Parktaki Çocuk

Çoğu kişi, birini tam anlamıyla tanımıyorsa, onu tanımak için yanlış dahi olsa başkalarının düşüncelerine başvurur.Ama şunu bilmez ki, bir insanın iyi ya da kötü olduğunu başkalarının fikirleriyle değil, ona bizzat yaklaşması,muhabbet etmesi yahut vakit geçirmesiyle anlaşılır.
Ömer, arkadaş çevresi olmayan, asosyal bir öğrenciydi. Kimisi onun hakkında saf diyor, kimisi ise hakaretler savuruyordu. Fakat kimse onu tam anlamıyla tanımaya yönelmemiş, ona ne için böyle davrandığını sormamış,sormak istememişti. Okuduğu okulda çoğu kişi Ömer ile alay edip,onun gururunu incitiyordu.
Ömer'in okulda kimseyle arkadaşlık etmemesine sebep olan kişi Murattı. Onun hakkında yalan yanlış şeyler söylüyor ve insanları ona karşı dolduruyordu.
Bir gün kafasını dağıtmak için okulunun hemen karşısındaki parka gitmişti.İnsanlar sanki ona okulda olduğu gibi alaycı gözlerle bakıyorlarmış hissine kapılıyordu.Tam bu sırada yaşlı bir teyze dalgın olduğunu görünce:
-Neyin var yavrucuğum,iyi misin? dedi.Ömer:
-Değilim teyze, değilim. İnsanlar o kadar kötü geliyor ki bana,bazen onları bir kaşık suda boğmak istiyorum.
Yaşlı teyze,
-Ah oğlum,o nasıl laf öyle? İnsanlar sana nasıl bakmak istiyorsa öyle bakarlar.Kimisi için sen aslında çok iyi kalpli,adam gibi adamsındır;kimisi için ise musibetin teki. Önemli olan senin kendin için ne düşündüğün olmalı. Yani sen eğer kendini iyi biri olarak görüyor,sende bir eksiklik olmadığını tam aksine kusursuz bir kişiliğinin olduğuna inanıyorsan,herkes de sana böyle bakmak zorunda kalır.Yeter ki kendine güven..
Yaşlı teyzenin bu lafları,ona adeta ilaç gibi gelmişti.Sahiden, neden kendine güvenmiyordu? Başkası göğsünü gere gere dolaşırken, o neden boynu bükük geziyordu? Ömer,bu soruları aklından bir süre geçirdi ve teyzeye sordu:
-Peki teyze, bir insan bir insanla ne için dalga geçer?
Yaşlı teyze tebessüm etti ve:
-Güzel yavrum, birisi seninle dalga geçiyorsa emin ol onun çekemediği bir güzelliğe, bir mevkiye veya saadete sahipsindir.O ise hasetlik eder ve senin bu ayrıcalığın tadını almanı istemez. İşte bu yüzden dalga geçerler seninle.
Ömer yine düşüncelere daldı.O ne bir mevkiye sahipti, ne de bir ayrıcalığa.Kafasında sorular sürekli dönüp duruyordu ve biraz yalnız kalıp düşünmek için teyzeye iyi günler dileyip, yanından ayrıldı.
Ertesi gün yine aynı parkta o yaşlı teyzeyi gördü ancak bu sefer de yaşlı teyze dalgındı.Ağlamış ve gözleri çökmüş bir haldeydi.Ömer usulca teyzenin yanına yaklaştı ve:
-Teyzeciğim dün sen benim derdimi dinledin,bugün de ben seninkini dinleyeyim.Neyin var?
Teyze ağlayarak:
-Oğlum torunum Süheyla bir serserinin peşinde dolanıp duruyor. Ona aşık olmuş ve onun hakkında ne desek aldırış etmiyor yine onunla konuşmaya devam ediyor. Ne yapacağımı bilemiyorum evladım,bilemiyorum...
Ömer:
-Peki ne iş yapar, nerelerde gezer bu çocuk?
Yaşlı teyze:
-Boş ver oğlum onunla uğraşılmaz,Allah'ım torunuma doğru yolu gösterir inşallah,dedi ve tam da o sırada torunu ve bahsettiği çocuk yanlarına yaklaştı.Yaşlı teyze ise çocuğa sinirli sinirli bakıyordu.Torunu teyzeye selam verdi,elini öptü.Ama yanındaki çocuk onun yüzüne bile bakmıyordu.Şimdi Ömer daha iyi anlamıştı teyzenin neden böyle üzüldüğünü.
Ömer bir süre sonra yanlarından uzaklaştı ve eve gitmek için yola koyuldu.Tam evine girecekken bir kızın bağırma sesini duydu.Dönüp baktı ve bağıran kızın parktaki teyzenin torunu olduğunu fark etti. Kızın sevgilisi:
-Senin o ninen olacak kadın bir kez daha bana bu şekilde bakarsa yaşına başına bakmam,onu ayağımın altına alırım,dedi
Kız ise artık öyle bağırarak konuşuyordu ki yanından geçenler ne oluyor diye onlara bakıyordu.
Genç kız:
-Sen nasıl bir insansın! Yaşlı, biçare ninem hakkında nasıl böyle konuşuyorsun? dedi ve çocuk kıza tam tokat atacakken Ömer kolunu tuttu ve:
-Erkekliğe sığar mı bir bayana tokat atmak, dedi ve çocuğa öyle bir yumruk indirdi ki çocuk afalladı ve yere düştü.Sonra kıza döndü:
-İyi misiniz bayan? dedi
Kız:
-Sağ olun yardım ettiğiniz için.Aslında onun nasıl biri olduğunu ninem çok önceden anlayıp söylemişti de ben inanmamıştım.
Ömer:
-Ne olur ne olmaz,buyurun sizi gideceğiniz yere kadar bırakayım,dedi
Kız ilk çekindi sonra kabul ederek birlikte yürümeye başladılar.Bir süre suskun kaldılar.Bu sessizliği genç kız bozmuştu:
-Peki,adınız nedir?
-Ömer, dedi.
Kız gideceği yere gelmişti. Teşekkür ederek evine girdi. Ninesi onlarla beraber yaşıyordu.Genç kız ağlayarak yanına sokuldu.Ninesi ne olduğunu anlamayarak:
-Güzel kızım ne oldu sana böyle? dedi
Genç kız:
-Nine beni affet, sen haklıymışsın. Aslında onun nasıl biri olduğunu sen söylemiştin de ben inanmamıştım, diyerek ona sarıldı.Ninesi torunun bu haline üzülüyor,gerçeği görmesine ise seviniyordu.Ne olduğunu anlamak için sordu:
-Ne oldu kızım, ne yaptı o haysiyetsiz sana?
-Nine,sen ona sinirli sinirli bakmışsın ve o da bunun üzerine ileri geri konuştu senin hakkında.Dayanamayıp bağırdım ve tam tokat atmak için elini kaldırdı ki,genç bir adam geldi ve elini tuttu,ona bir yumruk indirdi ki,sorma. Adı da Ömer miymiş ne? Hani var ya bugün parktayken yanında oturan adam, o işte.
Yaşlı teyze neye uğradığını şaşırmıştı. Ertesi gün çocuğa teşekkür etmek için yine aynı parkta olduğunu ümit ederek parka gitti ve onu kanlar içinde yerde gördü.Kızın sevgilisini onu yine o parkta görünce, yediği yumruğun hıncıyla onu bıçaklamıştı.Hastaneye giderken hayatını kaybetti.Nine adeta yıkılmış bir halde evine geri döndü.
Murat dediğimiz sadece Ömer ile aynı okulda olan biri değil.Teyzenin torunu,Süheyla'nın ise abisi! Murat ninesini aradı ve:
-Nine,bugün eve geç gelebilirim. Sınıftan bir arkadaşım vefat etti,onun cenazesi var.
Teyze şaşkın halde:
-Kim oğlum hayırdır niye ölmüş,diye sordu.Murat:
-Parktayken bıçaklanmış ve hastaneye giderken hayatını kaybetmiş ne yazık ki..
Yaşlı teyze ağlayarak:
-Ah oğlum, o mert çocuk senin arkadaşın mıydı?Kız kardeşini o serseriden kurtaran oydu.Parktayken onları görmüştüm,sinir sinirli o kansıza bakmıştım.Süheyla'ya benim hakkımda ileri geri konuşmuş. Süheyla da dayanamayıp bağırıp çağırınca, tam tokat atacakken Ömer ona yetişmiş ve elini tutarak yumruğu indirmiş suratına. Bunun ertesinde aynı parkta o kansız onu görünce, bıçaklamış.Ne iyi çocuktu mekanı cennet olsun...
Murat birden başından aşağı kaynar su dökülmüş gibi oldu. O değil miydi onun hakkında kötü sözler söyleyen,ona karşı insanları dolduran? Ömer ise onun kız kardeşini o serseriden kurtarmıştı...
Murat aradan aylar geçmesine rağmen kendine gelememişti ve vicdan azabı onu öyle esir almıştı ki,yemiyor,içmiyordu. Biliyordu, bu vicdan azabı,onda her zaman derin bir yara olarak kalacak..
Biz insanların en büyük hatasıdır,birini tanımadan yargılamak. Hiç bir şey aslında, görüldüğü gibi değildir.Biri hakkında kötü söz söylemek kimseye yakışmaz. Kötü olarak gördüğümüz birsi aslında ne güzelliklerle doludur..

11 Kasım 2012 7-8 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar