Şapkalı G
Pencereden bakan hangimiz?
Gün ve geceyle yüzleşen,
o, zihnimizin bir ürünü olarak ellerimizle yarattığımız kabuk mu,
yoksa tüllerin ardına gizlenen kendimiz mi?
-Baksana sevgilim pencerinin kenarına şapkalı bir g harfi konmuş.
-Nilim, o alıngan bir hüznün baş harfi, belki bir bilinçten kaçmıştır.
-Alalım mı aşkım onu içeri, yazık:(
-Tabi ki alabiliriz, o bizim dostumuz
Ve sonra eğildim şapkalı g harfine
Soğuktu, boynu büküktü, söküktü şapkasının ipliği...
İzmir kokuyordu, biraz İstanbul, biraz Mardin ve hatta haritalarda bile göremeyeceğim küçücük köyler gibi göğsü anadoluydu..
eğildim
-nereden geldin? diye sordum
-sevmekle sevilmek arasından
dağların ve bağların aralarından
-neler gördün?
Kitaplar, anılar, eşyalar, insanlar, kalemler, mekânlar, sevinçler, heyecanlar,
binalar, şarkılar, şiirler, ziyafetler, aşklar, kediler, kuşlar, büyük adamlar, büyük kadınlar
küçük adamlar, küçük kadınlar, katiller, resimler, renkler, gemiler, bakışlar, sözler, sesler, yıllar,,,
gözyaşları!!!
uygarlıklar, barbarlıklar, tarihler, ümitler, makinalar, felaketler,
kurşunlar, güzellikler, bombalar, çiçekler, mezar taşları,,,
-Ne oldu onlara sonra
-Tüm bu kahramanları, zamanın sırrı, toz gibi yuttu ama ölmediler, ,!
yok oldular.
Her şey anı olduğunda ben doğarım,,,dedi titrek sesiyle
Uzak ve ılıktı. Yankılardan ve yamaca bakan çiçeklerden yapılmışcasına şeffaf ve kırılgandı.
Bana merhametin uzayan derinliğiyle baktı, gözlerinden gözlerime ışık demeti aktı.
Acının bilgisizliği, ıssız bir yoldan geçmenin kimsesizliği,
aynaların sıkılganlığı, sabahın heyecanı, pişmanlığın akşam saatleri, gecenin ürküntüsü ve yıldızların şifası üzerime
akmıştı sanki,
Hani şarkı biter de insanın aklına aşk ve ölüm birden gelir gibi kalakalmıştım.
Bir kurtarıcı arayan yutkunma zorluğuyla sevgilime baktım.
O da bana baktı
Birbirinden hiç ayrılamayacak ruhların yakınlığı ile aralarında binlerce uzay boşluğu olan gezegenlerin uzaklığıyla doğum ve ölüm arasında kesişen doğruların gerçekliğiyle, kristalleşen düşlerin izdüşümüyle ve dokunsam tenine dokunsa tenime aynılaşacağım kutsallık gibi bana baktı
ve gülümseyerek dedi ki
-sor bakalım şapkalı g ye,bizimle bir banka oturup denizi izlemek ister miymiş?
şeker kavanozunu karıştırırken kırıp, suç üstü yakalanmış çocuk mahsunluğuyla sordum
-Benimle konuşacağını da nereden çıkardın?
-Canım,
ben hiç konuşmazdım ama sen beni duymuştun...