Ray'ın Rüyası

Ray'ın Rüyası

. Babam dünyanın sayılı zenginlerinden.Komşularım, mikrosof'tun sahibi,Michael jackson ,Madonna,..Bur da daireler on dokuz milyon dolar. Siz hesabedin .New York ve Nev Jersey sınır kavgası yapa dursun, babam paraya para demiyor.Şimdiye kadar harcadığımız paranın hesabı yapılmadı.Bende babamın gökdelenin ,ellinci katında oturuyorum.Asansör evimin salonuna açılıyor,üç basamakla salona iniliyor, tam karşısında plazma TV var ,son sistem dev ekran bilgisayarım.Son model eşyalarım var ve bembeyaz.Sıkılınca değiştiririm,kocaman yatak odam ,yatak odasından çıkılan balkonum ,balkonumda havuzum var. New York ayaklarımın altında. Gün batımı harika oluyor.jaguar arabamla geceler benim New York ve New Jersey arasındaki Brooklyn köprüsünde , yarış yapmayı çok seviyorum. Neşelenmek için bildiğiniz gibi arada kullanırım. Eğlence New York ?ta mükemmeldir, ama dünyanın neresi olsa bizim için hazırdır. Gideceğim yere benden önce uçakla sefer yaparlar. Otel veya gemi, nerde kalacaksam baştan sona eşyaları değişir. Son sistem bilgisayar kurulur, korumalarım hazırlık yapar, ne kadar kalacaksam kalırım, ben ayrıldıktan sonra tekrar seferlerle eşyalarım getirilir.
Bir akşam üzeri kız arkadaşım aradı hadi seni aile partisine götürüyorum dedi, bende ne işimiz var ciddi işlerle dedim, gel ben seni New York sokaklarında uçuruyum dedim .kabul etmedi.Dünyanın en tatlı insanıydı ama bana ayak uydurmuyordu.
Yaşım yirmi Hıristiyan'ım ama kiliseye gitmem. Tanrı'ya inanıyorum,ama zamanı da iyi yaşamam gerektiğini düşünü yorum.Annemle babamı fazla görmem çünkü herkes kendi hayatını yaşıyor.Annem üniversitede prof bende Mimarlık fakültesinde üçüncü sınıf öğrencisiyim.Babam ortalarda pek görünmez o çoğunlukla yoğundur. Dünya'ya tekrar gelsem yine aynı hayatı tercih ederdim. Yaşamayı çok seviyorum. New York gecelerine katılıcağım ,lüks arabalar,şık giyinen jet sosyete,köşe başında dilenciler,,buhar çıkaran logarlar,rengarenk neon lambaları,New York ,seni çok seviyorum.New York uyuyor ,özgürlük anıtını izlemek nefis ,burası dünyanın kalbi.Arkadaşımla buluşu cağım .New Jersey'e gidiyorum .Hudson nehrinden geçeceğim, o nasıl olacak diyorsunuz değimli ,Holland Tannel tüneli burası Hudson nehrinin altında,bu tünel New York'u New Jersey'e bağlıyor.Sınava hazırlanacağız.
Bu yorgunluktan sonra bir şeyler yapmalıydım.Sevgilime Tropikana dan çiçek sipariş verdim ,üzerine not yazdırdım akşama hazır ol. Kız arkadaşımı aradım hazırlan gidiyoruz dedim, itiraz etmedi, herhalde o da sıkılmıştı. Uçağı hazırlattım. Uçağa bindik, gideceğimiz yeri uçakta kararlaştırdık, önce alış veriş yapamaya karar verdik. Türkiye Cevahir İstanbul alış veriş merkezine, tabi bir sorun var gece orda olacağız. Mağazayı açtırdık alışverişimizi yaptık. Uçağa bindik bir müddet uçtuktan sonra, uçak arıza yaptı ve düşmeye başladık. Hızla düşdük.
Bir karanlık hava ağır ve sıcak bir o kadarda nemli idi pişiyorduk. Kız arkadaşımın elinden tuttum ilerliyorduk.
Dimka: adında bir yere girdik. Kısır rüzgâr gibi havası Hoş. Bir çeşit yaratık, adı Berşem: onlara hesap verdik ve azap gördük. O
kadar dehşete kapıldık ki anlatamamam. Bizi bıraktılar.
Celde: adındaki katmana geldik bur adada azabın her türlüsü vardı. Buranın kavminin ismi:Tamas'dı bir birlerini yiyorlardı gözlerimiz yerinden fırladı,ağzımız açık kaldı, korkudan ne yapacağımızı şaşırmıştık .O rayı gördükten sonra bizi bıraktılar , dehşetten dehşete düşüyor göz bebeklerimiz yerinden fırlıyordu.Arka: adında bir katmana gelmiştik katır gibi akrepler vardı,kuyrukları mızrağa benziyordu,üç yüz boğum vardı,zehirliydi,bizi kovaladılar kız arkadaşımı tam sokacakken mekan değiştirdik tarifi mümkün olmayan, anlatmanın hafif kalacağı bir yer.Kabes'e :geldik,onlarda toprak yiyor rutubet içiyorlardı.Arkadaşım hıçkıra, hıçkıra ağlıyordu bende şaşkındım.Sıcak, kuru hava ,hava ve nefes almamızı kısıtlı yordu.Dördüncü katmandı burası.
Harba :orda dağlar gibi ejderhalar vardı ,kuyrukları hurma ağacı gibiydi.Bir birleriyle kıyasıya,öldürene, kadar bırakmıyorlardı birbirlerini.Biri diğerini zehirledi.
Cülhan
İsminde, gözleri ve ayakları yok.
Bizim kıyafetlerimizden yakaladı ve Melsa'ya: götürdü adı Muhtat'tı sayısız kalabalıktalar birbirlerini yiyorlardı. Kükürtten taşlar vardı kâfirlerin boynuna bağlayıp, cehenneme bırakırlarmış burayı havadan gördük yakalasalardı bize de aynısını yapacaklardı.
Cülhan bizi, Siccin: cehennemine bıraktı, burası altıncı tabaka idi cehennemliklerin amel defteri buradaydı.
Kendi defterimi gördüm tek, tek safta sayfa gösterdiler yaşantımın bana zarar verdiğini gördüm.
Orayı bekleyen Kutata ?lar kuş şeklinde lakin elleri adam gibi ayaları koyun ayağı gibiydi. Sürekli Allah diyorlardı. Ateşlik kulların kepsi orada hapsolmuşlardı. Son cehenneme geldik, tabi bizde hal kalmamıştı gücümüzü zorluyorduk.
Ucba: kavminin adı cusum. Hepsi kısa boylu, siyah Habeşli gibiydiler. Elleri ve ayakları, yırtıcı hayvanlar gibiydiler.
Yecüc Mecüc' ü onlar helak edeceklermiş. Halen lanetlenmiş iblis ve topluluğu orda ikamet ediyorlardı gözlerimiz şaşı oldu gördüklerimiz karşısında. Kendisi bir taht üzerinde oturuyordu. Diğer şeytanlar dizilmiş, her biri yeryüzünde insanları sapıtmakla fesat ve fitnelerini şeytana arz ediyorlardı. Her kimin fesadı büyükse onu yanına alıyor iltifatlar ediyordu. Orda gördüm ki hep şeytanın tuzağına düşmüşüz. Bu yedi tabaka büyük bir meleğin omzundaydı. Bunca elemli yolculuktan sonra tamam diyecektik ki! Yedi cehemnem kapısı her kapıda yetmiş bin dağ vardı. her dağda ateşten yetmiş bin vadi vardı. her vadide yetmiş bin kale vardı, her kalenin içinde yetmiş bin ev ,her evin içinde ,ipler ,sandıklar,tokmaklar,topuzlar,zincirler,köpekler ,yılanlar ,zehirli akrepler,kaynar ve irinli sular,zehir ve zakkumlar vardı.Aklımızı yitirmiştik.Kara yüzlü, gök gözlü zebaniler bizi iyice şaşırtmıştı anlatamam.Cehennemin bekçisinin adı Malik'ti.Malik bize duvara bakın dedi. Sonra ilk cehennem dedikleri, Muhammed ümmetinin asileri içindi .İkinci cehennem Sairdi: Hıristiyanlar içindi.Üçüncü cehennem Saka idi:Yahudiler içindi.Dördüncü tabaka Cahimdi Mürtedler,şeytanlar için di, azabı çetindi .beşinci cehennemin adı Hutame idi:Ğayya kuyusu ordaydı.Yecüc, Mecüc .,Kafirlerin yeriydi.Altıncı tabaka Leza :Puta ve ateşe tapanların, sihirbazların yerine geldik son tabakaya yedinci cehennem, Haviye: idi mülhitleri(doğru yoldan çıkanlar),zındıkları,yalancıları ve münafıklar içindi.azabı hepsinden şiddetliydi.
Bizde akıl, üst baş kalmamıştı, çok pis kokuyorduk. Bin bir türlü azaptan geçtik. Nasıl kurtuluruz derken?
Gözümüzü hastanede açtık, uzun zaman komada kalmışız. ALLAH diyerek uyandığımı söylüyorlar. Arkadaşımın elini hiç bırakmamışım, ayıramamışlar elimdenİkimizde aynı rüyayı görmüşüz. İyileştik ve araştırdık Müslüman olduk.( Evlendik.)

15 Şubat 2009 6-7 dakika 46 öyküsü var.
Yorumlar