Sen Bilirsin
Kapalı göz kapaklarının üstünde flaş gibi patladı, ışık. Ardından yeri, göğü inleten bir gümbürtü koptu. ' Ne oluyor? ' diyerek doğruldu, saatlerdir uykuyu kovaladığı yatağından. Bir ışık patlaması ve bir gümbürtü daha. Saate baktı; 04.45. Gümbürtü ve ışık çakmalarının sonu gelmeyecek gibiydi.
Bütün o hengâmenin arasında minik bir gülümseme belirdi, dudaklarında. Anneannesinin koynuna sığındığı geceler geldi aklına. ' Gürgür dede arabası ile dolaşıyor, bulutların üstünde. ' diyen sesini duydu. Kalktı, çantasından el fenerini buldu. Bir yudum su içti ve tekrar yattı. Gökte gümbürtü, aklında düşünceler. ' Kalk kızım, boşuna uğraşma '
Salona geçti. Bir sigara yaktı. Lazer gösterisine benzeyen çakışlarını izlemeye başladı, şimşeklerin. Hem gecenin karanlığını hem de aklındaki düşünceleri yırtıyorlardı, birbiri ardınca.
Sehpanın üstündeki telefonu aldı, açtı. Şifreyi girdi, bekledi. Şimşeklere kafa tutacak küçük bir ' bip ' sesini bekledi. İnadına sessizliği; yıktı beklentisini.
' Neden? ' dedi. Aynı soruda takılmışlığına kızdı, aklının. 'Bu kadar kolay mıydı Seni Seviyorum demek? Daha da ötesi ne hissetmişti de 'Seni Seviyorum' demişti?' Günler süren sessizliği içinde yanıtını bulmaya çalıştığı tek soruydu, bu. Tamam, sessiz kalmak her insan gibi onun da hakkıydı. Ama bir açıklama. Tek bir kelime. Adı gibi emindi ki; beklediğini biliyordu. Bilmesine rağmen sessizliği daha bir acıtıyordu, yüreğini.
Eli tekrar telefona gitti. Mesajlar bölümüne girdi. Vazgeçti. Telefon elinde adımlamaya başladı salonu. 'Tanrım, lütfen kendime yenilmeme izin verme. Öfkeme, kırgınlığıma yenik düşürme beni. Beklemek için gereken sabrı ver bana. '
Aklı, bulamadığı yanıtlardan yorgundu. Ruhu, un ufak olmuş dağılmış, gitmişti.
Çaresizce tutunmaya çalışıyordu. Bırakmamak için asılıyordu, var gücü ile. O inanıyordu; Seni Seviyorum'a. İnanmak istiyordu.
Durdu. Cama yansıyan görüntüsüne takıldı gözleri. ' Bir şey söyle. Ama sakın ' Yine yanıldın ' deme bana. Sakın! Olamaz, bu kadar da kafasız olamam. Hele şimdi. Ne mazeret bulurum kendime? Çocuktun, diyemem. Aldandın, diyemem. Kandın, diyemem. Ne derim ben kendime? Nasıl af dilerim, kendimden? Yapma, gözünü seveyim.'
Bir ses duydu; sanki sol omzundan geliyordu:' Al telefonu. Yaz. İçindeki her şeyi dök. O seni nasıl yaraladı / yaralıyorsa sen de onu yarala. Hak etti. O kim ki seni bu kadar üzüyor? Ne hakkı var? Hem ne oldu sana? Tanıyamaz oldum seni. Şimdiye çoktan canına okumuş, çekip gitmiştin. Hadi, ne bekliyorsun? '
'Beni kışkırtma. Bu kez oyununa gelmeyeceğim. Seni dinlemeyeceğim. Bunu sürekli yapıyorsun / yaptın. Beni kızdırıyor, öfkelendiriyor, aklımı zayıflatıyorsun. Hayır, bu kez kontrol bende. Yazmayacağım. Ondan ses çıkmadan, sesimi çıkartmayacağım. Önce dinleyeceğim. Neden yazmadığını, neden sessiz kaldığını öğreneceğim. Sonra, ne yapacağıma karar vereceğim.'
Oyalanmak için bilgisayarını açtı. Mail sayfasına girdi. Dondu. Deli gibi açtı, gönderdiği maili. Önce bir anlam veremedi, okuduklarına. ' Dur, sakin ol. Baştan oku.'
Kimden: [email protected]
Konu: Forward
Kime: Gizli.
Gönderilme tarihi: 21 Nisan 2010 Salı 04.40
Şimşekler onu uyandırmadan beş dakika öncesi. Hissettiği sıradanlık yüreğini dağladı. Elleri, klavyenin üstünde hareketsiz, sessiz kaldı. Gözleri, hala gördüğünü anlama telaşı içinde ekrana kilitlendi.
Bilinçsizce bir sonra ki maile geçti.
Bir İnsana zorla sevdiremezsin kendini. 'Beni hisset' diyemezsin. Eğer kalbinde ki yangını hissedemiyorsa; ona tek bir söz söyleyebilirsin;' Sen Bilirsin.'
Bilgisayarını kapattı. Kalktı. Bir sigara yaktı. Camdan geceye baktı. Geceye yansıyan görüntüsüne baktı. Telefonunu aldı. Rehberine girdi. İsmini buldu. Seçenekler ? sil. Kayıt tamamen silinsin mi? Tamam.
Bir şimşek çaktı. ' Sen bilirsin ' yazdı ışığıyla, gökyüzüne.
Buruk ve ıslaktı dudağının ucunda ki gülümsemesi, yatağına giderken.
Bir İnsana zorla sevdiremezsin kendini. 'Beni hisset' diyemezsin. Eğer kalbinde ki yangını hissedemiyorsa; ona tek bir söz söyleyebilirsin;' Sen Bilirsin.'
Etkili bir öyküydü.Kahramanın ruh halinde gezintiler yaptırdı bana...
Evet, "Sen Bilirsin"i dediğimiz anda kendimizle barışığız demektir...
Selam ve saygılar,Eser Hanım...
teşekkür ediyorum Ayhan Bey. Saygı ve selamlarımla