Silgisiz V

BÖLÜM 5 – MUTLULUK DÜNYASININ TEMELİ


“Mutluluk, bir yer değil… bir karardır.”


Kayıplar, suskunluklar, eksikler… Hepsini taşıyarak ama onları affederek yürümeye başladı Osman. Fikriye’nin mektubu, silinmeye çalışılmayan bir geçmişin üstüne yeni bir çizgi çekti. Bir kutu dolusu mektubu kaldırdı, bir not bıraktı:


"Geçmiş, affedilince anı olur."


– Mutluluk Dünyasının Temeli

Osman artık kayıpların sessizliğinde değil, onların öğrettikleriyle konuşuyordu.


Günler geçiyor, şehir aynı kalıyor ama içindeki şehir yavaş yavaş yıkılıyor ve yeniden kuruluyordu.


Sabahları, kahvesini pencere kenarına koyup bir defter açıyordu. Ama bu kez yazmak için değil; bakmak için.


Çünkü artık yazıdan çok, bakmayı öğrenmişti.


Hayata, kendine, başkalarına…


Ve o gün, ilk kez kalemi eline aldı ve sadece üç kelime yazdı:


“Ben de yaşadım.”


Birkaç hafta sonra, Fikriye’den bir mektup geldi.


Yıllar önce yolları hastane koridorlarında kesişmiş, sonra sessizce ayrılmışlardı.


Mektubun zarfı hafifti ama içi ağır:


Mektup V 


– Fikriye’den Osman’a

“Osman,


Biz hayatı hep bir eksikle yaşadık.


Sen çocukken sustun, ben gençken kaçtım.


Ama şimdi, geç kaldığımızı sandığımız her şey aslında yeni başlıyor olabilir.


Sen bana bir zamanlar demiştin ya:


‘Hayat, silgi kullanmadan resim çizme sanatıdır.’


O günden beri, ben de çizmeye başladım.


Eksik, eğri, kırık çizgilerle…


Ama her satırında senin izini taşıyan bir dünya kuruyorum.


Eğer bir gün yolun düşerse, benim kurduğum dünyaya da beklerim.


Fikriye.”


Osman mektubu okuduktan sonra uzun süre hiçbir şey yapmadı.


Sonra usulca pencereyi açtı.


Dışarıda hafif bir rüzgâr vardı.


Bir çay demledi.


Ve kendi kendine şöyle dedi:


“Mutluluk, bir yer değil… Bir karar.”


O gün evdeki tüm eski mektupları, defterleri, silinmemiş satırları aldı.


Bir kutuya koydu.


Üzerine tek bir not bıraktı:


“Geçmiş, affedilince anı olur.”


Sonra çantasını hazırladı.


Fikriye’nin kurduğu dünyaya doğru, bilmediği bir yoldan yürümeye başladı.


Belki bir otobüs durağında, belki bir istasyon bankında, belki bir deniz kıyısında buluşacaklardı.


Ama artık önemli değildi.


Çünkü Osman, içindeki çocuğun elini tutmuştu.


Ve o çocuk yıllar sonra ilk kez gülümsüyordu.


Sonsöz

Hayat, gerçekten de silgisiz yazılan bir resimdir.


Bazen çizgiler birbirini tutmaz, bazen renkler taşar.


Ama her iz, her gölge, her leke… yaşadığımızın kanıtıdır.


Ve bazı insanlar, en güzel şiirleri hatalarından yazabilir.


Tıpkı Osman gibi.


Evet, hayat, silgisiz yazılan bir hikâyedir. Her yanlış, her leke bir iz bırakır. Osman, o izlerin içinden geçti. Kaleminin ucundaki kırıklıkları silmeye çalışmadı; onları anlamaya karar verdi.


Ve işte böyle yazıldı: Bir adamın iç yolculuğu.


Bir defterin kenarında başlayan, kalbin derinliklerine uzanan satırlarla.


Silgisiz.


SON

5/5

16 Nisan 2025 2-3 dakika 23 öyküsü var.
Yorumlar