Sevdiğin Kişi Sevmediğin Kişi
Sevdiğim bir hanıma ev gezmesine gittim. Sevmediğim kişileri de davet etmiş. "Ben o kişileri sevmem, benim geleceğim gün neden onları davet ettin?" desem gitmesem olur mu?
Olmaz şimdi olur mu hiç!
O sevdiğim hanım, benim ötekileri sevmediğimi bilmiyordur.
Kim bilir belki biliyordur da, yine kaynaşalım diye çağırmıştır.
Sevmediğim kişilerle kaynaşamıyorum! Sevmediğim kişiye selam bile vermek zor gelir bana çok zaman.
Sevmediğim kişiyle aynı ortamı paylaşmak istemiyorum.
Yine de demedim."Ben onları sevmiyorum.Gelmeyeceğim sana." demedim.
Sevdiğim kişinin hatırına, sevmediğim kişilere katlandım.
Her zaman böyle olmadı mı?
Çocukların için, onların arkadaşlarına katlandın.
Eşini sevdiğin için, onun ailesinden sevmediğin bazı kişilere katlandın.
Eşin de senin için senin ailenden sevmediği kişilere katlanmıştır.
Mutlaka katlanmıştır.
Sevmediğim kişi bana çocuklarımın nerede okuduğunu söyledi.
Onu ne ilgilendiriyor ki benim çocuklarım?
Söyledim artık.
Sevdiğim kişinin evinde sorun çıkartmamalıyım. Terbiyesizlik yapmamalıyım.
Şimdi benim de bu sevmediğim kişiye onun çocuklarını mı sormam gerekli?
Sormadım!
Bana ne onun çocuklarından.
Bir sessizlik oldu.
Sevmediğim kişi, benim de ona sormamı bekledi.
Hadi ayıp olmasın, ben de sordum.
"Senin torun yok mu daha."
Aslında torunun olmuş olması da, olmamış olması da, beni zerre kadar ilgilendirmiyor.
Benim her şeyim birilerini bu kadar ilgilendirirken, neden başka birinin bir şeyleri beni hiç ilgilendirmiyor, bunu anlayamıyorum.
Aslında "Ben seni sevmiyorum, neden benim geldiğim gün sen de geldin?" demeyi istiyorum.
Ev sahibesinin yüzüne, "Ben bu kadınları sevmiyorum,neden çağırdın?" demek istiyorum.
Ama olmuyor!
Biliyorum;
Onlar bana her türlü küstahlığı yaparlar, beni incitirler. Ben bir kere söylediğim zaman beni herkese kötü anlatırlar. Herkeste onlara inanır, ben yalnız kalırım. Hep böyle oldu.
Sustum!
Sustum!
Sevdiğim kişi için, sevmediğim kişiye üç saat dayandım.
Rahmetli anneciğim bak, beni sabırsızlıkla suçlardın.
Ben sabır etmeyi biliyorum.
Hayatım, hatır için çiğ tavuk yemekle geçti. Sen bilmiyorsun anne!"
Bir şeyler söylesem benim hiç bir tarafım kalmazdı biliyorum.
Aslında içimden o kadar çok bağıra bağıra söyleme arzusu duydum ki...
"Ben sizi sevmiyorum! Senin çocuklarını da merak etmiyorum. Sen neden benim çocuklarımı soruyorsun? Sen neden benim geldiğim gün bu hanıma geliyorsunnnnnn?"
Ama ben sevdiğim kişi için, sevmediğim kişilere katlandım!
Şimdi ben iki yüzlü mü oldum? Anlayamadım! Sevdiğin kişi için, sevmediğin kişilere katlanmak iki yüzlülük müdür bilemedim?
Söylediğim zaman olmuyor.
Söylemesem ben rahatsız oluyorum.
Söylememeli her şeyi galiba. Ama söylenmiyor, Ben söyleyemiyorum. İlerleyen yaşlarda daha çok söylemek istemiyorsun. Kırmayayım diyorsun. Gençken daha hoş görüsüz olabiliyor insan. Ama yaşı ilerledikçe, fevri davranmayı bırakıyor.
Ve bazen sevdiğin kişi için, sevmediklerine katlanmak zorunda kalıyor insan!
Günün öyküsünü ve yazarımızı kutlarız👑
Teşekkürler.👧👑😊😫