Ses Ses Deneme Bir İki
Dikkat dikkat bu bir deneme yazısıdır! Ancak, bildiğiniz deneme yazısı değildir. Okuyunca daha iyi anlayacaksınız. Deneyin ve görün.
Bu kaçıncı denemem bilmiyorum. Kendimi bildim bileli olmayan şeyleri denemeyi severim. Kırılmayacak bir oyuncağın kırılma denemesi, vurulmayacak veya varılmayacak bir hedefi saatlerce vurma veya varma denemesi. Ulaşılmayacak mesafedeki tabağın terekten (Eskiden ev eşyalarının dizildiği tahta düzenek) düşme denemesi. Durun bu muhteşem denemelerden bir kaçını anlatmayı pardon yazmayı deneyeyim.
Çocukken ve köyde çalışırken hayatımın en zor çalışma alanlarından olan tırpanla ot biçme mücadelemin denemesinden başlamak istiyorum. Ne denemesi mi? Hayal meyal denemeler desek yalan olmaz.
Sabahın beşinde yataktan kalkılarak o ucu bucağı görünmeyen çayıra öküz arabası sırtında çalkalana çalkana gelişin finali; elimdeki keskin tırpanların otlarla mücadelesidir. Saatlerce elinizdeki tırpanı sallar sallar ve sallarsınız. Yorgunluğun zirveye çıkıp da takatinizin kalmadığı, kendinize dinlenme molası verdiğiniz, sırt üstü yatıp hiç kalkmayası o anlarda; gökyüzüyle yüz yüze gelince; hayallere dalar, nice teknolojik icatların denemelerini yaparsınız. "Şu kör olası tırpanın otomatiği olsa, otları hemen biçse, sonra başka bir makina onları toplasa ve mereğe taşısa" diye... Zalim gavurlar sonradan yaptılar bunları. Hem de hayallerimi çalarak. Neyse. Asıl denemem tabiki bu değil. Sonrasında daha ciddi denemeler yaptım. Biraz daha gerilere gideyim. Yukarıdaki denemem on beşli yaşlardaydı. Şimdiki anlatacağım, biraz daha tıfıl zamanların denemesi.
Babamın yetmişlerin sonlarına doğru; taa Almanya'lardan getirttiği en son model ve kimselerde olmayan o canım radyonun üzerinde yaptığım deneme. Yedi sekiz yaşlarında ki bir çocuğun yapacağı en tehlikeli denemedir. Evde kimsenin olmadığı o muhteşem deneme günümü unutamam. Radyonun içinde kendi kendilerine konuşan o arkadaşların da susamış olduğunu düşünerek, bir sürahi suyu boca ettim kafalarından aşağı. Sonra, sonrası malum. Bir daha konuşamayan o arkadaşların konuşmamasının bana maliyeti çok ama çok büyük olmuştu. Okkalı bir dayak hem de iki koldan, sonra bir ay boyunca ev hapsi. Sonuç; denenmeyesi bir deneme tecrübesi...
Başka bir denemem daha vardı; okkası hokkasından kaba. İnanın anlatmaya üşenirken yazması daha ağır gelecek nefsime. Lakin, sizlere olan saygımdan var gücümle yazmaya gayret göstereceğim. Bu gayretin denemelerimin bilinirliğini ve tanınırlığını artıracağından şüphem yok. Bundan önce ki son cümleyi okurken zorlanacaksınız biliyorum. Okul müsameresinde baş rolü bana vermişlerdi. O zamanlar lise son sınıftayım. Seksenlerin ortasını gösteriyor takvimler ve cakamdan dolayı arkadaşlar bir metreden fazla yaklaşamıyorlar zat-ı alime. Vay anam vay dersiniz ki; Yeşilçam'ın en popüler jönü. Limonla ıslatılmış ve terse taranmış saçlar, oduncu gömleğinin üstünden giyilmiş pötikare süveterin kot pantolonun içine koyularak dökümlü hale getirilmesi yeni moda olmuştu. Kendime göre tek uyumsuz aksesuarım, altı bir kaç yerinden delik en az üç yıllık iskarpinlerimdi. Bu jönvari görüntümle piyesin provalarının yapıldığı solana ağır abi edasıyla gelir, sahneye çıkan merdivenleri hızlı bir şekilde tırmandıktan sonra mikrofona yapışırdım. Önce çalışıp çalışmadığını kontrol etmek için 'ses ses deneme bir ki, alo alo alooo' denemeleri çok hoşuma giderdi. O ekolu sesin verdiği haz bambaşkaydı. Sonra, kendime göre Unkapanı'nda olmam gerekecek kadar güzel sesimle (!) bir Türküdür tuttururdum;
'Erzurum çarşı Pazar, leylim amman aman, içinde bir kız gezer leylim amman aman, sarı gelin...'
Sonra diğer rol arkadaşlarımın gelmeleriyle işveler ve cilveler salonun düzünde cirit atardı. Çünkü sınıftan aşık olduğum kız ile bana aşık olan kız rol gereği eşimdiler. Biraz daha açık yazayım; piyesin konusu gereği; altmışlarda eşini bırakarak Almanya'ya gitmiş ve iki yıl sonra Alman eşini alarak Türk eşiyle tanışmaya getirmiş, sonradan görme, iki eşli o malum maçoyu canlandırıyordum. Acayip komik piyesti. Eee sonucu gereği bu mutluluk anlatılmaz da yaşanır cinstendi! Bu bir ay sürecek prova ve final gecesi yaşadığım mutluluk denemelerini hiç ama hiç unutamıyorum! 'Ses ses deneme bir ki, ayo ayo' oğlumun yaptığı bu mikrofonik denemeyle daldığım hayal denememden uyandım. Sizler de okuduktan sonra bu canım bol denemeli yazıya yorum denemesi yapabilirsiniz. Çekinmeyin lütfen istirham ederim!
Güzeldi. Tebrik ederim kardeşim. Selam ve saygımla.
Psikolojide de geçer aslında bir çok olguyu deneme yanılma yöntemi ile öğreniriz hayatta. Bazı şeylerin denenmesi tehlikeli ise de çoğu zaman yaptıktan sonra denemeye değermiş deriz. Thomas Alva Edison ampulü icat etmeden önce binlerce kez denemelerde bulunmuş ama olmadı diyede vazgeçmemiştir. Bir çok bilimsel icat da sabırlı ve vazgeçmeyen bilim adamları tarafından gerçekleştirilmiştir. Sizin de yaşadıklarınız mizahi olgularda katılarak öyküleşmiş. Güzeldi çok beğenerek okudum Selim bey kutlarım yürekten...👍