Özgürlük Nerede

Ayten Hanım uzun zamandır bu konuyu düşünüyordu. Artık boşanmak istiyor, kafasında evirip çeviriyor, nasıl yapacağına bir türlü karar veremiyordu. Bu evlilik hayatı son derece sıkıcı ve içinden çıkılmaz bir hale gelmişti. Bütün gün yalnızlıklar içinde geçen hayatı, kocası işten döndükten sonra da devam ediyor, onunla paylaşacak bir şeyleri olmadığından herkes kendi dünyasına çekilmiş bir halde yalnızlıkları oynamaya devam ediyordu. Oturup iki kelime konuşamaz durumdaydılar. Bazen arkadaşları ile yaptıkları günlük işlerden bahsedecek oluyor ama kocası ya yarım yamalak dinliyor yada da kafa sallamakla yetiniyordu. Kendisi ise işinden hiç bahsetmiyordu. Hoş bahsetse de ilgisini çekmeyen kendisine çok uzak konular olduğu için O'da bu tür konulara hiç girmek istemiyordu. Kısacası hayatları son derece monoton ve sıkıcı bir hal almıştı. Günler birbirinin kopyası gibi geçiyor, bir gün önce veya bir iki gün önce ne yaptın deseler cevap veremeyecek halde geliyordu. Artık iyice bunalmış ve sıkılmıştı. Bu yüzden boşanmayı kafasına koymuş ama buna bir türlü cesaret edemiyordu. Çünkü boşandıktan sonra ne yapabileceğini bilmiyordu. Hayatında hiç çalışmamış, hiç kendisinin maddi geliri olmamıştı. Bu yüzden işin ekonomik boyutu kendisini çok düşündürüyordu. Boşandıktan sonra ise nasıl geçineceği bir muamma idi.

Her gün akşam kocası geldiğinde bu boşanma işini açmak istiyor ama bir türlü cesaret edemiyordu. Akşamları televizyonda seyrettiği bir iki dizi de olmasa sıkıntıdan patlayacağını düşünüyordu. Kocası geldiğinde televizyonda haberleri veya tartışma programlarını açıyor, ilgi ile onları takip ediyordu. Bu konular hiç ilgisini çekmediğinden kendisi diğer odaya geçip dizilerini seyrediyor, böylece birbirinden ayrı, ortak bir şeyleri olmadan geceyi geçiriyorlardı. Bu da Ayten hanım için günlerin aynı monotonlukta sürmesi anlamına geliyordu ki bu şekilde yaşamak kendisini çok sıkıyordu. Hayatı anlamsız ve tatsız tuzsuzdu.

Nihayet bir gün çok kararlı bir şekilde konuşmaya ve kararını bildirmeye azmederek onun akşam eve dönüşünü beklemeye başladı. Akşam kocası eve gelince yine sessizce yemeklerini yediler. Özgür Bey her zamanki gibi günlük olayların yoğun olarak değerlendirildiği bir program seçerek izlemeye başladı. Ayten Hanım her zamankinden farklı olarak diğer odaya çekilmeyip kocasının yanında oturmaya devam etti. Konuya nasıl gireceğini düşünüyordu. Bir süre sonra Özgür Bey anormalliği fark etti ve karısına dönerek ;

- Ne oldu ? Sen bugün dizi seyretmiyormusun ? Diye sordu.

Ayten Hanım bir süre yanıtlamakta zorlandı. Ne de olsa çok önemli bir kararını kocasına söyleyecekti. Bir türlü kelimeler ağzından çıkmıyordu. İş birdenbire ciddiye dönünce paniklemişti, pat diye söyleyivermek yerine biraz yumuşatmayı tercih etti ve ;

- Özgür ben çok sıkılıyorum, Dedi.

Özgür bey ilgiyle ve hafif bir şaşkınlıkla karısına baktı.

- Anlaşılan bugün birisi canını sıkmış senin, Dedi.

- Hayır, hayır bugün bir yere çıkmadım ben, genel anlamda söyledim bunu.

Karısının yüzüne daha bir ciddiyetle baktı Özgür Bey.

- Nasıl sıkılıyorsun anlamadım ?

Ayten Hanım dilinin ucuna kadar gelen boşanma isteğini yine de söyleyemedi.
- Bak Özgür ! Dedi. Evet, ben zaman zaman arkadaşlarıma gidiyorum ama bu her zaman olmuyor. Çoğunlukla evdeyim. Yanımda kimse olmuyor. Akşamları sen eve geliyorsun tek kelime etmiyoruz. Sen proglamlarına dalıyorsun ben diğer odaya çekiliyorum, yine yalnızım yani. Bu hayat beni iyiden iyiye sıkıyor artık. Sanki ormanda tek başıma kalıyor gibiyim.

- O zaman gel benim yanımda otur.

- Ama sen benim dizilerimi açmıyorsun, sen televizyon seyrederken ben boş boş mu oturacağım ?

Özgür Bey'in dilinin ucuna geldi dünyadan kopuk yaşıyorsun demek ama bunu söylemedi, onu yerine ;

- Madem ki bu kadar sıkılıyorsun, sana uygun bir iş bulalım sen de çalış, Dedi.

Ayten Hanım bu konuyu hiç düşünmemişti, bu da bir çözüm yolu idi aslında.

- Ama ben hiçbir işte çalışmadım ki. Ne yapabilirim ?

- Sana uygun bir iş bulunur herhalde. İstersen ben bir araştırayım.

Ayten Hanım olur anlamında sessiz kaldı. Bu güne kadar çalışmayı hiç düşünmemişti. Bu da bir çözüm yolu idi aslında. Bomboş ve anlamsız bir hayatı vardı. Hiç olmazsa hayatına bir renk gelir, bugüne kadar hiç çalışmadığı iş hayatını öğrenir hem de sigortalı olacağı için ileride kendisinin de bir gelir kaynağı olabilirdi. Kocasının bulacağı işi beklemeye başladı.

Nihayet bir akşam kocası kendisine bir iş ayarladığını haber verdi. Bir İhracat şirketinde işi öğreninceye kadar ara eleman olarak çalışacak, daha sonra kendisi de asıl eleman olarak görev yapacaktı. İş temelden başlayıp öğrenmeye dayalı bir iş olduğu için Ayten Hanım için uygundu. Ayten Hanım bir de böyle deneyelim diyerek işi kabul etiğini kocasına söyledi.

Çalışma hayatı Ayten Hanım için hakikaten de yepyeni ve değişik bir ortamdı. Yorucu olmasına yorucuydu. Bütün gün ayakta ve sağa sola koşturmakla geçiyordu. Buna rağmen henüz öğrenme devresinde olduğundan işi ağır değildi ve rahatlıkla altından kalkabileceği bir düzeydeydi.

Bir kadın olması nedeniyle ev işleri de Ayten Hanım'ın üzerinde olduğundan şu günlerde başını kaşıyacak zaman bulamıyordu. İş çıkışı hemen eve geliyor ve evdeki işleri ayarlamaya çalışıyordu. Ama bundan şikayetçi değildi çünkü günlerdir evde boş boş durmaktan çok sıkılmıştı. Üstelik kocası da bu konuda çok anlayışlı davranıyor, sürekli kendisine yardımcı oluyordu. Akşamları hemen hemen aynı saatte evde olduklarından mutfağa beraber giriyorlar ve beraberce akşam yemeğini ayarlıyorlardı. Bu arada kocasının değişik değişik yönlerini öğreniyor, onun mutfakta da ne kadar becerikli olduğunu fark ediyordu. Beraberce yemeklerini yedikten sonra yine beraberce oturup günün nasıl geçtiğini konuşmaya ve yorumlar yapmaya başlamışlardı. Ayten Hanım artık çalışmaya ve iş hayatını öğrenmeye başladığından kocasının iş ortamını ve oradaki durumlarını ilgiyle dinleyip kendi iş yeri ile kıyaslıyor ve O'da kendisinin işyeri ortamını anlatıyordu. Zaman zaman sevdiği diziler oldukça onu seyretmek üzere çekiliyor, sonra tekrar kocasının yanına gelerek konuşmalarına devam ediyorlardı.

Zamanla iş yerinde ki arkadaşları ile samimi oldular. Öğle tatillerinde ve molalarda bir araya gelip muhabbet ediyorlar ve günlük işlerden konuşuyorlardı. Konu sık sık ülke gündemine geliyor, günlük olayları, yeni gelişmeleri ateşli bir şekilde tartışıyorlardı. Böyle anlarda Ayten Hanım ne kadar boş bir hayat yaşamış olduğunu, ülke gündeminden ne kadar uzak kalmış olduğunu fark edip utanıyor, tek kelime söylemeden sadece dinliyordu.

Akşamları, kocası ile otururken artık onun seyrettiği programları seyrederek bir şeyler öğrenmeye çalışıyor, en azından arkadaşları ile bir arada iken hem onların konuştuklarını anlayabilmek hem de bir şeyler söyleyebilmek için ilgiyle dinliyor, ara sıra kocasına bir şeyler soruyordu. Özgür Bey O'nda yeni yeni başlayan bu ilgi ve öğrenme isteğinden memnun bir şekilde elinden geldiğince anlayacağı şekilde anlatıyordu.

Zamanla Ayten Hanım iyice işine alıştı ve sevmeye başladı. Çalışma hayatı ile birlikte bir zamanlar tamamen dışında kaldığı toplumsal hayata da katılmış olduğunu ve bu hayatın içinde söz sahibi bir birey olduğunu fark etti. Artık arkadaşları ile ülke gündemini ilgilendiren konularda ateşli tartışmalara giriyor ve düşüncelerini açıkça ifade ediyordu. Artık kendini bulmuş ve kendisine güvenen ve yarınına korkusuzca bakabilen bir birey olmuştu.

Br zamanlar kocasından boşanmak istediğini gülümseyerek düşündü ve hemen aklından itti.

21 Ekim 2014 7-8 dakika 4 öyküsü var.
Yorumlar