Protesto Ediyorum
Akşam yemeğinden sonra, bilgisayarımın başına geçmiş, son öyküm için arkadaşlarımın yazdığı yorumları okuyordum ki kapı açıldı. Gelen kızımdı. Şalını ve mantosunu portmantoya asarken,
'Anneciğim! Yine o saçma sapan siteye mi bakıyorsun?' Dedi. Bunu bana söylerken yüzü oldukça ciddiydi.
'Ne o kızım, artık beğenmiyor musun bizim sitemizi?' diye zayıf bir ses tonuyla itiraz ettiğimde:
'Hayır, beğenmiyorum. Üstelik bu siteyi tümüyle protesto ediyorum!' diye haykırdı. Sanırım bir şeylere sinirlenmiş olmalıydı. Onu gayet iyi tanıyordum. Biraz zaman geçsin ağzından baklayı alacaktım elbet;
'Niye kızım, nesi var bizim yazıların?' diye alttan almaya çalıştım.
'Nesi olacak, sana anlattığım hikâyelerin kuyruğunu kulağını kırpa kırpa kararca kuş ediyorsun da ondan! Sonra anlattıklarınız gerçek dünyadan çok uzak. Sizler hayal âleminde yaşıyorsunuz.'
'Hoppala!'
'Hoppalası yok, hoppalası yok! Ben sana, hayatın gerçeklerinden hikâyeler anlatıyorum, sen kesiyorsun. Olur mu öyle şey?' dedi ve divana oturdu. Ben de sandalyemi yan çevirip kızıma doğru döndüm. Şu an kızımın sakinleşmesi daha önemliydi. Yazılar bekleyebilirdi.
'Napalım kızım, işimiz edebiyat olunca edepli yazmak zorundayız.' Dedim sakin bir sesle. Dedim ama kızım:
'Edepliymiş! Hayatın gerçeklerini yazacaksın. Ben öyle elekten elenmiş yazıları okumak istemiyorum. Tabii oradakiler laylaylom istedikleri için, aşk meşk... Protesto ediyorum sizin siteyi! Kaç gecedir şu fareyle uğraştığımı biliyorsun, hem de yedinci katta ama yazmıyorsun bir türlü. Neymiş efendim; fare tiksindiriciymiş. Yazılmazmış. Edebi değilmiş. Edebi olan nedir ki?' diye adeta gürledi.
'Edebi nedir aslında ben de pek anlamıyorum kızım ama galiba şöyle bir şey; bir çuval kelimeyi yanımıza koyuyoruz. İçindeki en güzel kelimeleri cımbızla çeker gibi incitmeden çekip çekip o kelimelerden cümleler kuruyoruz. Şiir gibi yani...'
'Hıh! Şiirmiş. Yahu, insanoğlu doğar, büyür, ölür. Ölünceye kadar neler yaşar neler... Geçen gün anlattığım horlayan kadının sadece horlama kısmını yazmışsın ama yellendiği kısmı atlamışsın. Neymiş efendim, osuruk yazılmazmış! Niye yazılmasın, gaz sancısı ne yaman şeydir sen bilmiyor musun? Yazılacak. Yazılacak. Yazılmalı da.' Dedi ve oturduğu divandan kalkıp mutfağa doğru yürüdü. 'Ben çay koyacağım, dışarısı çok soğuktu üşüdüm. Sen de içersin değil mi?' diye kapıdan çıkarken bana da sordu. Mutfaktan geri döndüğünde yüzüme cevap bekler gibi baktı.
'Tamam tamam. Yazmaya çalışacağım. Bırakalım şimdi yazıyı da sen kendinden bahset bakalım, nasılsın iyi misin? Niye sinirlisin bu kadar?' diyerek gerçek konuya dönmesini sağlamaya çalıştım.
'Pekiyi değilim aslında.' Dedi geri divana otururken.
'Neden, neyin var kızım?'
'Sana bahsetmemiştim hiç ama benim bir sevgilim vardı.' Dedi yere bakarak. 'Ama şimdi yok. Ayrıldık.'
'Bak şimdi, çok şaşırdım. Ne zamandan beri çıkıyordunuz? Neden ayrıldınız?' diye sorularımı art arda sıralamaya başladım.
'Dokuz aydır çıkıyorduk. Evlenseydik çocuğumuz olacaktı. Beyimiz dün karşıma geçip ne dese beğenirsin?'
'Ne dedi ki?'
'Ne diyecek, evlenme vakti gelmiş. Annesinin bulduğu bir kızla evlenecekmiş. Ama biz yine çıkmaya devam edecekmişiz! Ben sevgilisi, öteki karısı olacakmış!'
'Neee!' dedim şaşkınlıkla.
'İşte böyle. Dokuz ay benimle gezsin, sonra da annesinin bulduğu bir kızla evlensin. Öyle sinirlendim öyle sinirlendim ki, alnının ortasına bir yumruk vurasım geldi!'
'Vuraydın ya!'
'Vurmadım, çünkü alnı çok dardı yumruğumun yarısı boşa çıkacaktı. Ben de burnunun ortasına yapıştırdım yumruğu!' diyerek arkasına yaslandı. İçindekileri anlattığı için biraz rahatlamış gibiydi.
'Aferin benim kızıma. Anasının kızı. Ben bunu yazarım işteee!' diye bağırdım. Yerinden fırladı. Bilgisayarın klavyesine yapıştı.
'Yapma anneee! O benim özel hayatım amaaa!'
'Olsun kzım, hayatın gerçeği amaaa!'
29.11.2011
"'Hayır, beğenmiyorum. Üstelik bu siteyi tümüyle protesto ediyorum!' diye haykırdı."
Eğer sözü geçen şiirkolikse ben de bu sözleri protesto ediyorum,
Kızınız haksızlık ediyor çünkü site değil siz "kırpıyormuşsunuz"burada sitenin suçu nedir?
Ayrıca aşk meşk,lay lay lom dışında her konuda şiir,öykü,deneme yazılıyor..
Üstümüze almak istemiyorum açıkcası..
Selamlar..
Başlık öyküyle alakasız duruyor..Eğer duyguların doğal anlatımıysa konu, Şiirkolik tam bir altın fırsat diye düşünüyorum..Doğallık bizim elimizde, sınırlar da..Fareler bize gülecek Emine Hanım!..
İnsanları da zan altında bırakıyorsunuz hem..Biz burada eserlerimizi edebiyat olsun, edebi olsun diye değil; söz yerini bulsun, duygular ortak olsun ve doğallıkla öyküler, denemeler, şiirler dökülsün diye yazıyoruz.Kendimizi kasmıyoruz, kısıtlamıyoruz da..Sert girmiş, çok başka bir sonuçla bitirmişsiniz..Mesele kızınızın ayrılığıysa Şiirkoliğin bunda bir kabahati olduğunu sanmıyorum..Daha güzel yazılara..
merhaba ;
öncelikle tebrik ederim durumun gerçeğini içselliğini yansıtmayı başarmışsınız. Siteyle ilgili kısımın teferruat olduğunu düşünüyorum.Zaten öykünün içinde kısır olarak özellikle bırakılmış gibi geldi bana. İllaki gerçek üzerinde kalmak zaten sanatın özüne aykırı şair,yazar hayatın tüm gerçeklerini iç dünyasına alır burada harmanlar ve kendi kelime zenginliğini kullanıp hayal dünyasına uyarlayarak okuyucuya sunar.
tebrik ederim .
Çok güzeldi, tebriklerimle...
Değerli arkadaşlar, öncelikle vakit ayırıp yazımı okuyup yorum yaptığınız için hepinize teşekkür ederim. Yalnız dikkatimi çeken şu oldu; benim bu sitede başka öykülerim de var ama onlarda pek yorum yok nedense. Başlık değişik gelince sayfaya gelip yorum yapmışsınız ama siteyi protesto eden falan yok.Başlığında konuyla alakası yok aslında. Kızımın bana böyle bir konu anlatmışlığı da yok. Konu tamamen kurgudan ibarettir ve anlatmak istediğim konu da şudur, YAZILARDA NE KADAR ARGO KULLANIRIZ ya da kullanmalı mıyız? görüyorum ki, soruya cevap veren yok. Sadece siteyi protesto kısmına takılıp kalmışsınız! Oysa ki böyle bir şey söz konusu bile değil.
Yanlış anlaşılmak çok kötü. Hepinize teşekkür ederim görüşleriniz için.
saygı ve sevgilerimle.