Pandemi Döneminde Kendimle Konuşmalar
Geçen gün Ortaköy’e gitmek için taksiye binmiştim. Beşiktaş’tan geçerken, aklımdan burada ne güzel anılar bıraktığım geçiyordu. Bir an sesli konuşma gafletinde bulundum; mekanlar, sokaklar değişiyor ama anılar olduğu gibi kalıyor, dedim.
Taksi şoförü evet abi, dedi. Bu hükümet döneminde acayip bir yapılanma oldu. ...
- Diyalog neydi?
- Diyalog emekti.
İnsan ne çok kendini dinliyor, en çok kendine konuşuyor, en çok kendine susuyor ve yine en çok kendine kusuyordu. ‘Seni seviyorum’ cümlesinin içinde, aslında ne sen barınıyormuşsun ne de seviyorum, hiç görünmeyen gizli özne; Ben’den, ibaretmiş. O kadar ‘sen’ içinde bir sürü ‘BEN’ varmış. Bana kızmak için seni kullanılan bir dil türemiş.
‘Ben çok güzel severim’ diye bir cümle kalıbı var, mesela. Buna sen mi karar verdin, yoksa toplumsal bir hareket mi? Her yerimiz ben, ben, ben…
İçimdeki çocuğu aldırdım. Hadi anlat, seni kandıralım, yani beni… Veya Mahallenin delisi öldü üzüntüsü yaşadınız mı? İşte o benim…
Sonra dedim ki kendime; Ulan kendim ne sıkıcı bir insanmışsın yaa.
Bugün kendimi mutfakta beraber yemek yemeye davet ettim. Benden etkilenmiş olmalı ki, hemen kabul etti. Beni sevmiş olmalı ki, yemekten sonra bir film izleyelim mi? dedi. Valla bugün kendime iyi bir arkadaş buldum. Kendimle iyi anlaşacağım gibi görünüyor. İçimizdeki iyi insanlar, içimizdeki şerefsizlerle dedikodu yaparken ortaya çıkan kişi kendimiz oluyoruz
Bugün kendimle eşli yalnızlık oynadık. Ben benimle, kendim kendiyle eş oldu. İyi olan kazandı.
Bugün kendim erkenden kalktı, bu sefer de ben uyuya kalmışım. Geçen ettiğimiz kavgayı tersten ettik bu sefer. Öğlen, kendim yanıma gelip, empati yapmayı öğrenmelisin artık, dedi. Şöyle bir baktım da aslında sempatik biri. Akşam yemekte konuşalım bu konuyu, dedim. Beni hep erteliyorsun, dedi. Sanırım kendime hep geç kalıyorum.
Ben ve kendim oturup konuşmaya karar verdik. Karar verilen hiçbir şey güzel bitmez kısmını bir kenara bıraktık. Birbirimizi anlamamayı masaya koyarak başladık. O benim yanlışlarımı çarptı yüzüme, ben kendimin hatalarını. Sonra ben, kolumdaki saate baktım. Kendim, ne oldu benden sıkıldın mı, dedi. Öfkemizi saatlerdir birbirimize kusuyoruz, dedim. Öyle ya, güzel bir cümle sabaha kadar tekrarlanır mı?, dedi. Ama çok satan bir nefret tekrara tabiydi. Sonra sarılarak uyuduk.
Bugün ben evden çalıştım, kendim bu yüzden çok mutluydu. Arada bana kahve ve çay yapıp getirdi. O kadar işe kaptırmışım ki, bir ara kendimi yorgun ve mutsuz hissettim. Gittim kendimi kucakladım. Kendim bu duruma çok sinirlendi, haftanın en az üç günü dışarıdasın, nasıl böyle bir sorumsuzluk yapıp sarılabilirsin, dedi. O an anladım ki yalnızım. Kendim bile beni ölümüne sevmiyor. Beni hiç özel hissetmedim. Sanırım bu ilişkiyi yürütemeyeceğiz. Kendimle mal paylaşımı sözleşmesi de yapmamıştım. Çekişeceğiz gibi görünüyor. ... Tam bunları yazarken deprem oldu. Kendim çok korkmuş olmalı ki geldi bana sarıldı. Karmakarışığım...
Bugün de kendimle beraber çalıştık. Evden çalışmanın tüm nimetlerinden ‘sabır ve dua ederek’(alıntıdır) faydalandık. Ben bulaşıkları yıkadım, kendim elektrik süpürgesini çalıştırdı. Kendimle iyi iş bölümü yaptık. Kendim güvenilir biri gibi duruyor, sanırım benimle evlenebilirim.
Bazen şöyle diyorum kendime esaslı bir yalan bulsam, sonra uzun uzun inansam. Bugün kendimle bayağı bir kavga ettik. Ben yatağın üstünde pijamalarımı bırakmışım diye kendim bayağı celallendi. Oysa kendim de dün sehpada bardağı bırakmıştı. Neyse sonra ben gidip uzun zaman sonra saçlarımı geriye doğru taradım. Kendim bendeki değişikliği yine fark etmedi. Yavaş yavaş kopuyoruz. Dört gündür kendimle aynı evde olmak hiç iyi olmadı.
İnsan böyle böyle tanıyor kendini. Akşam yatmaz sabah kalkmaz bir adama dönüştü. İnsan pijamasını değiştirir en azından, saçını tarar filan. Bana hiç özenli davranmadığını fark ettim. Suratımın beş karış olduğunu görmesine rağmen neden moralin bozuk diye bile sormadı. Ben bu kadar mutsuzken kendim nasıl pişmiş kelle gibi sırıtabiliyor, anlamıyorum.
En son intiharınız neydi? Hangi duygunuza kıydınız? Dört gün sokağa çıkma yasağı gelince, kendime dedim ki hep sen bana geliyorsun, ev çok dağılıyor, bir sefer de ben sana geleyim. Sağ olsun kırmadı beni. Evi de bayağı sapa bir yerdeymiş, saatlerce aradım. Neyse uzun uğraşlar sonunda kendime gelmeyi başardım. Bu sabah erkenden kalktım. Kendim biraz daha yatmak istedi. Ben işe gitmemiz gerektiğini söylesem de, kendim evden çalışmayı deneyelim, dedi. Ben müşterilerimizin evraklarını evde oturarak alamayacağımızı söyledim. Kendim, benim çok duyarsız olduğumu filan söyledi. Yani bugün kendimden, kendimi hiç düşünmediğimi dinledim. Benim ve kendimin haklı olduğu yanlar var sanırım.
Bir ipte iki cambaz oynamıyor. Bu akşam kendime bir bardak şarap koydum. Kendim de gaza gelmiş olmalı ki ışıkları loş moduna aldı. İkimiz de birbirimizin romantik biri olduğunu sanmak üzereyiz. İlk öküzlüğü ben mi yoksa kendim mi yapacak acaba, heyecanla bekliyoruz. Yalnızlık çok kalabalık bir şey...
Bugün kendimle dışarı çıktık. Ben bana pek yaklaşmak istemesem de, kendim gayet hödük çıkıp her seferinde aramızda ‘sosyal mesafe’ denen şeyi siyasal bir mesafeye dönüştürdü. Ben maske aradım, sonunda bir markette 3.5 TL’ye buldum. Kendim, hani maskeler bedava verilecekti, isyan et, dedi. Nasıl bir isyan mesela dedim kendime. Kendim bana tüküre bilirsin mesela, dedi. Zor bir gündü. Kendimle anlaşamıyoruz, galiba.
Bu akşam eve geldiğimde, kendim hadi gel sohbet edelim, dedi. Ben çok yorgunum deyip televizyonun karşısındaki kanepeye uzandım. Kendim artık benimle bir şey paylaşmıyorsun, deyip trip attı. Ben o sırada uykuya dalmışım. Kalktığımda bir baktım, kendim tanımadığım biriyle sohbet ediyor. İçeri adam atmış. Bu kim dedim. Tanıştırayım, bu arkadaş Umut, dedi. İki kişi hiç çekilmiyorduk.
Artık üç olduk iyi mi?
İnsan bazen kalabalıklarda yalnız kalır, kimi zamanda tek başınayken kendini çok kalabalık hisseder. Kendini sevmek güzel bir duygudur, herkesin de başaramadığı, bende bazen yolda rastlarım kendi ile dertleşenlere kendi ile konuşanlara hiç garipsemem çünkü ben de zaman zaman yaparım yolda ya da ev de başka bir yerde aynı şeyleri... İnsanın kendi ile dalga geçmesi de lazım zaman zaman, başkalarının seninle dalga geçmesinden çok daha güzeldir. Hayatımız hatalar ile dolu, gülüp geçilmeli zaman zaman yoksa başka türlüde hayat çekilmez oluyor... Kutlarım Umut Kazan...