Ölümüne Tebessüm Ettim

...Ayşe ablam ağlıyor. Sabaha karşı üç. Çocuklar ayakta. Herkes üzgün mü kızgın mı belli değil?
Karmaşanın içinde birbirimize bakmaktan resmen rahatsız oldum...
-Hüseyin abim yok mu? Sanki dünyanın en berbat sorusunu sormuştum. Handiyse pişman oldum.
-Başı devrilsin Hüseyin abinin. Hüseyin abin o çok sevdiğin abin Öldü! Anlıyor musun öldü!

...birdenbire alt katta otururken (taşınmıştım ordan artık) Hüseyin abimin bahçeye açılan kapıda
gülüşü ellerinde bir koli birayla dikilişi piştide hep yenildiğim gözlerimin önüne geldi. Tuhaf olansa
bu esrarengiz adamın ne iş yaptığını bile sormamıştım. Hoş o da bana bu kadar kitapla yazıyla
neden uğraştığımı hiç sormamıştı. Yazdıklarımı merak edip bakmazdı bile . Aramızda ki dostluğun
belki de sıkılığı bunlardan kaynaklanıyordu. Sorgusuz sualsiz dostluk.

...kaybolurdu ortadan bazan. Kaybolmadan önce onbeşgün yokum. Ayşe çocuklar sana emanet. Geceleri takılma bir yere derdi gülümseyerek. Bir ara karanlık arabalar gelir biner giderdi.Karanlık
arabalar karanlık insanlar...Çek senet mafyası belki gizli istihbarat olabilir diye de düşünürdüm.

...bazan özel yaşantımın kalmadığı duygusuna kapılırdım. Hafta sonları sabaha karşı geldiğimde balkondan seslenirdi; neredeydin? Telefon yok mu? Haber vermelisin! Bizi merakta bırakma...
Sırf bu yüzden eve hanım arkadaşlarımdan hiç birisini getiremezdim.

...Hüseyin abim ölmüş. Ayşe ablam ağlamıyor. Ansızın,
-Ne diye taşındın burdan diye kızgınlıkla, bir soruyla, sanki tüm acısını benden çıkaracak, karşı karşıya kalıyorum.
-Abla biliyorsun evlilik hazırlıklarım vardı o yüzden mecbur kaldım...
-Sen bizi dinlemedin hiç! Sana karşıdaki mühendislerin kızını alacaktık. O kız burda otururdu. Beğenmemezlik etmezdi.
Hüseyin abin seni çok severdi. Sanki ailenin üçüncü oğluydun onun için...
-Ablacığım...
-Kesme lafımı. Abinin nasıl öldüğünün merak ediyorsun değil mi? Side de yazlıktaydık. Telefon geldi gece. Şurda kaza
oldu. Eşinizin durumu...Bayılmışım. Side'nin içi. Bir damperli kamyonun freni patlamış. Gelmiş bunlara vurmuş...
-Bunlar!
-Ha tabii senin haberin yok. Senin taşındığın yere hostes bir hanım taşınmıştı . Çelmiş aklını. Düşünsene bir kaç yıl hiç
sezdirmedi. İlişkileri bayağı ilerlemiş. Hüseyin abinin ölüsünün yanında o hanımda vardı. Şaşırdım. Ne ayayım ne elim
tuttu. Ben bu hanımı tanıyorum. Ara sıra çay içtiğim kahve demlediğim hanım. Ankara. Alt kat komşum...Bayılmışım.
Sonradan öğrendim ki bu hanıma senin sevgili çok sevdiğin abin bizim yazlığa ters düşen bir yerden yazlık almış.
Hem beni hem dostunu bir arada mı tutuyor yoksa beni mi öldürüyor Hüseyin abin?
-Abla keşke daha önce anlatsaydın bunları. Ben konuşur bir hal çaresine bakardım...
-Sen beni dinlemiyor musun? Side de öğrendim Hüseyin Abinin alt kat komşumuzla ilişkisini! Hiç sezdirmedi! Hiç!
Benim için süprizdi. Üzülmedim hiç...Hüseyin abini tanımanı istedim...

...gülüşü...ah o çok zeki gülüşü...

...mezarlıktan ayrıldım. Ayşe ablam ellerimden tutup aramamazlık etme dedi.

...gülüşü ah o çok zeki gülüşü...Her kadın o gülüşe tav olurdu. Belki Ayşe ablam o gülüşün farkında değildi...

...sadece tebessüm ettim dua ederken...

16 Şubat 2011 3-4 dakika 57 öyküsü var.
Yorumlar