Ölümün Sesi(1)
Şehir yine kasvetli havasına bürünmüştü.Karanlık her zaman ki gibi,erkenden sarmıştı her yanı.Bir de öğleden beri,aralıksız yağan yağmur vardı.
Buranın havası hep böyleydi işte.Yaz hemen hemen hiç yaşanmazdı.Güneş belli belirsiz yüzünü gösterirdi.Çoğu zaman karanlık ve yağmur hakim olurdu şehre.Çoğu zaman...
Bazı insanlar bu havayı,şehrin kokuşmuşluğuna,çürümüşlüğüne bağlardı.Haklı bile olabilirlerdi.Onlar için burada yaşamak sadece bir zorunluluktan ibaretti nede olsa.Olay sadece;bu havaya tahammül etmek,daha da önemlisi şehre tahammül etmekten ibaretti..
Bu şehirde renkler çoğunlukla gridir.Ne siyah,ne de beyaz.Gri,çoğunlukla gri.Rüşvet çoğu kişinin,önemli bir gelir kaynağıdır bu grilikte.Tabi ki hiçbir zaman yakalanmazlar.Sistem çok basittir ve bir o kadarda öldürücü.Çarklarına çomak sokmaya çalışanları,o çarkların içinde ezerler.Acımasızca,canice...
Akşam saatleri yine hareketli geçiyordu.Müptelalar,kaçakçılar...daha nice suçlu kol geziyordu ortalıkta.Burası onların şehriydi,şu titrek saatlerde onların zamanı.Onlar için korku sadece bir duygu değil,önemli bir içgüdüsel silahtı.Daha fazla korku yarat,daha fazla güç kazan.
İyi insanlar,doğru için yaşayanlar...Bir avuç kadar onlardan da var.Fakat çoğu güvenlikleri için,olanlara seyirci kalır.Diğer çoğunlukta bir şey yapamadan ya meçhul bir kazaya kurban giderler yahut da gölgelerin içinde yiterler.Yine de çabaları bazen sonuç verir.Yüzde bir belki de binde bir.
Uyumamak için hala direniyordu.Annesi kapıyı çalmadan odasına girdi.O bundan nefret ederdi.
''Ne var anne?''sesi biraz sert çıkmıştı.Fakat bu umurunda bile değildi doğrusu.
''Artık yatma vaktin geldi.Lütfen hadi uyu.Saatlerce bilgisayar başındasın''dedi kadın ona.
Bir süre sessizlik oldu.Manasını suskunluktan alan bir sessizlik:''Sinan,lütfen...''dedi annesi sakince.
Sinan başını evet anlamında salladı.Bilgisayarın başından kalktı.Tam da en sevdiği online oyunda,iyi bir seviyeye gelmişti.Fakat annesi ne anlardı ki bundan.Açıklama yapmaya kalksa,boş gözlerle kendisine bakacağını biliyordu.Bu yüzden üstelemedi.
Annesi onun kalktığını görünce kapıya yöneldi.
''Anne...''kadın Sinan'a döndü.
''Lütfen bir dahaki sefere kapıyı çal.''
Kadın bir şey demeden odadan çıktı.Holde ilerlerken:
'Kelimeler sadece kolaylık olsun diye bulunmuş olmalı.'diye düşündü.Biraz önceki sessizlik çok şey anlatıyordu.
Sinan bilgisayarı kapadı,yatağa girdi.
Odası tam istediği gibiydi.
''Tam on yedi yaşında bir erkeğe uygun.''diye düşündü.
Odanın bir duvarı,ünlü posterleriyle doluydu.Kapının ardında,girişte gitarı duruyordu.Pencerelerde de gri perdeler takılıydı.Şehrin bir yansıması gibi.
Annesinin tüm üstelemelerine karşın,gri perdeleri seçmişti o.Karar vermek,artık yaşına uygundu.Her türlü kararı...
Bir süre sonra,düşünceler arasında uykuya daldı.
Yağmur hala durmamıştı.Üstelik şimdi,gece yarısını birkaç adım geçe daha da şiddetliydi.Gök gürültüsünün sesi,gerçekten korkutucuydu.İnsan evinin yıkılacağını zannederdi.
Sinan birden uyandı.Gözleri yarı aralık,tavana dikilmişti.Yatakta doğruldu,yorganı üstünden attı.Odasından çıktı.
Hareketleri garipti,sadece garip...
Ev kapısına ilerledi.Üzerinde annesinin doğum gününde aldığı eşofman vardı.Kapıyı açtı,dışarı çıktı.
Zuhal Hanım,aniden irkildi.Bir kapı sesi duyduğuna yemin edebilirdi.Evin kapısının sesini.
Kalktı,hemen Sinan'ın odasına gitti.
''Sinan...''
Cevap yoktu.Bir süre içeriyi dinledi kadın.Fakat bir şey anlamak kesinlikle imkansızdı.Sinan'ın uyarısına aldırmadı.Kapıyı çalmadan açtı.Gözlerine inanamadı.Sinan yatağında değildi.
Panik şimdi Zuhal Hanım'ı ele geçiriyordu işte.Artan heyecanı harekete geçmesini engelliyordu..Adeta kilitlenmişti.Bir kaç saniye içinde,kendine geldi.Sonra evin kapısına gitti.
Dış kapıyı açtı,adım sesleri duydu.
''Sinan...''
Yine cevap gelmedi.
Yukarı çıkan bir gölge fark etti.Merdivenlerden hızla çıkmaya başladı.
Sinan şimdi çatıdaydı.Tam olarak çatının kenarında.Düşsel bir sahne gibiydi görünen.Kasvetli bir kabusa dönüşmeye başlayan masum bir düş.
Yağmurun şiddeti canını yaksa bile Sinan bunu hissetmiyordu.Gözlerinde hiçbir ifade yoktu.Sadece aşağıya bakıyordu.Bir adım ileriye yürüdü.
Zuhal Hanım gördüklerinin şokunu yaşıyordu.Çatı kapısı açıktı ve oradan Sinan'ı görebiliyordu.Sinan çatının kenarında durmuş,aşağıya bakıyordu.
''Sinan...''diye bağırdı kadın.Bu bir uyarıdan çok,yalvarmaydı adeta.
Sinan kafasını ona çevirdi.Bir saniye kadar baktı.Gözlerine,annesi bildiği kadının gözlerine.
Sonrada kendini boşluğa bıraktı.Tereddüt bile etmeden hem de.
Zuhal Hanım'ın çığlığı bütün şehirde yankılandı sanki.Biraz önce oğlu intihar etmişti.Fakat bakışında bir şey fark etmişti Zuhal Hanım,Sinan'ın.
Ağlayarak mırıldanıyordu:''O benim oğlum değildi.''
Yine kelimeler güçsüzleşmiş,sessizlik ipleri eline almıştı ve bu ölümcül bir tiyatronun daha en başıydı.Şehir farkında olsa da,olmasa da.