Şefin Çorbası
Yemeklerin içerisinde en zor olanıdır,deyim yerindeyse bu çorbayı yapmak her babayiğidin harcı değildir.Adı üzerinde sadece şefler yapabilir,çıraklar ve kalfalar ancak seyreder.Tadını,kıvamını ve rengini tutturabilmek sanat işidir,dersem sakın bana inanmayın çünkü şaka yaptım.Sadece aşçılıkta değil diğer tüm mesleklerde "o yapamaz,bu yapamaz,"gibi söylemleri hiç doğru bulmam; bir işi bir kişi yapabiliyorsa herkes de yapabilir.Yeter ki öğrenmeye ve yapmaya istekli olsun ve kendine güvensin.Azim,tüm kapalı kapıları açabilen anahtar gibidir,ancak içimizde taşıdığımız müddetçe.
Konumuz olan çorbaya dönecek olursak şefin çorbasına yani, yapımı en basit olan çorbalardandır herkes yapabilir, yayla çorbasının kardeşi diyebiliriz, yayla çorbasında pirinç atılıyor içerine şefin çorbasına ise tel şehriye.Yoğurtlu veya sütlü çorbaları ben çok severim,ne de olsa milli içkimiz ayrandır.
Çıraklığım zamanında bu çorbanın yapımını usta bana vermişti,çorbanın ismi gerçekten kulağa çok hoş geliyor, ustanın tarif ettiği şekilde yaptım daha doğrusu yaptığımı sanıyordum.
Akşam yemeğindeyiz,çorbayı koyduk aradan bir saat geçmeden aşçıbaşı bağırıyor koridordan:
" Kim yaptı bu çorbayı?"
Bizlerde bir korku,bir panik,bir kuşku...
" Biz yaptık,"dedi kısım şefimiz isim vermeden,bu huyunu çok severdim takım ruhu vardı o yıllarda, iyi de yapılsa kötü de yapılsa "biz yaptık" derdi hep.
Aşçıbaşı biraz sakinler gibi oldu ve şöyle dedi:
"Hani bunun şehriyesi?"
Başımda kavak yelleri esiyordu o yıllarda,gençlik işte rüzgar gibidir bir esmeye başladı mı yıkıp kırmadığı yer bırakmaz.
Hepsi de güzel anılar olarak yerini almış raflarda. Ve bugün güne düşmüş ne güzel. Şefin şehriyesi eksik olsun bazen olur öyle şeyler der geçeriz ama anlatımınız gayet içine aldı okuyanı diyebilirim Hüseyin bey. Tebrik ediyorum.