Sevencan
Her halinden çok acı çektiği belli oluyordu. Onun anlattıklarından benimle birlikte bu tarihi yaşlı Kabadayı hanı da ağlıyor gibiydi. Kelimeler sık sık boğazına düğümlenip kalıyor birkaç kez yutkunduktan sonra tekrar hiç alakasız bir yerden anlatmaya başlıyordu. Anlattıkları çok acıklı dokunaklı şeylerdi her kelimesiyle o anları tekrar yaşıyor gibiydi.
---Cumhur ağbi bize şöyle okkalı iki çoban çayı daha getirebilir misin ?
Dedikten sonra sık sık uzaklara dalıp giden Yalçın'ın sırtını sıvazlayarak
---Yalçın dostum istersen en başından başlayalım. Sevencan ile nasıl tanıştığınızdan başla tabiki bu seni üzmez ise....dedim.
Yalçın bir uykundan uyanırcasına iki eliyle gözlerini oğuşturduktan sonra tekrar anlatmaya başladı.
'---Ağbi ben yaşam mücadelesine doğuştan bir sıfır geride başlamışım. Elde yok avuçta yok. Ailem fakir yoksul kimseler. Zaten bizim mahallenin tamamı yoksul gariban insanlardan oluşuyordu. Amma bizler o mahallenin de en fakir ailelerinden birisiydik. İlkokulu dahi zar zor bitirebildim. İlkokul arkadaşlarım Doktor Avukat Öğretmen olma düşleri kurarken ben ekmeğin peşine düştüm eve bugün nasıl ekmek götürebilirim hesabı içerisindeydim. Yedi yaşından beri çalışıyorum. Her türlü pis zor işleri yaptım. Allaha bin şükürler olsun ki hiç utanmadım sıkılmadım. Zira çalmadan çırpmadan alın teri ile helal kazandım. En son işim evden eve nakliyat yani bir çeşit hamallık yaptım. Bir gün Üniversite öğrencisi bir kız aradı. Eşyalarının taşınacağını söyledi adresini verdi öğrenci evine gittim. Sevencan ile işte tanışmamız böyle başlamış oldu. Adı gibi candan seven birisiydi. Daha ilk karşılaşmamızda bir hamal olmama rağmen beni çok sıcak karşıladı.Tepeden bakmadı hor görmedi beni. Sözü fazla uzatmayalım o günden sonra zaman gördüm Sevencan'ı...Ben değil o arıyordu beni zira çalıştığım nakliye şirketinin telefonu onda var idi. Garibime gidiyordu onun beni sık sık aramaları zira ben haddimi biliyordum. Sevencan gibi güzel kültürlü bir kızla benim ne işim olabilir diye düşünüyordum. Zaten hiçbir zaman işimle gönül ilişkilerini birbirine karıştırmamıştım. Bir kez olsun Sevencan'a yalan söylemedim. Kendimi olduğumdan başka göstermedim. Ona kur yapmadım umut vermedim. O üniversite öğrencisi dünya güzeli bir kız ben ise geçimini hamallıkla sağlayan bir emekçi. Olacak bir şey miydi akla hayale gelecek bir şey mi benim onunla beraber olma alabile olasılığı...Davul bile dengi dengine çalıyordu. Fakat günlerden bir gün yine Sevencan yine çalıştığım nakliye şirketine geldi. Üç beş dakika sohbetten sonra pat diye,
---YALÇIN BENİMLE EVLENİRMİSİN ?
Deyiverdi. Öleceğim aklıma gelirdi de Sevencan'ın bana böyle bir teklif yapacağı yapabileceği aklıma gelmezdi. Birkaç kem küm ettim sözü değiştirmeye çalıştım amma ne fayda Sevencan ısrarlıydı kararlıydı
---EVELEME GEVELEME YALÇIN SENİ SEVİYORUM BENİMLE EVLENİRMİSİN ? diyordu.
---SENİNLE EVLENMEMEK MÜMKÜNMÜ SEVENCAN AMMA BEN SENLİ HAYAL BİLE KURAMAM .BEN KİMİMKİ SENİNLE EVLENECEĞİM.BEN SENİN KOCAN EŞİN OLMAYI HAK ETMİYORUM.BU EVLİLEİKTEN MUTLULUK ÇIKMAZ SEVENCAN.YARIN BİRGÜN BIKTIĞIN SIKILDIĞINDA BENİ ACILAR DENİZİNE ATIP GİDERSİN SEVENCAN.BENİMLE EVLENDİĞİNE PİŞMAN OLURSUN DİZLERİNİ DÖVERSİN SAÇLARINI YOLARSIN VAZ GEÇ BU SEVDADAN SEVENCAN.BİR HEVES BİR GÜNLÜK BİR AYLIK BİR YILLIK MACERA DEĞİL EVLİLİK.ÖLENE DEN BİR YASIĞA BAŞ KOYMAK EVLİLİK BUNU BİLMEXMİSİN SEN.SENİ SEVEBİLECEK SENİN UĞRUNA ÖLEBİLECEK ONLARCA ERKEK VARKEN NEDEN BEN SEVENCAN NEDEN BEN...
Sevencan inatçımı inatçı hiç vazgeçmedi bu sevdadan. Böyle saygıya sevgiye dayalı arkadaşlığımız onun okulu bitene dek sürdü. Sevencan öğretmen oldu ben ise hala hamaldım .Eşya taşıyıp duruyordum. Okulu bitip gidince beni unutur gider diye düşünüyordum. Bir akşam fakirhanemizin zili çaldı. Kapıyı açan annemin o halini görmeni isterdim ağbi. Gelenler Sevencan ile ailesiydi. Ellerinde bir demet çiçek le anneme ' HAYIRLI BİR İŞ İÇİN ' geldiklerini söylemişler. Annem cahil yaşlı şaşkın birisi 'ANLAYAMADIM NE HAYIRLI BİR İŞİ GALİBA YANLIŞ YERE GELDİNİZ BENİM KIZ ÇOCUĞUM YOK Kİ 'demiş. Amma Sevencan lar kararlı ' HAYIR YANLIŞ YERE GELMEDİK TEYZE BİZ DOĞRU ADRESE GELDİK BURASI YALÇIN'IN EVİ DEĞİLMİ SENDE ANNESİ DEĞİLMİSİN ' demişler. İşte o zaman annem o denli şaşırmış ki acele acele birkaç kez bana seslendiğini duydum ' OĞLUM YETİŞ GALİBA SENİN MİSAFİRLERİN VAR ' dedi. Kapıya gelince karşımda Sevencan ve ailesini görünce ben bile donup kalmıştım. Sevencan'ın taptığı bu çılgınlıktı delilikti. Neyse uzatmayalım o gece Mecburen mecburiyetten Sevencanları içeriye buyur ettik. Birkaç hoş beşten sonra Sevencan'ın babası babama bombayı patlattı.
---MEHMET AMCA ALLAHIN EMRİ PEYGAMBERİN KAVLİ İLE OĞLUNUZ YALÇIN'I KIZIMIZ SEVENCAN'A İSTİYORUZ '
Dediler. Ben dahil her kesin gözler, faltaşı gibi açılmıştı. Hepimiz bir şaşkınlık içerisindeydik. Böyle bir şeyi ilk defa duyuyor ve yaşıyorduk. Tüm karşı çıkmalarımız Sevencan'ın kararlılığına tosladı. Ve biz o gece Sevencan ile sözlendik. Sözlendik te ben dahil herkes bu sözün pek yakında bozulacağını herkesin kendi yoluna gideceğini daha o geceden itibaren düşünmeye başladık. Amma öyle olmadı Sevencan öğretmen çıkıp ataması yapılınca birkaç ay içerisinde sade bir düğünle evlendik. Onun tayini Kütahya'nın ilçesi Tavşanlıya çıkmıştı...Tavşanlı yakın yer her gün geli gidiyordu....'
Yalçın birden yine durdu. Gözleri dalıp gitti ve yeniden hüngür hüngür ağlamaya başladı. Onu teselli etmek için şöyle böyle bir yarım saat kadar dil döktükten sonra,
---Evet dostum Sevencan Tavşanlıdan Kütahya'ya her gün gelip gidiyordu demiştin. Orada kalmıştık dedim. Yalçın bir müddet boş anlamsız yaşlı gözlerle beni süzdükten sonra
---Evet Sevencan Tavşanlıdan her gün Kütahya'ya gelip gidiyordu. Amma o kara gün yani kaza yaptıkları gün gelemedi. Tavşanlı minibüsü Yoncalı yakınlarında kaza yapmış Sevencan'ım ağır yaralanmıştı. O gün hastahaneye nasıl gittiğimi ne yaptığım bende bilmiyorum. Sevencan'ım yoğun bakımdaydı. Bana göstermiyorlardı. Bildiğim tüm duaları yirmi dört saat onun için okuyordum.Yoğun bakım ünitesi kapısında tam yirmi gün bekledim.Amma olmadı be ağbi olmadı dualarım kabul olmadı Sevencan'ımın ölüm haberini genç bir doktor verdi. O kızgınlıkla o doktoru bayağı bir hırpalamışım ağbi beni güvenlikçiler alıp götürmüşler sakinleştirici iğne ile uyutmuşlar...
Yalçın yeniden bir çocuk gibi ağlamaya başlamıştı. Bu sefer onu susturmak mümkün olmadı.Handaki bütün herkes bizim masamıza gelmişti. Yalçın'la birlikte bende ağlıyordum. Her kes olayı anlamaya çalışıyor her kafadan bir ses çıkıyordu. Bir müddet sonra ben kendime geldim. Yalçının kolundan tutarak ayağa kaldırdım.
---Kalk gidelim dostum biraz hava alalım. Kütahya sokakları bizi avutur ...dedim.
Ve Yalçın'ın koluna girerek Kabadayı hanından iki gözü yaşlı zavallı olarak ayrıldık. O gün bütün gün boyunca Yalçın ile beraberdim beraber adeta Kütahya sokaklarını ölçtük. Yalçın'ın hikayesinin tamamını dinleyince bende bir mum gibi eridim bittim. Yalçın Sevencan'ın ölümünden sonra bir daha kendine gelememiş.
---' ONUN ÖLÜMÜYLE BENDE BİTTİM BENDE ÖLDÜM AĞBİ.ŞU ANDA CANLI CENEZAE GİBİ YAŞARKEN MEZARDE GİBİYİM.TOPU TOPUNA İKİ AY EVLİ KALDIK DOYAMADIK BİRBİRİMİZE.RABBİM İNŞALLAH TEZ ZAMANDA BENİDE ONUN YANINA ALIRDA SEVENCAN'IMA KAVUŞURUM.BENİM BU ACIM KABUK BAĞLAMAZ BAĞLAMAZ AĞBİ ' diyor da başka bir şey demiyor Yalçın...Ona ben dahil tüm dostlarının annesinin babasının doktorların tavsiyeleri hiçbir işe yaramıyor...Yalçın şu sıralar cıvataları iyice sıyırmış durumda...Böyle giderse pek yakında ya kara topraklar altına Sevencan'ına gidecek yada daha kötüsü bir hastahanenin RUH SİNİR HASTALİKLARI servisine...Şimdi en çok ben bundan korkuyorum. Dualarım Yalçın için...İnşallah en kısa zamanda eski sağlığına kavuşur da insan içine çıkabilir...
Not : Yaşanılmış bir öyküdür.