Şeytan Arabası

Yıl 1967 ilkokul birden ikiye geçmiştim.
Babam okul tatilinde,ağabeyimle beni Ankaranın bir ilçesine,
yaz'ı orada geçirelim diye,amcama yolladı.
Amcamın hali vakti yerinde idi. Oğlu Hüseyin ağabeyim yaşça bizden büyüktü ve kendisine
kırmızı renkte,hemde gıcır gıcır iki tekerlekli bir bisiklet alınmıştı.
Hüseyin ağabeyim bize yeni bisikletini gösterip,hava atacak ya,hemen vakit geçirmeden,
ağabeyimi arkadaki seleye,benide ortadaki didonun üzerine oturttu.
Bastı pedallara taş döşeli caddeden,yokuş aşağıya tek rakibimiz var;
oda T.H.Yolları misali,binmişiz bir alemete sanki gidiyoruz kıyamete.
Görenler şaşkınlıkla bakıyorlar,belkide hayatlarında ilk defa bisiklet gördüler ve o bisikleti
son defa,göreceklerini nerden bilsinlerdi ki?
bisiklet karo taşlarında zıpladıkca,bende didonda
hop oturup,hop kalkıyorum.Birde gözlerimi hastanede açtım.
Çenemde birkaç dikiş ve sol ayağım alçıda.Başıma akrabağlarım toplanmış.
Bana ne oldu? diye zorla sordum?
Ben didonun üzerinde zıpladıkca,dengemi bozup,sol ayağımı nasıl becerdiysem;yokuş aşağı jet gibi giden,gıcır gıcır kırmızı bisikletin ön tekerindeki tellerin arasına sokmuşum.
Ondan sonrası tufan.

Ağabeylerim anlatıyorlar: Birkaç takla atmışız,ben bunları hiç hatırlamıyorum,her halde
kafamı yere vurunca bayılmışım.
Onların tedavileri ayakta yapılmış.
Akılsız başın cezasını ayak çeker ya;olan bana oldu.
Diye hayıflanırken,büyük süpriz arkadan geldi.
O zamanın kaymakamı yaralı olduğu için,bizi mahkemeye vermiş.
Yasalarımıza göre bisiklete üç kişinin binmesi yasakmış ve suçmuş.
Hayda,çık çıkabilirsen işin içinden nerde.
Beni polis amcalar sedye ile mahkemeye taşıyorlar ve mahkeleşme başlıyor.
Amcamlar,tabiki beni sıkı sıkı öğütlüyorlar;aman bisiklette üç kişi olduğunuzu,
sakın söyleme. Hakim soruyor?
- bisiklete kaç kişi bindiniz?
Sular seller gibi dersimi ezberlemişim.
Basıyorum yemini,nasıl etmeyeyim,işin sonu kötü.
Ağlamaklı bir sesle.
- Amca iki kişi idik.
( Yalandan kim ölmüş ki)
Hastanede onbeş gün yattım.
Bu orada sol ayağımın baş parmağımın tırnağı,hala yok.
Pisi pisine tırnaksız kaldık.

Bu süre içinde ,beni mahkemeye,üç kere polis amcalar sedye ile taşıdılar.
İster inanın ister inanmayın.
O zamanlar,nerde şimdiki, Mersedes gibi sedyeler.
Birinci Dünya savaşındaki,belgesellerde gördüğümüz tiptendiler.
Hakimin önüne sedyeyi koyuyorlar.
Tabiki bendeniz,gazi veya niyazi,sedyenin içinde boylu boyunca yatıyorum.
Tabiki işi sıkı tutuyorlar,görgü şahitlerini falan çağrımışlar..
Bizi şeytana binmiş,giderken görenler,bisikletin ya adını bilmediklerinden
yada söylenmesi zor geldiğinden.
- Aha bu gözlerle gördüm hakim bey;
vallahi bunlar şeytan arabasında üç kişilerdi.
Onların yemini benimkini bastırdı.
Yalancının mumu yatsıya kadar yanar misali,üstüne üstlük,yalancılığım tesçillendi.
Hakim amca sonunda kararı açıkladı:
bisiklete üç kişinin bindiği,şahitlerin yeminli ifadeleri ile kesinleşmiş olup,
hapis cezasına çaptırılmasına ama yaşları küçük olduğu için,cezanın paraya cevrilmesine.

Amcam geçmiş gün iyi bir para ödemişti.
Paçayı zor bela kurtarmıştık.
Bu arada hüseyim ağabeyimin,gözünden sakındığı kırmızı gıcır gıcır
şeytan arabasının,halini bir göecektiniz.
O mu hurdaya çıkmıştı,benmi?
O da tartışmaya açık.
Çeneme o günün anısını hatırlamam için o tarihli bir imza izi kaldı.
Onu hala gururla taşırım.Laf aramızda o iz bile yakışıklığımı bozamadı.
O vukaatımdan sonra bisiklete:Şeytan arabası derim.
Hala merak ederim? gerçektende şeytan arabasına üç kişi binmek suçmu?
Lütfen bilen varsa? kulağıma söylesin.
Cengiz Damar

22 Ocak 2009 3-4 dakika 67 öyküsü var.
Yorumlar