Olaylar 1

Metinlerini okumakta çok geciktiğim ve hayran kaldığım Thomas Bernhard tarzında...



Adam, çalıştığı dökümhaneden çıktığında hava kararmıştı. Üzerinde isminin yazılı olduğu sarı zarfı cebinde eliyle tekrar yokladı; içindeki maaşının varlığı yüzüne yansıdı. Aceleci bir tavırla dolmuşa bindi; dükkânların olduğu yerde yine aceleyle indi. Koşar adımlarla oyuncakçıya girdi; süslü bir bebek aldı, koltuğuna sıkıştırıp yine aynı hızla kaldırımları adımladı...

Kadın, sevgilisinin evinden telaşla çıktı. Arabasına bindi; kocası evde olmadan o kapıdan girmeliydi. Durduğu her kırmızı ışıkta, aynadan faydalanarak rujunu yeniliyor; teninde biriken sevgilisinin kokusunu gidermek için parfümünü kullanıyordu. Durduğu kavşaktan bu kez yeşil ışığın yanmasını beklemeden, sekiz silindirli arabasının gaz pedalına yüklendi. Ölüm çığlığı atan araba yerinden fırladı...

Anne, çatlak ve puslu aynaya son kez baktı. Islak elleriyle saçlarını bir kez daha düzeltti. Çok yakıştığını bildiği siyah elbisesini giyinmişti. Rujundan biraz allık yaptı, parmaklarıyla elmacık kemiklerinin üzerine sürdü, iyice yedirdi. Solgun yüzüne biraz renk gelmişti. Altı delik ayakkabısının içine yine her zamanki gibi bir parça kartonu katlayıp koydu...

Çocuk,heyecanından yerinde duramıyordu. Gecekondunun küçük bahçesinde bir o yana bir bu yana koşup duruyordu. Arada bir pencerenin camından yansımasına bakıp, sevinçten gülümsüyordu. Omuzlarına sarkan iki örgülü saçın ucundaki kırmızı kurdelelerini minik parmaklarıyla okşuyor; okşadıkça gözleri parlıyordu...

Erkek, kapı zilinin düğmesine ısrarla bastı. Kapıyı bir genç kız biraz da kızgın bir şekilde açtı. Erkek, ani bir hareketle kızın saçlarından kavradı, diğer eliyle kızın ağzını kapatıp içeri doğru itekledi. Sonra bıçağını çekip kızın boğazına dayadı. Aynı anda cebinden çıkardığı koli bandıyla kızın ağzını sıkıca bantladı. Omuzlayarak salona taşıdı. Aynı bantla ellerini radyatöre bağladı. Üzerindeki elbiseleri bıçakla parçalayarak parça parça çıkardı. Kıza bir hayvan gibi saldırdı, defalarca tecavüz etti. Kızın gözlerinden kanlı yaşlar gelmeye başladı. Kızı yüz üstü yatırdı, üstüne uzandı. Kız, gözlerini sıkıca yummuş, nefes alabilmek için çırpınıyordu. ERKEK, kızın saçlarından tutup geriye doğru çekti, diğer eliyle bıçağını kavrayıp kızın boğazını deşti. Kan fışkırdı, kız çırpındı. Kız cansız kalınca üzerinden kalktı, onun takılarını aldı, evde bulabildiği para ve altınları cebine doldurdu. Ellerini ve yüzünü yıkayıp çıktı...

Anne, çocukla birlikte adamla buluşma yerine doğru hızlı ve mutlu adımlarla yürüyorlardı. Buluşma yerine yaklaştıklarında, anne, adamı yolun diğer tarafında gördü; el salladı. adam elindeki bebeği havaya kaldırdı, çocuk bebeği gördü, bir sevinç çığlığı attı. Hızla giden arabalardan fırsat buldukları an karşıya geçmek için sabırsızca bekliyorlardı. Kadın, son model ve pahalı arabasıyla hızla geliyordu. O an tek derdi evine kocasından önce gitmekti. Bir kamyoneti hızla solladı. çocuk annesinin elinden kurtuldu, karşı taraftaki adama doğru koşmak için hamlesini yaptı. adam hızla yaklaşan arabayı gördü, heykel gibi kaldı. anne, ellerini yüzüne kapattı, dizlerinin bağı çözüldü. çocuk, gözlerini ve dikkatini adama ve elindeki bebeğe kilitlemişti. kadın, yolun ortasındaki çocuğu son anda gördü. Fren yaparak direksiyonu telaşla çevirdi. Metal yığınının et yığınına çarpma anındaki tok ses fren sesinin içinde kayboldu. Kaldırımın kenarında başsız bir erkek bedeni çırpınıyordu. Kopan başı metrelerce ileriye fırlamıştı. Erkeğin pantolon cebinden altın kolye ve künye sarkıyordu. adam ve anne evlatlarının yanına koştular, sarılıp öptüler. Kararlaştıkları gibi, semtin ünlü baklavacısına girdiler...

04 Ağustos 2009 3-4 dakika 14 öyküsü var.
Yorumlar (1)
  • 7 yıl önce

    Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarızud83eudd20ud83eudd20