Ölüm de Var Gülüm
Ölümü düşünmek istiyorum bu gece. Korkmadan, ürkmeden saatlerce düşünmek. Yanımda duymak istiyorum, ona dokunabilmek, sarılmak taa içimde hissetmek istiyorum..
Ölüm.
Neden bu kadar ürkütücü geliyor insanlara bu kelime. Oysa ne kadar güzel "ölüm" sanki gülüm der gibi.
O ne vefalı dosttur ki bütün dostlar bizi terk ederde o bir an bile yanlız bırakmaz.. İyi günümüzde, kötü günümüzde daima yanımızdadır.. Üstelik külfetsiz bir dosttur. Hiç hissettirmez varlığını, usulca gelir peşimiz sıra. Konuşur aslında bizimle bir dostun cenazesinde, ölüm ilanlarında, kabir ziyaretlerinde. Duymayız onu duysak ta kulaklarımızı tıkar duymamış gibi yaparız.. Ama yinede gücenmez bize, terk etmez.. Hiç unutmaz.. Bazen unuttu sanırız da unutulduğumuza emin olduğumuz bir günde çalar kapımızı..
Bir gün benimde kapımı çalacaksın ölüm.. Biliyorum yanımdasın şu an, bana benden de yakınsın.. Ama korkmuyorum senden.. Hatta seni seviyorum.. Ne o gülümsüyor musun Azrail güzel melek ? Neden korkayım ki senden sonuçta sende bir melek değil misin ? Son yolculuğumda bir meleği bana yoldaş veren Rabbime şükürler olsun..
Ben ölümü öldürenleri biliyorum, ölümde dirilenleri.. Dirilişime üzüleyim mi yoksa ağlayayım mı ? Kimse üzülmesin benim ölümüme, dostlar sevinsin.. Sevgilisine kavuşan üzülür mü hiç ? Vuslata eren geriye dönüş ister mi ? Hiç ama hiç kimse bir damla gözyaşı dökmesin ardımdan.. O gün bayramımdır benim, yaşadığım bayramlardan daha güzel olan görmedğim bayarmım..
Ne güzel söylemiş üstat;
Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var
Oh ne güzel bayramda, tahtta ata binmek var
Mezarlığa giderim bazen tefekkür deryalarına dalarım.. Önümde kabirler dizi dizi.. Taşları konuşurlar benimle dinlerim tek tek.. Babam, Anam, Dayım, Teyzem, Amcam ve nice akrabalarım... Şu ağacın altındaki geçen sene ölmüş yirmi üç yaşında bir delikanlı... Sevdiği var mıydı acaba ? Ne yapar şimdi ? Ya annesi nasıl dayandı bu acıya ? Az ötede yatan seksenlik bir nine. Çok mu çekmiştin nineciğim ? Gönlünü hoş tuttular mı son demlerinde ? Çağırdın mı ölümü yoksa "" bir güncük daha"" diyerek erteledin mi ? Sağ yanda ninenin omzuna sığınmış küçücük bir mezar.. Ne mutlu sana bebeğim Dünyada ki bu bataklığa hiç bulaşmadan üzerinden atlamışsın.. Ulaşmışsın nur mekânlara..
Ne kadar çok mezar var ! Genç yaşlı, zengin fakir, güzel çirkin hiçbir fark gözetmeksizin komşu olmuşlar.. Mezarların üzerindeki taşlar hep bir ağızdan anlatıyorlar hikâyelerini, kulaklarım uğulduyor.. Bir gün bende şu selvinin gölgesinde bir taşa yaslayacağım başımı.. Ve benim mezar taşım da beni anlatacak başucumdaki yabancılara.. Belki de yarın kim bilir.. Belki de sana..
Ölüm, ömrüm
Evet, ömrümsün benim.. Hakiki ömrüm sende doğacak.. Kabrim kapandığında ebedi evimin kapısı açılacak gerçek kapım.. Kapıdan süzüleceğim ardın sıra, rüya bitecek gerçek hayat başlayacak... Sende sevecek misin beni acaba ? Gülerek mi geleceksin yanıma yoksa korkutacak mısın ? Korkutma ne olur ! Günahlarımdan bükükse de boynum, Rabbimin rahmetinden ümidim sonsuz ki sonsuz..
Uzanıyorum bazen yere boylu boyunca, tabutumda hayal ediyorum kendimi.. Kaldırıyorlar beni götürüyorlar kabrime.. İçlerinde sende varsın.. Yavaşça bırakıyorlar toprak ananın sinesine.. Üzerimi örtüyorlar... Bir kürek toprakda sen atıyorsun.. İşte o zaman biraz ürküyor, korkuyorum.. Sevgililer sevgilisine kavuşmanın heyecanından olsa gerek.. Bırakıp gidiyorlar beni orada yalnız başıma. Annem, babam, eşim, dostum, arkadaşlarım.. Dünyada iken en sevdiklerimden kimse kalmıyor benimle, yada gelmiyor yanıma benimle.. Demek ki en sevgili sensin ey ölüm..
Düşüncelerden sıyrılıp dudaklarımda fatihalarla geçiyorum mezarlıklardan.. İnsanlar yürüyor telaşlı acele.. Bakmıyorlar bile mezarlara, görmek istemiyorlar.. Caddenin ortasında durup bağırmak istiyorum:
Bizde Öleceğiz ! Öleceğiz !
Ama biliyorum faydasız.. Anlamayacaklar.. Çünkü hiç kimse görmek istemeyen kadar kör değildir..
Şimdilik uzaklardan sesleniyorum sana, belki de çok yakından.. Ama bir gün tanışacağız.. Gülüm diyeceğim sana geldim gülüm... Nerelerdeydin bunca zaman ? Neden bu kadar beklettin ? Ardından gelirken son defa bakacağım dünyaya, insanlara... "Sizde gelin" diyeceğim" Geç kalmayın" Heyhat kaçacaklar, asıl kaçtıkları kendileri anlamayacaklar.. Daha fazla günahlarla kalacaklarını bilmeyecekler..
Elveda geçim sıkıntılarım, kederlerim, hasretlerim elveda.... Bitmek bilmeyen ihtiyaçlarım, baş ağrılarım, günlük telaşlarım size de elveda...
Ve merhaba
Gülüm... Ömrüm... Ölüm.
Binlerce merhaba.
"" Ölüm de var ölüm, bu güzel ölüm varken, çilende ne ki gülüm..."