Salyangoz

Mevsim ilkbahar, karların erimesiyle dereciklerin suyu birleşerek dereleri, dereler birleşerek topladıkları suyu ırmaklara taşıma telaşında iken, o beyaz örtünün kalkmasıyla adeta toprak yeşile boyanmış gibi çimenler her yeri kaplamış. Salkım söğütler yaprak açarken badem ağaçları da çiçek açma telaşına, kış uykusuna yatmış böcekler ve hayvanlar uyanma telaşına düşmüştü. Tabi ki kış uykusundan sadece ağaçlar, böcekler, hayvanlar uyanma çabasında değildi. İnsanlar da kışın verdiği tembellikten uyanma çabasındaydı. Kimisi bahçedeki ağaçlarının dibini açıp havalandırıyor, kimisi koyun ve kuzularını taze çimenlerle buluşturuyordu kimisi de bostan yeri hazırlama telaşına düşmüştü.
Tabi ki çocuklarda da bir canlılık başlamıştı. Bir gün okul çıkışı bir birileriyle oyun oynayarak gelirlerken köyün ortasına tekerleri alabildiğine kalın olan yeşil renkli bir Jeep geldiğini gören çocuklar hep beraber ona doğru koştular. Onların vardığında Jeep'in içinden sap sarı saçlı iki adamla birlikte pala bıyıklı birisi indi. Çocuklarla birlikte orada bulunan köylüler anında Jeep'in etrafında toplandı. Arabadan inenlerden önde duran Pala bıyıklı adam;
'Selamünaleyküm ağalar' dedi.
Köylüler;
-Aleykümselâm. Hoş geldiniz. Kime geliniz? Kimi arıyorsunuz?
'Fikri Karaçalı'yı arıyorum, benim asker arkadaşım. Onunla bir iş hususunda görüşecektim.'
Oradakilerden birisi;
-Az önce burada idi eve gideceğini söyleyerek yanımızdan ayrıldı. İsterseniz oraya götüreyim, isterseniz buraya çağırayım.
Pala bıyıklı;
'Bizi evine götürürsen sevinirim. Yanımdaki misafirleri onunla tanıştıracağım. Anlaşabilirsek birlikte bir iş yapacağız. Sizin anlayacağınız ziyaretimizin sebebi iş teklifi.'
Hep birlikte Fikri Karaçalı'nın evine gittiler. Ancak her iki arkadaş da birbirilerini askerlikten sonra hiç görmediklerinden tanıyamadılar.
Köylü;
-Fikri ağabey bu arkadaşlar seni arıyorlar.
Fikri;
'Hoş geldiniz. Hayırdır! Sizleri tanıyamadım. Buyurun önce geçin oturun şöyle.
Pala bıyıklı:
-2. Bölük 34. Tabur bilmem kaçıncı alay derken,
Fikri:
'Ahmet Kara hoş geldin diyerek boynun sarıldı.'
Her ikisinin de gözleri nemlenmişti. Ancak çabuk toparlandılar. Fikri ve Ahmet askerlik günlerini yâd erken eşi tarafından hazırlanan çaylar ikram edildi. Uzun sohbetten sonra Fikri ziyaretimizin sebebi;
-Bu arkadaşlar Fransız. Salyangoz tüccarı. Ülkemizden salyangoz topluyorlar ülkelerine ihracat ediyorlar. Senden istediğimiz köylüye kilo hesabı salyangozu toplatacaksın boş bir odaya koyacaksın birkaç gün sonra biz kendi soğuk hava depolu aracımızla gelip alacağız. Geldiğimizde herkesin parasını ödedikten sonra malı yükleyeceğiz.
Fikri bu teklifin karşısında şaşırmıştı. Ne salyangoz toplamıştı ne de toplandığını duymuştu. Ahmet Kara Fikri'nin şaşkınlığını fark edince açıklama yapması gerektiğini anladı.
'Fransız'lar bunları konserve yapıp yiyorlarmış. Biz Müslümanlar da salyangoz yemediğimizden toplayıp onlara satıyoruz.'
Bu teklif Fikri'nin de aklına yattı.
Kendi kendine;
-Nasıl olsa biz yemiyoruz bu mevsimde ormanın içi Salyangozdan geçilmiyor, toplarız bize de gelir olur.
Bu konuşmalardan sonra Ahmet Kara ve Fransızlar üç veya dört gün sonra gelmek üzere ayrıldılar.
Fikri onların ayrılmasından sonra köy odasına giderek arkadaşının teklifini köylüye anlattı birkaç ihtiyar bu işe karşı çıksa da çoğu razı oldu. Köylünün çoğu sabah erkenden sepeti eline alan ormanın yolunu tuttu. O gün toplananları Fikri tartarak teslim aldı ve boş bir odaya doldurdu. İkinci ve üçüncü gün de toplama işlemleri devam etti. Oda neredeyse ağzına kadar dolmuştu. Hayvanlar kuru odada açlıktan duvarlara tırmanmışlar, adeta ölüm cezasına çarptırılmış mahkûmlar gibiyiler.
Salyangozların toplanmasına karşı çıkanlar bu toplama işine vesile olan Fikri'nin normal şekilde ölemeyeceğini yaptığı bu eziyetin karşılıksız kalmayacağını söylüyorlardı. Ama, köylüler bu tür konuşmalara aldırış etmeden toplamaya devam ediyor.Fikri'de tartarak teslim alıyor herkesin kaç kilo getirdiğini defterine kaydediyordu.
Toplama işinin dördüncü günüydü. Fikri tavana yapışmış olan salyangozları aşağı düşürmek üzere çıktığı merdivenin kaymasıyla merdiveni dayadığı direkte ki çiviye ceketinin takılmasıyla asılı kaldı ancak bu kayma işlemi sırasında heyecandan kalp krizi geçirerek direkte ruhunu teslim etti.
Fikri'nin direkte asılı cansız bedenini gören köylüler hemen kasabada ki Jandarmaya ve hükümet tabibine haber verdiler.
Hükümet tabibinin açıklaması:
'Fikri Karaçalı düşme esnasında heyecandan kalp krizi geçirmiş. Başınız sağ olsun'
Salyangozun toplanmasına karşı çıkanlar'Hayvanlar açlıktan duvarlara ve tavana yapışıp öldü. Fikri'de para için direğe asılıp öldü. Allah rahmet eylesin. Allah taksiratını afetsin.

12 Aralık 2012 4-5 dakika 39 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar (1)
  • 12 yıl önce

    Değişik bir öykü bizler dinimiz ve ananelerimiz gereği bazı yiyecekleri yiyemesek de yabancılar için fark etmiyor çoğu zaman. Hikaye ilginç ve sonu da hüzünlü bitiyor. Kutladım Fevzi bey...👍