Sen(in) İstedi(ği)n

Günlerdir aynı yerde oturup aynı şeyleri düşünüyorum. Vardığım sonuçlar aynı, telefonumun çalmayışı aynı, senin sessizliğin, sessizliğin gürültüsü, şarkı sözlerinin iç sızlatan etkisi, kalbimin kırılmışlığı, ruhumun hiçbir zaman iyileşmeyeceğine dair inancım, umutsuzluğum, yenikliğim, vazgeçmişliğim ve inadına savaşmayı düşünmem .. Her şey aynı .
Aylardır çok kişilik bir oyunu tek başıma oynuyorum. Tek başıma yeniliyorum ve sen galip çıkıyorsun katılma zahmetine bile girmediğin oyunumdan. Anlam veremiyorum. Karmaşık olmaya başladı git gide. Dayanamıyorum.
Ben kaçıyorum sözde. Seninle -gerçek anlamda- ilk tanıştığımız gece, kalbimin sesini dinlemeyi bırakıp, söylediğin boş sözleri ve gerçek niyetini anlayıp kaçmış olmam gerekirdi oysa, şimdi biraz geç. Şimdi ben sadece, senin beni görmezden gelmelerinden kaçıyorum. Benle konuşmak istemeyişinden, 'o' etrafındayken 'asi, hırçın, ulaşılmaz erkek' imajını yerle bir eden , elin ayağına dolanmış koşturur halinden, allah kahretsin ki her yerde karşıma çıkan nefret ettiğim eski sevgilinden, düşüncesizliğinden kaçıyorum.
Sen bir şey söyleyesin diye, kıyılarda köşelerde kalmış tüm gurur kırıntılarını topluyorum, onları seninle son bir kere konuşmak için bozduruyorum , o yazlık barın hiçbir zaman alışamayacağım basit ve yüksek sandalyelerinde. Yavaşca dokunuyorum omzuna ki ürkmeyesin, aniden kaçıp gitmeyesin; boşa gitmesin elimdeki bozukluklar. Aksine o kadar soğukkanlı davranıyorsun ki korkuyorum. Biraz da olsa telaşlanman gerekmez miydi sence de ? Yani, yaptıklarını yüzüne vuracaktım ya ben güya, utandıracaktım seni, sen üzülecektin. Utana sıkıla af dileyecektin ben de unut gitsin diyecektim, önemli olan pişman olman çoktan affettim diyecektim.
Onun yerine ben ezilip büzülüyorum karşında. 'Neden yapıyorsun bunu bana, ben ne yaptım bunu hak etmek için ? 'konuşmak istemiyorum' yanıtını alan her sağlıklı insanın yapacağı gibi, ne yapacağımı bilmez halde 'hoşça kal' diyorum, uzaklaşıyorum yanından. Oysa neler var dilimin ucunda söylemek istediğim. O ruhuma her gün sapladığın her bir bıçağın yerine , sahicilerini saplamak var sırtına, allah belanı versin diye ağlayıp bağırmak, yaptığın her şeyi bir bir anlatıp rezil etmek var bizi herkese. Ama düşünüyorum da , ne sen daha fazla rezil olabilirsin kendinle yaşamaktan ; ne de ben seninle yaşamak için verdiğim uğraştan. Dipteyiz. En dipteyiz ya, acısını bir tek ben çekiyorum.
Beni görmezden geldiğin, incittiğin her gece yaptığım gibi, hızlı hızlı, burnumdan soluyarak, gücenmiş ve aynı zamanda sinirlenmiş bir ifadeyle terk ediyorum orayı. Kaçıyorum demiştim. Ama hızlı değilim. Beki arkamdan gelirsin diye yavaş yavaş ... Arkana bakmadan çekip gittiğin yerde, belki duyarsın diye ; ama duymanı da istemeden haykırarak ağladığım gibi. Sahte yaşıyorum.
Her günü son günüm gibi yaşamak vardı aklımda. Ölüm hiç olmadığı kadar yakın bir yerden el sallıyordu sanki bana. Mutlu olmalıydım, bir sürü saçma sapan şeyi ardmda bırakıp sefasını sürebilmeliydim hayatın. Senden sonra, her günümü ölü gibi yaşıyorum oysa. Bir ölü ne kadar yaşayabilirse o kadar. Yaz günü nasıl çıkarsa fırtına , sesim soluğum o kadar çıkıyor. Bir karınca ne kadar kafa tutabilirse insanoğluna, elim kolum o kadar tutuyor. Pili bitmiş bir saat ne kadar atabilirse, kalbim o kadar atıyor. Senden uzakta ne kadar mutlu olabilirsem, o kadar mutlu oluyorum. Sen beni ne kadar sevdiysen, ben seni o kadar sevmiyorum.
Sana vermek var bu hayatı aslında. Ellerine teslim edip, çekip gitmek ; bana neler yaptığını sana göstermek var. Bir yere saklanıp, yaşadığın vicdan azabını izlemek sonra ... Vicdanı olmayan biriyle ilgili kurduğum bu hayallere ben bile gülüyorum. Baştan aşağı her duygusu, dostlukları, hatta sevgileri, sevişmeleri bile yalan dolan bir adama, nasıl bu denli gerçek şeyler hissettiğime herkesten çok ben şaşıyorum.
Umarım yüreğin ellerinde çıkıp gelirsin bir gün karşıma. Mutsuz, yaralı, perişan, acınası bir halde, 'ben mükemmelim' bakışının yerine gülünç bir kendine bile yetememezlik duygusu koyar gelirsin. Sevdiği kişi mutlu olsun diye, sevdiğinden vazgeçen ahmaklar var ya hani ; seni bu dünyada en çok sevebilecek kişinin ben olduğum bilerek, seni en çok mutlu edebilecek insanın ben olduğuma inanarak, sırf sen bunlardan mahrum kalasın ve kendin gibi yalan insanların içinde nefessiz kalasın diye vazgeçiyorum ben senden.
Yakınında olmam yalnızca kendini bitirdiğin anı görmek istememden bundan sonra. Artık ben, bana verdiğin acıyı atlatmak için değil, daha büyüğünü senin yaşadığını görebilmek için yaşıyorum.
Kutlarım. Bir aşkı aldın ve korkunç bir nefrete dönüştürdün ellerinle. Bir kızı aldın ve aşk için gözünü kin bürüyen, her şeyi yapabileceğine inanan nevrotik bir kadına dönüştürdün. Hep derlerdi bana, kendinden başka kimseyi incitemezsin, safsın, çok iyi niyetlisin, başkalarının mutlu olması için yapamayacağın şey yok diye. Senin sayende , işte ben de kendimi aşıyorum.

04 Nisan 2010 4-5 dakika 3 öyküsü var.
Yorumlar