Öykü Bu Ya
Bir varmış bir yokmuş.
Öykü Bu Ya, "TÜRKİYE " diye bir ülke varmış.
Bu ülkede insanlar kendi imkanlarıyla kendi halinde mutlu mutlu yaşarmış.
Bu ülke dünyada kendi kendini besleyen yedi ülkeden biriymiş.
Bu ülkenin insanları her gün yarınlarından emin olarak işine gider gelirmiş.
Hemen hemen herkesin imrendiği, üç tarafı denizlerle çevrili adeta cennet gibi bir ülke de yaşıyordum. Babadan kalma güzel bir evim geçimimi sağladığım sağlam güzel bir oltam ve kovam vardı.
Bu gün de oltamı ve malzemelerimi aldım doğru denize.
- Her gün olduğu gibi , bakalım bu gün kısmetimizde ne var hadi hayırlısı rastgele diyip attım oltayı..
Akşama doğru bize yetecek kadar balık yakalamıştım.
* Hay mübarek bu günde karnımız doydu..
Kısmete ne çıktıysa artık, bereket versin diye akşama doğru argın ve yorgun ama mutlu doğru eve dönerdim.. Karnı tok, sırtı pek bir yaşam sürerdim.. Elbette benimde sıkıntılarım vardı ama kimseye muhtaç olmadan kendi yağımda kavrularak yaşamaya çalışırdım..
* Oh be bu günde güzel bir ziyafet çektim şükürler olsun..
Derken bir gün basit bir olay yaşamımı alt üst etmenin başlangıcı oldu..
Bir sabah yine deniz kenarında oltamı denize atmış kısmetimi beklerken bir ' yabancı ' yanıma yaklaştı..
Ve
* hello Turko dedi
Bu ülkenin insanları benim gibi her yanına yaklaşanı dost olarak benimser ve onların fikirlerine de önem verirler hayranlık duyarlarmış..
O yabancı ile kısa sürede kaynaştık. Oldukça sevimli ve sempatik güven veren bir hali vardı..
Aynen bende insanlık değil mi diye geleni dost bilip soframıza davet ettim
* Seninle iyi anlaşacağız ' Coni '
Paylaşmayı da çok severlermiş benim gibi bu ülkenin insanları.
Bir gün yarım yamalak Türkçesi ile bana yardımcı olmak istediğini söyledi..
* Ver Turko biraz da ben tutmak ister balık,
Oltayı elimden aldı ve rastgele diye denize salladı.
* Vaaay be Coni sen bu işi biliyorsun ha..
Ama bu ülke insanlarının bir kusuru varmış, o da benim gibi '' rahatlarına çok düşkünmüş ''
Coni, sonraki günlerde pişirme işini de üstlendi.. Tutuyor pişiriyor birlikte yiyorduk..
*Eline sağlık Coni çok nefis olmuş..
*Afiyet olsun Turko
Doğrusu bu durum çok hoşuma gitmişti.. Günümü gün ediyor o tutup pişirip ben yiyordum.. Günler böyle geçiyordu..
Zaten ne olduysa bundan sonra oldu.. Bu rahatlık durumu dertlerimin başlangıcı oldu..
Bir gün tutukları balıklardan bana verip yedirmedi
* Para yok, yemek de yok, Turko
*Ama Coni
Konuşturmadı bile emeğinin karşılığını istedi.. Sanki bir şaka gibiydi.. Rahata alışmıştım ya, karnımı doyurmasının karşılığında önce oltamı verdim.. Daha sonra kovamı... Daha sonraki günlerde de borçlandım..
Sonunda olan oldu elbette ..
Borçlarımı ödeyecek meteliğim de kalmamıştı.. Karşılığında bütün mal varlığımı da ipotek ettirmiştim.
İşte ona acıyıp sahip çıktığım o yabancı..
Bir sabah acı gerçeği yüzüme haykırmıştı.
*-Buraya kadar ' TURKO' seninle işim bitti
Şaşırmıştım, şaşıracak ne varsa..
Benim oltamı kovamı ve mal varlığımı sattığım gibi
Bu ülkenin toprak ve milli kurumlarını pazarlayanlarda, Toprak satışını eleştirenleri, keskin zekalarıyla azarlayarak,
''TOPRAK ve KURUMLARI SATTIYSAK, ALIP GÖTÜRMEDİLERYA '' dermiş.
Coni keyifle ayaklarını sallayarak balık tutarken
Ben ardıma baka baka, kös kös CONİ'nin yanından ayrılırken, artık ne balık tutacak oltam ne de yatacak bir yerim kalmıştı..
Evet evet çok haklısınız ..
Toprakları alıp götürmemişler.. Ama o halk benim gibi günün birin de o topraklardan gitmek zorunda kalmış...
*** Milli benliğini yitirmiş uluslar, başka milletlerin avıdır .. M.K. ATATÜRK ***
Not: Amerikalı Hikayesi adlı eserden esinlenilmiştir..
(N.K. 29 Ekim 2009 )