Rüya / Bir aşk öyküsüdür

__Sıcak bir temmuz gecesiydi.Adam, gözlerini kapayan bir çift elle birlikte,
balkonunda, birden etrafındaki her şeyin değiştiğini fark etmiş, ürkmez, kork-
maz olmuştu gördükleri ve hissettiklerinden. İçini saran yumuşacık esintinin
yüzüne vuran sevgi hislerinde, merak içinde kalan adam, yavaşça doğrulmuştu,
karanlık yalnızlığındaki oturduğu sandalyeden.
__Bulundukları yer sanki aniden, evlerden sızan ışıkların füluğ uzaklığına çe-
kilmişti.Yıldızların gümüş hüzmeli ışıltıları daha parlak, şezlonguna oturmuş
gibi duran ayın, gümüş akıtmalı ışığı daha yakın oluvermişti birden. 180 katlı
bir apartmanın, en üst katının terasındaydılar sanki.
__''Heyy akıllı adam, gözlerinde kaybolduğum, bak işte söz vermiştim
ben geldim''. Diye duyduğu bu sevimli, bu itinası gönül okşayan sözlerle,
kalbinin hızla çarpmasına alışık olmayan adam, bükük boynunun kenarına
kondurulan sevgi öpücüğünün, hemen beraberinde yaşamaya başlamıştı
tüm bu olanları. Arkasından adam, gözlerini sıcacık sevgi ile dostça kapayan
ellere uzandı, dudaklarıyla minik öpücükler, elleriyle yumuşak dokunuşlar
kondurdu onlara. O anda aldırış etmedi yanan ellerine.
__Karanlığın hüznü gecede, yumuşacık hislerin sardığı birşeylere dönü-
şüvermişti. Aniden, menevişleyerek ışıltılar içinde akıp giden, aynı anda gör-
dükleri bir yıldızı tebessümle ve göz göze karşıladılar. Eskiden bir yıldız kay-
dığında insanların yaptıklarını düşündü adam ve dilek tutmuşmudur acaba?
Sorusu geçti aklından. Çünki kendi, iç geçirdiği hislerinin dileğini tutmuştu.
__Ama işte sonunda gelmişti O.
Gelmişti, uzun uzak kirpiklerindeki kahve bakışlı sürmeli kadın.
Sevgi sözcüklerinin en güzelini bulmaya çalıştığı, adına en güzel şiirleri yaz-
maya çalıştığı. Ve en güzel kokuları derleyip ve onları en güzel mavilerin kun-
dağına sarıp, en hoyrat rüzgarların sırtında, heyecanla, hasretle ve mor-mor
yanan yıldırımlar gibi özlemle, alelacele, zaman sanki şimdi bitiverecekmiş gibi
yolladığı, tarifi suskularındaki kadın, O mabed-i muhteşem kadın gelmişti işte.
__Uzunca bir müddet sustular birlikte, suskularında öylece geceyi seyrettiler.
Sonra kokuları, elleri ve yağmur-yağmur gözleri, tenlerinde birbirine karıştı.
Zaman durmuştu ikisi için de,omuzlarındaki yıkıklık, bakışlarındaki yalnızlık yok
olmuştu. Gözlerindeki uçuşan kırlangıçlar, aşkı taşıyordu onlara.Koklanmamış
bir çiçeğin kokusunu ve tadılmamış aşkların mutluluğunu sağıyordu onlara.
Öylece rüya tadında geçti gece.
__Ama adam, olanlara o kadar çok inanmıştı ki, uyandığında aradı ellerinde,
aradı gözlerinde, teninde. Kabüllenmesi güç oldu, sanki hala kokusu oracıktaydı.
Öylece durdu ve yüreğini yokladı. Anladı adam,
''ARTA KALANLAR YALNIZCA BİR TEBESSÜMDÜ''.
Ama zaten inanmak çok güçtü, çünki seçici oydu,
O mabed-i aşkı, O birtanecik biriciğiydi.
___________BİTTİ______________

22 Mart 2009 2-3 dakika 8 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 13 yıl önce

    Bu kadar çok okunan bir öyküye hiç yorum yazılmaması dikkatimi çekti

    Çok sıcak bir öykü ...keşke gerçek olsa dedirten 👍

    mabed-i aşk .....👍 ne güzel bir tanımlama

    tebrikler ...