Şeytan Görsün Yüzünü
Mehmet çalışmaktan çok bıkmıştı. Hele de şu patronu olacak adamı bir kaşık suda boğacaktı artık. Görmeye bile tahammülü yoktu. Başka bir işe girmek için girişimlerde bulunmuştu ama bir türlü olmamıştı. Mehmet'in canına tak demişti. Aklına koydu. İşten ayrılacaktı. Nasılsa yıllardır sürekli birikim yapıyordu. O birikimleri onu iki yıl idare ederdi. Ruh sağlığı bozuluyordu burada. Cinnnet geçirip, birini boğazlaması an meselesiydi. Bir gün kararını verdi, patronunun önüne istifa dilekçesini bıraktı. 'Al işini de paranı da başına çal. Ayrılıyorum artık buradan, şeytan görsün yüzünü' dedi. Patron durup dururken bu adama ne oldu diye düşünse de şeytan görsün yüzünü falan gibi laflar edince, o da 'İyi defol git o zaman' dedi.
Mehmet çalıştığı binanın merdivenlerini uçarcasına indi.' Ohhh! Dünya varmış' dedi. Kendini öyle özgür hissetti ki, kuş gibi hafiflemiş gibiydi. Tekrar tekrar, ' Ohhh! Dünya varmış...' diyordu.
'Yıllardır şu dangalak patrona katlandım, ömrümü yedi benim. Geri zekalı herif, sinir falan kalmadı. Ruh sağlığım bozuldu. Üç kuruş para kazanacağım diye yaşama enerjimi, isteğimi kaybettim. Ohhh! Dünya varmış...!'
Sonra doğruca evinin yolunu tuttu. Karısına durumu anlatacaktı. Hatta ilk iş, çocukları da alıp bir kaç gün şehir dışına tatile çıkmalıydı. Parası vardı. İyi ki tutumlu bir adamım diye içten içe kendiyle gururlandı. Bu kadar parayı neden biriktirdim ben, işte bu günler için diyerek, kendi kendiyle gurur bile duydu.
-Hayatım ben geldim.
-Aaaa! Mehmet sen neden geldin? Hafta içi, ne oldu, hasta mısın yoksa?
-Hayır hayatım, hasta değilim. İstifa dilekçemi verdim, patronumun suratına attım. Al işin de, paran da senin olsun dedim. Yıllardır bu anı ne çok beklemiştim, bu anı ne çok hayal etmiştim aşkım bir bilsen.
-Aaa maa hayatım, olur mu, birden bire, ne yaparız ne yer içeriz, çocukların okul taksitleri biliyorsun işte.
-Hayatım üzülme. Ben hepsini düşündüm. Hani şu ortak hesabımızdaki para var ya, o para beni iki yıl çalışmasam idare eder.
-Aaa maaa hayatım o para!
-Ne olmuş o paraya, var ya hayatım paramız işte.
-Şeyyy hayatım!
-Neee?
O parayı ben, kardeşim Ali'ye borç verdim. Şimdi bize lazım değil diye. Bize taksit taksit her ay geri ödeyecek. Biliyorsun evleniyor çocuk.
-Ne yaptın, ne yaptın?
-Ali'ye hayatım, ödeyecek.
Mehmet'in başından o an sanki bir kova su boşalmıştı, o an karısının boğazına sarılmamak için kendini zor tuttu. Delirdi. 'Sen ne yaptın, sen ne yaptın...' diye deli deli bağırırken o ara telefonu çaldı. Arayan patronuydu. 'Mehmet Bey biliyorum çok yorduk sizi. Bir süre dinlenin işinizin başına gelin lütfen. Sizin gibi yetişmiş elemanı nereden bulacağız. Maaşınıza da zam yapacağım söz.' dediğini duydu.
Mehmet bitkin bir halde,'Tamam efendim diyerek' telefonu kapattı.
Keşke istediğimiz an bıktığımız işimizden ayrılabilsek, ya da alıp başımızı gidebilsek ama olmuyor işte. Şartlar izin vermiyor. Aslında hepimiz ne çok istiyoruz özgürce alıp başımızı gitmeye öyle değil mi?
Biz planlar yaparken hayat da planlar yapıyor ve hesap etmediğimiz şeyler de oluyor zaman zaman. İbretlik bir öykü kutlarım Sıdıka hanım içtenlikle...👍
yorum yapan arkadaşıma teşekkür ediyorum.