Öykünün Konusu
Mine öyküsünü bitirdi. Göndereceği derginin ismini yazdı. Postaya verdi. "Uğur getirir umarım bu uğursuz olay" dedi.
Öyküsünü bir kez daha okumaya başlayarak o yıllara döndü: Okula başladığı ilk yıllardaydı. Altı yaşındaydı.
Mine koşarak eve geldi. Hızlı hızlı kapıya vurdu. Annesi "Kim bu telaşlı kapıyı çalan acaba" diyerek kapıya koştu. Kapıyı açtı. Karşısında güzeller güzeli kızı Mine iki gözü iki çeşme ağlıyor. "Kızım sen neredeydin, ne zaman çıktın ben seni duymadım hiç."
"Anne! Anneeeeee!"
Annesi iyice korkmaya başladı. Mine tıkanıyor konuşamıyordu. "Kızım ne oldu diyorum. Neyse tamam. Bir şey anlatma. Gel su vereyim. Bir bakayım. Üzerine, ellerine, kollarına, her yerlerine, dizlerine, düştün mü? Al bir bardak su iç."
Kızına bir bardak su içirdi. "Sakin ol bakalım, daha iyi misin? Ne ara dışarı çıktın. Ben seni odanda sanıyorum. Ne oldu. Biri bir şey mi söyledi?" Sürekli de Mine'nin orasını burasını kontrol ediyor, bir yara bere var mı diye inceliyordu. Yoktu. Görünürde bir şey yoktu.
"Anne! Anneeee!"
"Hay Allahım! O zaman babanı çağıralım ona anlat."
"Hayııırrrrr! Sakın Anne! Hayır!"
"Tamam Mineciğim hadi, istersen sakin sakin, tek tek anlatmaya çalış."
"Karşıya Emel'lere kadar gideyim diye çıktım. Okulda yanlışlıkla onun defterini çantama koymuşum verip gelecektim. Yolda bir amca önüme geçti. Önlerini açtı. Pantolonunun düğmesini açtı. "Bak küçük kız, nasıl beğendin mi" dedi. Kocaman , çirkin kıllı bir şey gördüm önünde. Çok korktum anne!"
Annesi olayı anlamıştı.
"Sana dokundu mu o adam Mine"
"hayır" "Ohhh! Şükürler olsun!
Tamam küçüğüm, üzülme. Gel bakalım, balkona çıkalım, oradaysa ben ona haddini bildiririm... Benim küçük kızımı korkutmak neymiş sorarım ben ona. Pezevenk herif, adi şerefsiz, kendini bilmez, sapık...Gel kızım balkona."
Birlikte balkona çıktılar ama kimseler yoktu sokakta. Birkaç çocuk oyun oynuyordu. Annesi Mine'ye sordu? "Tarif edebilir misin nasıl biriydi?"
"Hayır, bir amcaydı.'
"Tamam canım, artık yok, gitmiş, korkma, bir daha gelemez."
Mine sokağı uzun uzun inceledi. Her gelen geçenin yüzüne uzun uzun baktı. Ama o kişiyi hiç görmemişti. Hatırlamıyordu. Mine daha o yıllarda çok küçücüktü.
Okula bu sene yeni başlamıştı. Geçen yıl Ana sınıfına gitmişti.
"Anne o amcanın orasında ne vardı?"
"Korkma Mineciğim seni ürkütmek için küçük kirli ayıcık koymuştur orasına. Sen üzülme canım. Kimseye de söyleme. Ben gider karakoldaki amcalara anlatırım. Çocukları korkutan bir sapık var derim."
Mine biraz sakinledi. Tekrar odasına dönüp oyuncaklarıyla oyalanmaya başladı. Annesi bir an önce karakola gitmeyi istiyordu ama, Mine'yi evde tek başına bırakmak istemedi. En iyisi telefon etmek diye düşündü. Bilinmeyen numaralardan bir süre araştırma yaptıktan sonra Karakolun numarasını öğrenerek oradakilere şikayette bulundu. İsmini de yazdırdı. Daha sonra o da işlerine döndü. Bu olaydan da kimseye söz etmedi.
Mine de bu olayı kimseye anlatmadı. Yıllar geçince adamın ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Ama neden yaptığını hiç anlamamıştı. Hala da anlayamıyordu. Bir kız çocuğunu öyle çirkin bir şekilde korkutmakla eline ne geçmişti o adamın, hala anlam veremiyordu. Kocaman bir kadın olunca bile,Issız yerlerde, karanlıklarda dolaşmaktan her zaman çekindi.
Mine yıllar sonra bir öykü yazarı oldu. Yaşadığı bu olayı öyküsünde anlattı.
Mine öyküsünü bitirince tekrardan "O uğursuz olay umarım bana şans getirir" dedi. Hatırlamak istemezdi aslında ama öykünün konusu tacizdi. Mecburen o da küçükken yaşadığı bu taciz olayını öyküsüne konu yaptı.
Sıdıka Hanım kaleminize sağlık güzel yazmışsınız ama öykü bile olsa sinirleniyor insan diyemiyorum çünkü her öykü bir gerçektir. Ne yazıkki memleketimizde de bu tür varlıklar çoğaldı. Saygılarımla
Haklısınız Erkan Bey. Çevremizde sapık, dengesiz şiddette meyilli onlarca insan var.
Bu olayların bir kısmı basına yansısa da gazetelerin ikinci üçüncü sayfalarında bir çoğu yansımıyor. Allah böyle kötü emelli insanlardan çocuklarımızı ve tüm masumları korusun. Tebrikler gün incisi öyküye...👍
Ahmet Zeytinci arkadaşıma da teşekkür ederim.