ve kira sıkıntısı içindeyken bile yüzü gülerek, yüreği gülerek söz dinlemeyen çocuklara söz anlatmak, bilgi aktarmak, onları adam etmek zorunda olan öğretmenlerimizin günü.
Biliyorsun ki birkaç sene öncesine kadar böyle bir gün yoktu. Eğitimin temel direği olan öğretmenlere en büyük kıyımı yapanlar, meslek örgütünü kapatarak onları dilsiz ve duyarsız hale getirenler, geçim sıkıntısı içine düşürerek ikinci bir iş yapmaya zorlayanlar bu günü timsah gözyaşları ile armağan ettiler öğretmenlere.. Herkesin bilmesi gereken bir gerçek vardır hafız, o da şudur, umarım beni iyi anlarsın.. Öğretmenlik, devlet memurluğu değildir. Evrak takibi ya da işlemi yapmaz öğretmen. Masasında oturup mesai saatinin bitmesini beklemez. Sana belki tuhaf gelecek ama, bak anlatayım hafız.. Öğretmenlik bir meslektir, formasyondur, kimliktir, kişiliktir, yaşam şeklidir. Onu diğer mesleklerden üstün kılan ise çocuktan adam
yetiştiriyor olmasıdır. Nasıl bir marangoz tezgahında tahtayı işleyip istediği şekli veriyorsa, ya da nasıl bir terzi elindeki kumaşı istediği vücuda istediği şekilde elbise olarak giydiriyorsa, öğretmen de elindeki çocuğu istediği şekilde işler ve adam eder. Bunun için kendisine gerekli olan tek şey bilgisi, aklı, deneyimleri ve ders araç-gereçleridir. Bu anlamda, öğretmenlerin DEVLET MEMURLUĞU sınıfından acilen çıkarılması gerekir. Çünkü öğretmen devletin işleyiş ya da hizmetlerinin yürütülmesi konusunda etkisiz, yetkisiz, dahası görevsizdir. Onun görevi, halk önderliği ve adam yetiştirmektir. İşte bu nedenle öğretmenlik çok, ama çok önemli bir meslektir..
Bak hafız, senede bir gün gönül alma kabilinden geçiştirilecek kadar önemsiz değildir bu meslek. Atatürk'ten sonra bu güne uzanan dönem ve bu dönemde uygulanan yanlış eğitim politikaları ne yazık ki öğretmenliği meslek olmaktan çıkarıp, bir iş, bir meşgale, bir görev durumuna düşürmüştür. Buna bağlı olarak da öğretmenlik mesleğinin sayğınlığı giderek zayıflamış, artık okuyamayan gençlere "bir öğretmen de mi olamadın" şeklinde güya sitem edilirken bu kutsal mesleği de küçümsemek neredeyse doğal hale gelmiştir. Onun için bu mesleği tekrar onurlu yerine oturtmak gerekir hafız. Çünkü, büyük önder Atatürk'ün dediği gibiili yetiştirenler öğretmenlerdir. Yaşamın akışı ve devletin sürekliliği göz önüne alınırsa yeni nesil asla tükenmez hafız.. Sürekli bir yeni neslimiz vardır yani. Bu bağlamda da öğretmenleri çok iyi yetiştirmek, onları gerçek bir bilim ve irfan adamı olarak eğitime hazırlamak, kazandıkları bilgi ve beceriyi de sürekli canlı ve güncel tutacak olanaklara kavuşturmak gerekir.
Peki bu nasıl olur hafız. Ülkesini seven, Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı, milletinin derdini kendi derdi, tasasını kendi tasası sayan biri olarak, yani kısaca vatanında bir taşı bile olmasa da vatansever bir vatandaş olarak benim önerilerim şunlardır hafız.
1.. Öncelikle öğretmenliği devlet memurluğu statüsünden çıkarıp ayrı bir konuma taşıyacaksın.
2.. Öğretmeni kira ve geçim derdi içinde bırakıp kara kara aybaşını düşünen bir ücret politikasından derhal vazgeçecek ve ücretlendirmede yeni bir yapılanmaya gideceksin.
3. Öğretmenlerin her türlü mesleki, kültürel ve sportif örgütlenmesini derhal serbest bırakacaksın. Bu konuda devletten izin almak değil, devlete bildirimde bulunmak yeterli koşul sayılacak.
4.. Dini ve siyasal örgütlenmeyi kesinlikle yasaklayacaksın. Çünki din ve siyasetin girdigi kurum kirlenir hafız. Din ve siyasetin eğitim ve askerlikte yeri yoktur..
5.. Öğretmenlerin her türlü mesleki yayın, gazete, kitap, dergi, sinema, tiyatro, konser (konser dediysem, Nihat Doğan ve İzzet Yıldızhan konseri değil hafız, Beraber Yürüdük Biz Bu Yollarda konseri de değil, öğretmenlerim anlar hangi konser olduğunu) müze, sergi ve sanat galerisi ziyaretleri
gibi harcamalarında yarı yarıya ucuzluk sağlayacaksın. Bak bu çok önemlidir hafız, çünkü bu saydıklarım bir öğretmenin kendini sürekli çağdaş ve verimli tutabilmesinin tek koşuludur. Yani bunlar öğretmen için bir zevk ya da eğlence kaynağı değil, mesleğindeki verim ve başarısı için bir beslenme kaynağıdır. Ders araç ve gerecidir bir bakıma..
6.. Öğretmenlerin işlerine gidiş gelişlerinde ücret muafiyeti getireceksin.
7.. Öğretmen, oturacağı evi görev yaptığı okula en yakın mesafede olacak şekilde kendisi seçecek ve sen kira yardımı yapacaksın. Bunun için bir baz alacak ve tüm öğretmenler senin belirlediğin o miktar kadar kira ödeyecek, üstünü sen ödeyeceksin hafız. Bunun adına sosyal bilimlerde sosyal adalet derler, sen anlamasan bile. Yani her öğretmen kira olarak aynı miktarı ödeyecek, ancak kirası ne olursa olsun üstünü sen ödeyeceksin. Sanırım anladın hafız.
8.. Öğretmen evlerini bir tavla ve kağıt oyunları merkezi olmaktan çıkaracaksın. Her öğretmen evini en azından voleybol ve masa topu oynanabilecek şekilde spor olanağı bulunan tesisler haline getireceksin. Ayrıca, folklör ve halk oyunlarını öğretecek elemanlar görevlendireceksin. Her öğretmen evinde ses ve ısı yalıtımı yapılmış bir okuma salonu, bir çalışma salonu açacaksın. Açmakla kalmayıp mesleki yayınlarla günlük gazete ve dergileri de koyacaksın oraya. Hobi atelyelerin olacak. Öğretmen evlerinde ayda bir kez veli-öğretmen buluşması düzenliyeceksin, tek konu öğrencinin verimliliği olacak. Yani kısaca, öğretmen evlerini bir halk okulu haline getireceksin. Öğretmenlerimiz orada da görev yapar seve seve. Sen yeter ki hak ettiği ücreti öde.
9.. Her öğretmene yılda bir kez mesleği ile ilğili bir hafta dış gezi düzenliyeceksin. Tüm masraflarını devlet üstlenecek. Tarih dersinde öğrencilerine Mısır Piramitlerini anlatan öğretmen orayı görmüş olacak hafız. Ya da biyoloji öğretmeni örneğin Almanya'daki Robert Koch Enstitüsünü görmüş olacak.
Ve son olarak da şunu söylüyelim hafız, her öğretmeni yılda bir hafta mesleki eğitime alacak ve mesleğindeki yeni yöntemleri öğrenmesini sağlayacaksın. Çünkü bilim sürekli gelişim halindedir. Durağan değildir. Sen öğretmeni okulundan mezun ettiğin şekilde meslek yaşamına atarsan, maddi açıdan da aybaşını nasıl çıkarırım hesabı ile başbaşa bırakırsan o öğretmenden verim alamazsın. Bak hafız, bir ülkenin gelişmesi, kalkınması, kültürel ve sosyal alanda atak yapması ancak ve ancak eğitimle mümkündür. Bunun aksini düşünmek eskilerin deyimi ile "abesle iştiğal"dir.. İdeolojik eli çekeceksin eğitimden hafız, ulusal bir el uzatacaksın ve o el ulus çıkarları doğrultusunda kendi proğramını kendisi yapacak. Bak senin son Milli Eğitim bakanın "milli eğitimde yepyeni bir yapılanmaya gidiyoruz, herşeyi silbaştan düzenliyoruz" dedi geçenlerde.. Eeeee, şimdi sorarlar adama hafız, hani senin o gelmiş geçmiş bakanlar içinde en kötüsü olarak adını tarihe yazan bakan, yerini bir kadın bakana bırakırken ne demişti? Unuttuysan hatırlatayım hafız, o bakan "milli eğitimde herşeyi hallettik, herşey otomatik pilota bağlandı" buyurmuştu. Aradan daha 5 yıl geçmedi hafız, bu nasıl bir otomatik pilot olmalı ki son bakanın da herşeyi yeniden düzenliyeceğini söylüyor. Yapamaz hafız, ben sana söylüyeyim. Çünkü kendisi bilim hırsızlığından hükümlüdür. Bilgisi çalıntı, becerisi taklittir, o kadar. Bu ülkede Hasan Ali' de yetişir, Tonguç'da yetişir. Sen yeter ki Milli Eğitimden kendi ideolojik gömleğini çıkarıp at, ve öğretmenleri rahat bırak.
İşte böyle hafız. Açtın yine çenemi. Şimdi biliyorum ki bu önerilerim sana hayal gelecek, gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller diyeceksin. Hayır hafız hayır. Bunlar gerçekleşir, hem de öyle bir gerçekleşir ki sorma. Yeter ki çalma, çalana göz yumma, bu ülkenin gelirlerini yandaşa,yağdanlığa peşkeş çekme. Kaynak da var, olanak da var hafız. Ve benim güzel ülkemin aydın yürekli, aydınlık yüzlü öğretmenleri bu saydıklarıma değerdir. Sen bunları yap, öğretmenler günü senin olsun. İstemez öğretmenlerim kendilerine ayrıcalıklı bir gün tayin edilip sahte tavırlarla gönül almanı..
Selamlar hafız. Saygı yine yok. Çünkü haketmiyorsun
Beğeniyle okudum yazınızı.Günün seçkisini kutluyorum.Selam saygılar.
Önemli tesbitleri, önerileri ve eleştirileri beraberinde sunan bu güzel yazının, 24 Kasım Öğretmenler Gününde daha da bir anlam kazanıyor.. Umar ve dilerim ki, bu yazı Hafız'ın kulağına kadar gider, o da şapkayı kor önüne yeniden düşünür öğretmeni, ve eğitimi..
Kutluyorum değerli şair-yazar Mehmet Şeref Bey sizi.. Selam ve saygılarımla..
Hafıza önemli dip notlar..😙 okumak erdemliktir oku oku 😙😙 nerdeeeeee ?...... 😙😙😙😙
tTşekkürler Hocam Teşekkürler....🤐👑