Ressam ve Kardelen

Usulca süzülür kelebek adımlarıyla fildişi kulesine. Taze bir nefes alır yatağında ve neden sonra tuvale gözünü diker. Renklerdeki hayati rekabeti fark etmiştir. Sanki varlıklar bu sisli, dondurucu manzarada canlanmışlardır, şaşırır. Her şey o denli hızlı olmuştur ki basitlik ve karmaşa ilk kez yan yanadır yaşamında. Tuvalden gözünü ayırmaz. Tek bir gerçek vardır: Ressamın gözünde tuvalin isyanı için artık dili olmasına gerek yok. Sonra bir ümit doğar içine. Yeteneği sonsuzla bağlantılıdır. Başarısı ve mutluluğu hep inancın ve sabrın tepsisinde sunulmuştur ona. Bir an odanın ortasına gelir. Oldukça karmaşık bir manzaranın arasında tuvale hâkim olmak isteyen küçük sevimli bir kardelen gözüne çarpar. Pencereyi açık bırakıp odadan çıkar. Acaba Kardelenin sergisinde onuru olacağını bilseydi tuvali bir an olsun yalnız bırakır mıydı? Ne dersiniz haksız mıdır kahramanımız? Bence değil. Kaderin beyaz kâğıda sütle yazılmış sırrını ayırt edecek kim vardır? Değerli tek okuyucu, kimdir bu ressam ve küçük sevimli kardelen? Vaktin varsa gel yolculuğun en başına gidelim.

Kalemi eline ilk aldığında harfler yerine cisimler çizmeye başladı, beraberinde öğretmeninden azarlar ve bağırmalar da tabi. Okuma yazmayı ancak 3. sınıfta öğrendi. İlkokulda tahmin edeceğiniz gibi dersleri zayıftı.14 yaşına geldiğinde yoksul ailesinin hayallerini doyuramayan belki üç sergilik başarılı resimlere imza atmıştı. Belki diyorum çünkü babası sağ olsun, resimlerine ancak bodrumdaki tahtakuruları tanıklık edebilir. Zeki ama içine kapanık sadece bir ev erkeği olarak yetişirken ortaokul öğretmeni olmasaydı kahramanımızın sonu için pek de parlak cümleler kuramayabilirdik. Sanat okuluna yazıldı, ailesinden ilk kez ayrı kalıyordu. Üstelik hiç arkadaşı olmadı. Hayatı öylesine harcayan, acınası davranışlara tahammülü yoktu. Bir yıl içinde öğretmenlerinin maddi desteğiyle kocaman bir yağlı boya sergisi oluşturacak resimler yaptı. Tek dinlenme limanı resimleriydi desek abartmış olmayız. Şimdi gelin isterseniz kahramanımızın hayalini kurduğu ilk sergi öncesindeki akşamına gidelim.

'O gece bir türlü uyuyamadım. Bir ara gözlerim kapandı. Kulağıma uğultular sanki kıyamet telaşeleri çalınıyordu. Siren seslerine öksürükler eşlik ediyor, biri durmadan kolumdan asılıyordu.'
Kusursuz bir kâbustu bu; fakat emin olun uyandığında gerçeğin karşısında her gün kâbus görmeyi kahramanımız tercih edebilirdi. Alt kattaki yemekhanede gaz kaçağından dolayı giderek büyüyen bir yangın yaşamına teğet geçmişti ama emeğini de içine alıp kül etmişti. Bir kez daha hayallerinin altında ezildi. Tahmin edeceğiniz gibi resmi bıraktı, dersleri de, bursu kesildi ve köyüne döndü.6 yılda ailesinden sadece bir istekte bulundu: çatı katı. Bu sürede hiç resim yapmadı. Koyun güttü, oduna gitti. Az yemek yiyor, az uyuyor, az konuşuyordu. Peki ya her gece kitap okuyup notlar tuttuğunu ilkokul öğretmeni görseydi utanır mıydı dersiniz?

'Bir öğle arası koyunları yatırmış uzanıyordum. Çalıların ardında kadifemsi bir sesin güneşe yaşam dolu şarkılar hediye ettiğini işittim. Bu köyümüzde hiç rastlanılmayan bir durumdu ve ben de rüyada olmalıydım. Ceylan gibi gözleri sımsıcak gülüşüyle bir masal kızı dağları güneşi bulutları ve çimeni önüne almış onlara renk veriyordu. Donup kaldım. Ta ki:"Sakın kımıldama, bu manzarayı senden iyisi tamamlayamazdı." cümlesini, hayır hayır beni yaşama yeniden bağlayan bu ritmik sesi duyuncaya dek. Tüm yaşantım geriye dönüp kollarına aldı ve hayallerimin sofrasında başköşeye oturttu beni. Biraz daha kızdan bahseder misin sorusunu duyar gibiyim senden. Sadece ismini söyleyebilirim. Nihayetinde biz bir ömür yoldaşlığı kurmuşuz. O sadece bana ait olduğu için özel. Onun için de ben öyleyim tabii ki. Unutmadan ismi: Kardelen.'

Bu olaydan sonra hemen odama dönüp eşyalarımı topladım, okulumu bitirmek için yeniden başladım. Beni Dünya sanat akademisinin Viyana'da düzenlediği seçkin ressamlar sınıfına sokan bu süreçte hazırladığım altı sergiden bahsetmeliyim. Elbette masal kızının desteğini ve hiç bitmemesini dilediğim sevgisini de eklemeliyim. Şimdi ise son bir tablom kaldı. Hangi tablo mu? Tabiî ki Beni dünya çapında ülkemi en iyi şekilde temsil etmemi sağlayan KARDELEN adlı tablom.

Kardelen, yaşam boyu sabırda sevginin filizlenmesidir. Kardelen, en olmadık zamanda sonsuzda zirveyi gösteren simgedir. Kardelen, yaşamda hayalin hayırla gerçek olmasıdır.

26 Haziran 2011 4-5 dakika 1 öyküsü var.
Yorumlar