Seyit İngilizce Öğreniyor

Yine bir Seyit güldürü öyküsü yazmak istiyorum...Doğubeyazıtlı Seyit'in işe başladığı ilk günler.. İngilizce öğrenmeye merak sarmış. Bir gün yanıma gelerek ? Abi bana her gün 3-5 İngilizce sözcük öğretir misin?? diye sordu. Ben de ?Önce Türkçeyi öğren de İngilizceyi sonra öğrenirsin!? dedim. Bu sözlerim onu üzünce ?Bir defter al, ge!?l dedim ve her gün 3-4 ingilizce sözcüğü söylenişleri ve Türkçe karşılıklarıyla yazmaya başladım. Seyit de bunları ezberliyordu..Bir ayın sonunda öğrendiği sözcük sayısı 100 ?ü geçmişti .Kendine güveni arttığı gibi havalara bile girmeye başlamıştı.
Artık öğrendiklerini uygulama zamanı gelmişti. Aşağı yukarı 100 sözcük, ,dile kolay. Günün ilk yabancı müşterisi gelmişti. Seyit heyecanla yanıma gelerek ?Ağabey, siparişi ben alabilir miyim?? diye sordu. ?Olur , siparişi sen al'? dedim.
Büyük bir sevinç içinde ve kasıla kasıla sipariş almak için İngiliz ailenin masasına yöneldi. Yarım yamalak da olsa ne almak istediklerini sordu. İngiliz müşteride ?Two breakfast please!? ( 2 kahvaltı lütfen ) dedi, Seyit, bön bön adamın suratına bakmaya başladı.. İngiliz Seyit'in anlamamış olduğunu tahmin ederek ? Tu brekfısstt!? diyerek siparişini tekrarladı. Seyit aynı bön ifadeyle adama doğru eğilerek sordu? Ne fııssttt?''
Bu diyaloga tanık olan diğer müşteriler gülmekten kendilerini alamadılar.. Hayal kırıklığı içindeki Seyit elinde adisyonla mutfağa yöneldi. Ciddi bir yüz ifadesi takınarak ?Seyit ne istiyorlar?? diye sordum. Üzgün bir şekilde ?Abi bir tek fııssstt'ı anladım, gerisini anlayamadım.? dedi.
Çalışma yıllarımın en güzel yılları seyit ile birlikte çalıştığımız birkaç yıldı..Yukarıdaki güldürü örneği gibi kendiliğinden gelişen yüzlerce güldürü ve gülmeden geçen tek bir günümüz bile yoktu. Çalışma koşulları ne kadar ağır olursa olsun,bir iş yerinde uyum ve neşe varsa hele Seyit gibi bir iş arkadaşınız varsa kesinlikle yorgunluk hissetmezsiniz.

09 Ekim 2009 1-2 dakika 3 öyküsü var.
Beğenenler (1)
Yorumlar (1)
  • 15 yıl önce

    Keşke orada kullanabileceği ve kolayca anlaşabileceği bir kaç cümle de öğretseymişsiniz. Zaten yemek olayında kalıplaşmış şeyler kullanılır. Belki üzülmesine gerek kalmazdı o zaman.